Zafer Partisi Lideri Ümit Özdağ’ın açıklaması şu şekilde:

Zafer Partisi’nin kuruluş süreci, Ayyıldız Hareketi’nin 19 Mayıs 2021’de Anıtkabir’i ziyaret etmesi ile başlamıştır. Ayyıldız Hareketi temsilcileri 29-31 Mayıs 2021 tarihleri arasında Oğuz Han’ın başkenti olarak kabul edilen ve Türk Milletinin İslam dinini kitleleler halinde kabul etmesini sağlayan Hoca Ahmet Yesevi’nin dergah ve türbesinin olduğu Kazakistan’ın Yesi diğer adı ile Türkistan kentini ziyaret etmişlerdir.

Yesi’den dönen Ayyıldız Hareketi heyeti Yesi’den getirdiği toprağı Hoca Ahmet Yesevi’nin öğrencisinin öğrencisi olan Hacı Bektaş Veli’nin türbesinin önündeki tepesi yanık karadut ağacının dibine dökmüştür. Efsaneye göre Hoca Ahmet Yesevi yanık bir dalı Hacı Bektaş Veli’nin türbesini kuracağı yeri belirlemek üzere Yesi’den Anadolu’ya fırlatmıştır. Bu dal saplandığı yerde karadut ağacına dönüşmüştür. Hacı Bektaş Veli, dergahını burada kurmuş ve “Bu karadut ağacı yemiş verdiği sürece Türklerin Anadolu’da egemenliği sürecektir” demiştir.

2021 yazını partileşme çalışmaları için yoğun faaliyetler ile sürdüren Ayyıldız Hareketi kadroları ve gençliği 22 Ağustos 2021’de Sakarya Muharebelerinin 100. Yılında zaferi kutlamak amacı ile Ankara/Polatlı’da muharebe alanını ziyaret etmiş ve Türk ordusunun 1683’de Viyana önünden başlayarak 1921’de çekildiği büyük geri çekilişinde son durduğu siperlere girerek, bir daha geri çekilmemeye yemin etmişlerdir.

Bu çalışmalardan sonra Zafer Partisi, 26 Ağustos 2021’de Malazgirt Zaferi’nin 950 yılında, Büyük Taarruz’un başlamasının 99. Yıldönümünde kurulmuştur. 30 Ağustos 1921’de Zafer Partisi’nin kuruluş şenliği ve Zafer Bayramı kutlamaları yapılmıştır. Zafer Partisi’nin kurulması ile birlikte Türk siyasetinde Türk Milleti’nin güçlü ve haklı talepleri hak ettiği şekilde savunulmaya başlanmıştır.

Zafer Partisi, Atatürk çizgisinde Türk milliyetçisi bir partidir. Türkiye AK Parti tarafından kurulan Saray Rejimi tarafından devlet krizine, milli birlik krizine, ekonomik krize ve bir kavimler göçü şekilde ülkemizin milli kimliğini tahrip eden sığınmacılar krizlerinin pençesine sürüklenmiştir.

Zafer Partisi, dörtlü kriz ile ülkemizin varlığını tehdit altında iken bu tehdide neden olan Saray Rejimi ve bu varlık tehdidini aşma istek ve programı olmayan sarı muhalefeti aşarak, Türk Milletini karşı karşıya olduğu ağır tehditten çıkaracaktır.

İşler yolunda giderken vatansever olmak kolaydır. Tehlike yokken milliyetçi olmak sükselidir.

Biz Zafer Partililer Türkiye’yi turistlerin sevdiği gibi rakı-kebap-güneş ve kızgın kumlar dörtgeninde sevmiyoruz.

Biz bu vatanı Alparslan’ın askerlerinin “Allah Allah” diyerek haykırışlarındaki muazzam tını ile seviyoruz.

Biz bu vatanı Ahlat’taki sonsuzluğa uzanan Orhun Abidelerinin benzeri mezar taşlarının ruhu ile seviyoruz.

Biz bu vatanı Süleymaniye camiinin minarelerinin güzelliği ile seviyoruz.

Biz bu vatanı Hacı Bektaş Veli Hazretlerinin kucaklayıcılığı ile seviyoruz.

Biz bu vatanı Sakarya kıyılarında şehit düşen Teğmen Nazım’ın aziz kanı gibi seviyoruz.

Bundan 100 sene önce Yunan ordusu nasıl sonunda Sakarya kıyılarında Türk Milletinin iradesine çarparak durdu ise bugünde Türkiye’yi bir iç savaşa sürükleyerek parçalamayı hedefleyen örtülü istila Zafer Partisine çarparak durma sürecine girmiştir.

Zafer Partisi Karşısında Saray Rejimi

AK Parti Türkiye’yi Cumhuriyet tarihinin en ağır krizine sürüklemiştir. AK Parti, FETÖ ile ortaklık kurarak, bir yandan devletin en kritik kurumlarını, TSK, MİT, Dış İşleri ve yargı başta olmak üzere FETÖ örgütlenmesine açarken, diğer yandan bu kurumlardaki devlete ve millete sadık bürokratları adeta bir soykırıma maruz bıraktırmıştır. İş o noktaya varmıştır ki, FETÖ devlet içinde devlet olmuş, “paralel devlet” inşa etmiştir. Devletin ağır tahribatı devam ederken, PKK ile müzakereler ile terör örgütünün meşrulaşması sağlanmış, terör örgütünün bir çok ilçeyi kontrol etmesinin önü açılmıştır. Bu politikaların sonucu, KKTC’yi kurmak için verdiğimiz şehitten daha fazlasını PKK’dan birkaç ilçeyi geri almak için vermek zorunda kalmamız ve FETÖ’cü darbe girişimleri olmuştur. 15 Temmuz sonrasında 16 Nisan Kirli Referandumu ile tek adam rejimi kurulmuş ve yaşanan devlet krizi daha da ağırlaşmıştır.

Devlet krizine toplumun aşırı kutuplaşması hatta düşmanlaşmasının neden olduğu milli birlik krizi eşlik etmektedir. Ve 2002’den buyana rant-borç-talan merkezli neoliberal ekonomik politikalar ile Türkiye ekonomisi ağır bir çöküş yaşamıştır. Ekonomik çöküş, cumhurbaşkanlığı sistemi ve korona salgını sonrasında daha da artmıştır. Ve bütün bu 3 kriz, Türkiye’nin son 10 senede dünyada en fazla sığınmacı ve kaçağın geldiği ülke olmasının ortaya çıkardığı sığınmacılar krizinden ötürü Türkiye için yaşamsal tehdit boyutuna ulaşmıştır.

Zafer Partisi, AK Parti’ye karşı başta sığınmacılar tehdidi olmak üzere Türk halkının haklı taleplerini cesurca dile getiren tek partidir. Sarı muhalefet partileri, sığınmacılar konusunda AK Parti ile aynı çizgide bulunurken, Zafer Partisi, sığınmacıları ülkelerine gönderme politikasını savunan tek partidir.

Zafer Partisi’nin kararlı duruşu AK Parti’nin bütün araçlar ile Zafer Partisine “faşist-ırkçı” diye saldırmalarına neden olmuştur. AK Parti psikolojik savaş mekanizması sürekli olarak Zafer Partisine saldırmasına rağmen Zafer Partisi’nin haklılığı her geçen gün ortaya çıkmakta ve arkasındaki seçmen desteği artmaktadır.

Zafer Partisi Karşında Sarı Muhalefet

Zafer Partisi’nin kuruluşundan önce Türkiye’de siyaset ikiye bölünmüştü. Bir tarafta Saray Rejimi bloğu diğer tarafta HDP destekli sarı muhalefet bloğu. Eskisi ile yenisi ile bütün partiler bu iki bloktan birisine mensup veya yakındır.

DEVA ve Gelecek Partilerinin de olduğu 6 parti parlamenter demokrasiye dönüş programı üzerinde çalışmışlar. 2017’de kirli referandumda “Evet” için çalışan DEVA ve GELECEK kadroları da artık Millet İttifakı içindeler.

Ancak Zafer Partisi, her iki bloğa da meydan okuyarak Türk siyasetine girdi. Biz Türk Milletini bölen ittifakların değil, Türk Milletini birleştiren siyasetlerin partisiyiz. Zafer Partisi’nin kuruluşu ile Türk siyaseti yeniden yapılanma süreci içine girmiştir.

Artık Türk siyasetinde sahte Millet İttifakı-Cumhur İttifakı ayrışmasının yerini, Türkiye Cumhuriyetini kuruluş esasları üzerinde 21. Yüzyılı Atatürk’ten, İstiklal Harbimizden ve kuruluş felsefemizden taviz vermeden taşıyacak olan Zafer Partisi ile Atatürk’e açık ve kapalı ihanet eden partiler ayrışma vardır.

Artık Türk siyasetinde sahte Millet İttifakı-Cumhur İttifakı ayrışmasının yerini, sığınmacıları ülkelerine yollayacak olan Zafer Partisi ile yollama iradesine sahip olmayan diğer partiler arasındaki ayrışma oluşturmaktadır.

Artık siyasette Türk Milletinin iradesini temsil eden Zafer Partisi ile emperyalizmin iradesine boyun eğen diğer partiler arasında ayrışma vardır. Artık siyasette Zafer Partisi ile sığınmacılara teslim olmuş “ne yapalım dönmezler ki” partileri arasında ayrışma vardır.

Zafer Partisi Türk Milletinin iradesidir. Çünkü Zafer Partisi Türkiye’nin stratejik göç mühendisliği ile örtülü istilasına ve iç savaşa sürüklenerek parçalanmak istenmesine karşı çıkan ve kahrolası projeyi durduracak tek partidir.

Bu özelliklerinden ötürü HDP’ye karşı bile birleşmeyen, ortak tutum almayan iki ittifak Zafer Partisine karşı düşmanlıkta birleşmişlerdir.

Zafer Partisine karşı her iki bloğunda yayın organlarında büyük bir ambargo başlamıştır.

Sarı muhalefetin yayın organları Davutoğlu ve Babacan’a bile açılırken, Zafer Partisini görmemezlikten gelme yoluna gitmişlerdir.

Sarı muhalefetin İstanbul’da çorba içmesini haber yapanlar, Zafer Partisi’nin Van’da İran sınırına 1000 metre uzakta yaptıkları basın toplantısını görmemezlikten geliyorlar.

Saray Rejiminin yandaş basınında ırkçı, faşist şekildeki temelsiz saldırıları devam etmiştir. TBMM’de basın toplantısı yapıyoruz. 7 kanal görüntü alıyor ancak bir tanesi yayınlamıyor.

Zafer Partisi’nin kurulup YETER ARTIK ÜLKEMİZİ İŞGAL ETTİRMEYECEĞİZ tavrı ile siyasete fırtına gibi girmesi gerek CHP’nin gerek AK Parti’nin sığınmacılar politikalarında sahte ve sadece “mış” gibi yapan değişikliklere yol açtı.

AK Parti aniden “Türkiye daha fazla sığınmacı kabul edemez, gelenlerde gider inşallah” şeklinde bir söyleme döndü. Erdoğan 1 milyon Suriyeli Suriye’ye döndü şeklinde hayali rakamlar veriyor. 1 sene önce Göç ve Entegrasyon Bakanlığı kuracağım diyen CHP Genel Başkanı da Zafer Partisi kurulduktan sonra “Ben de bende yollayacağım Suriyelileri” diye ortaya çıktı.

Zafer Partisi, Sarı Muhalefet ve Oylar Bölünüyor Yalanı

Zafer Partisi’nin politikalarına karcı açık tavır alamayanlar, hatta taklit edenler, Zafer Partisi’nin melez, kişiliksiz, kimliksiz politikaları reddederek, sağlam, ilkeli, iradeli bir duruş ile ortaya çıkması, Atatürk çizgisinde Türk milliyetçiliğini savunmasına karşı açıkça cephe alamayan sarı muhalefet panik içindedir.

Zafer Partisine karşı, “Zaten çok parti var” ve “oyları bölüyorsunuz” şeklinde saldırıya geçmiştir. Dün biraz önce ifade ettiğim gibi 6 sarı muhalefet partisi bir araya geliyorlar, toplantı yapıyorlar. Bu 6 parti muhalefetin oyunu bölmüyor da Zafer Partisi mi bölüyor? Mesele muhalefet oyu bölünmemesi ise kapatın bütün muhalefet partilerini bir parti de birleşin…

Sarı muhalefetin oyları bölüyorsunuz şeklindeki saldırısı, siyasi anlamda ahlaksız, haddini aşan bir saldırıdır. Kimin oyunu bölüyoruz? Bu oy neden sizin olsun? Hangi oyun tapusunu ne zaman aldınız? Size mi zimmetli oylar? Halkın iradesine nasıl ipotek koyarsınız? Demokrasi seçme ve seçilme özgürlüğü değil midir?

Üstelik seçim sonuçları muhalefeti bölüyor iddialarını yalanlamaktadır. MHP, Haziran 2015 seçimlerinde yüzde 16.29, Kasım 2015 seçimlerinde yüzde 11.9 oy almıştı. 2018 seçimlerinde MHP’den ayrılan İYİ Parti yüzde 10 oy alırken, MHP yüzde 11.1 oy aldı. İYİ Parti’nin MHP’den önemli sayılabilecek bir oy aldığı düşünülür ise MHP oylarının çok ciddi şekilde azalması gerekirdi. Özetle, kimse oy bölme efsaneleri üzerinden yalan söylemesin.

Değerli Mücadele Arkadaşlarım,

Peki, Zafer Partisi kimin oyuna taliptir?

Bir araştırma şirketinin Eylül 2021’de yaptığı araştırmaya göre seçmenin yüzde 16’sı ne iktidarın ne de sarı muhalefetin Türkiye’nin sorunlarını çözemeyeceğine inanmaktadır.

Zafer Partisi, bu yüzde 16’nin oyuna taliptir.

Bütün şirketlerin araştırmalarında yüzde 20-22 bandında kararsız oy çıkmaktadır.

Zafer Partisi bu yüzde 20-22 kararsız seçmeninin oyuna talip olan partidir.

AKP Türkiye’yi bu kadar kötü yönetmesine rağmen sarı muhalefet seçmenin önüne ikna edici bir proje koyamadığı için sarı muhalefete inanmayan seçmenin partisidir Zafer Partisi.

Türk halkının yüzde 90’ı Suriyelilerin dönmesini isterken, halkın iradesini temsil etmeyen Saray rejimi ve sarı muhalefet karşısında Türk halkının partisidir Zafer Partisi.

Zafer Partisi bu yüzde 90’ın oyuna taliptir.

Ancak bizim Sarı muhalefete başka vereceğimiz cevaplarda var. Zafer Partisi sizin alamadığınız oyları alacak partidir.

Zafer Partisi, HDP’nin desteği için ileriye beş geriye sekiz perende atan sarı muhalefetten farklı olarak PKK/HDP’ye “canın cehenneme” diyerek, vatansever seçmenin oyuna talip olan partidir.

Zafer Partisi zamanın ruhunu temsil eden, yükselen milliyetçiliği siyasete taşıyan partidir. Zafer Partisi, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün gerçek partisidir.

Zafer Partisi ve Türkiye’nin Örtülü İstilası

100 sene önce sevgili yurdumuza Yunan ordusu ile saldıran emperyalizm bugün ülkemize bugün milyonlarca sığınmacı ile saldırmaktadır. Meselenin özü budur. Bu bir işgal, demografik yeniden yapılandırma ve iç savaş projesidir. 100 sene önce İzmir’den başlayıp Anadolu’nun içlerine doğru adım adım yayılan Yunan ilerlemesi gerçekleşmişti.

Bugünde sığınmacı kitleleri Kilis ve Gaziantep’ten girmiş, Şanlıurfa, Hatay, Adana, Mersin, Konya üzerinden şehirlerimizi istila ederek, kentlerimizin kaynaklarını tüketerek, vatandaşlarımızı terörize ederek, Ankara, İzmir ve İstanbul’a ilerlemektedir.

Evet, iki istila arasında gerçekten iki büyük fark var. Birincisi Yunan istilası açık bir işgaldi. Ve istilacı ordunun masraflarını Yunan halkı ödüyordu. İngiliz emperyalizmi de askeri ve mali açılardan destek oluyordu.

Suriyelilerin Türkiye’ye stratejik göç mühendisliği ile göç ettirilmesinin nedeni Ortadoğu’da bir büyük Kürdistan kurulması projesidir. 1990’da başlayan ve 2008’de iki aşamalı olarak biten Irak savaşı sonrasında Irak bölünmüş ve Irak’ın kuzeyinde Barzani’nin büyük bölümüne hakim olduğu bir Kürdistan devletçiği kurulmuştur. Bunu 2011’de Suriye iç savaşının kışkırtılması izlemiştir. 2021 yılında Suriye’nin kuzeyinde artık bir PKK’istan mevcuttur. Sırada Türkiye ve İran’da iç savaş çıkararak bu iki ülkenin bölünmesi vardır.

Türkiye’de iç savaş çıkarmak isteyenler bunu şimdiye değin başaramamıştır. Bundan dolayı ülkemize Suriye’den milyonlarca insan adeta itilmiştir. Bu insanlar bombalandıkları için gelmemişlerdir. Gelmeleri için bombalanmışlardır. Böylece hem onların boşalttıkları yerler PKK’nın eline geçmiş hem Türkiye’nin demografik yapısı bir iç savaşı kışkırtmak için olgunlaştırılmıştır.

Felaketler başımıza geldikten sonra savunma, çözüm yolları arama, mağlupların ve zavallıların işidir. Mesele felaketler ortaya çıkmadan çıkmasını engelleyecek önlemleri alabilmektedir.

Bugün ise gerçekleşen istila örtülü istila ve bu örtülü istilanın masraflarını da ülkesi işgal edilen Türk Milleti ödüyor. Evet, tarihte ilk kez bir Millet kendi ülkesinin işgal edilmesinin maliyeti ödüyor. Türk halkı 80 milyar Dolar ödedi 2020 sonuna kadar bu işgal için. Her yıl her Türk vatandaşının cebinden 100 dolar çıktı. 10 yılda her Türk vatandaşı 1000 dolar ödedi bu işgal gerçekleşsin diye.

Hiçbir şey Türkiye’nin milli kimliğinin bozulması ve ülkemize kurulan iç savaş komplosunun durdurulmasından önemli olmadığı için Zafer Partisi önce sığınmacıların, örtülü istilacıların ülkelerine dönmelerini sağlamayı hedeflemektedir.

Ülkemizin sessiz ve örtülü istilasına son vermez isek ülkemiz diğer hiçbir sorununu çözemez. 8 milyon sığınmacı ve kaçağı Türkiye’de besleyeceksiniz, 3 milyon kişiye Suriye’de bakacaksınız, bu sırada ülkemizin ekonomik, politik, sosyal, kültürel diğer sorunlarını çözeceksiniz. Bu mümkün değildir. Bunu yapabileceklerini söyleyenler Türk Milletine yalan söylemektedirler.

Türk Milleti de ülkesine yönelik sessiz ve örtülü bir an önce işgalin durmasını talep etmektedir. Zafer Partisi Türk Milletinin talebini siyasete taşımıştır. Bundan dolayı Zafer Partisi Türk Milletinin iradesidir diyoruz.

Zafer Partisi’nin Sığınmacılar Ülkelerine Yollaması Hangi Sonuçları Verecektir?

Zafer Partisine yönelik bir diğer sözde eleştiri “Sığınmacıların geri dönüşünden başka projeleri yok mu bunların” eleştirisi. Zafer Partisi’nin kurulmasının üzerinden 2 ay geçti. Bize Bu soruyu soranlar sanki bu proje gerçekleştirmesi çok kolaymış gibi soruyorlar. Tabii bu soruda iyi bir yanda var. Bu soru örtülü olarak başka hiçbir partinin geri dönüş projesi olmadığını kabul ediyor.

Zafer Partisi’nin Anadolu Kalesi Projesi tarihin en kısa zamanda gerçekleştirilmesi planlanmış en büyük geriye göç ve göçü durdurma projesidir.

Bir yandan 8 milyon insanı ülkelerine geri yollarken, diğer yandan 2050’ye kadar yeni göçler ile harekete geçeceği ifade edilen 300 milyon insanın önemli bir bölümünün Anadolu’ya yönlenmesini durdurma projesidir.

Anadolu Kalesi projesi son yıllarda umutsuzluk içinde ülkemizi terk eden yurttaşlarımızın Türkiye’ye geri dönmesi projesidir.

Anadolu Kalesi projesi, Türkiye’yi üç iç savaştan kaçan toplumun üyeleri ile Suriyeli, Afgan ve Iraklılar ile doldurarak milli dokumuzu bozup, ülkemizin bir iç savaşa sürüklenmesini engelleme projesidir.

Ancak, Anadolu Kalesi Projesi aynı zamanda kiraların düşmesi projesidir. 8 milyon sığınmacı evlerine dönünce kiralar düşecektir.

Anadolu Kalesi projesi, temel gıda maddelerinin ucuzlaması projesidir. 8 milyon kişi daha az tüketince temel gıda maddelerinin fiyatları düşecektir.

Anadolu Kalesi projesi, döviz fiyatlarının düşmesi projesidir. Türkiye’de 1 milyon 300 bin Suriyeli bir şekilde çalışıyor ve ülkesine para yolluyor. Afgan ve diğerleri ile bu rakam 2 milyonu aşıyor. Her birisi ayda 100 Dolar satın alarak ülkesine yollasa her ay piyasadan 200 milyon Dolar çekiliyor demektir. Bu yılda 2.4 milyar Dolar eder.

Anadolu Kalesi projesi, 2 milyondan fazla işsiz Türk için istihdam alanının ortaya çıkmasıdır.

Anadolu Kalesi projesi 1 milyona yakın Suriyeli öğrencinin ülkesine dönmesi sonrasında Türk eğitim sistemi üzerindeki ağır yük kalkacak, özellikle Suriyeli öğrencilerin okuduğu okullardaki eğitim kalitesi yükselecektir.

Anadolu Kalesi projesi gerçekleşince hastahanelerimizde Suriyelilerin ücretlerini hem ödeyip hem de onlardan sonra doktorun yanına girmekten kurtulacağız.

Anadolu Kalesi Projesi gerçekleşince kentlerimizin sokaklarında, caddelerinde ürkek ürkek yürümeyeceğiz, Suriye veya Afgan mafyasından korkmayacağız.

Ve Anadolu Kalesi projesi gerçekleşince her Türk vatandaşının cebinden Suriyeliler için yılda 100 10 yılda 1000 Dolar çıkmayacak.

Zafer Partisi, Türkiye otomobilinin el freni olan sığınmacıları ve kaçakları ülkelerine yollayarak otomobilin hem motorunun yanmasını hem ilerlemesini sağlayacak.

Saray Rejimi ve sarı muhalefet tarafından Türk halkına aşılanmak istenen “ne yapsak gitmezler, yapacak bir şey yok. Ancak gönüllü geri dönenler döner” şeklinde bir telkin yapıldı şimdiye değin. Bu arada AKP gizli şekilde vatandaşlık verdi ve vermeye devam ediyor. Sarı muhalefet yıllarca sustu. Zafer Partisi ise Türk Milletine aşılanmaya çalışılan öğretilmiş çaresizlik duygusunu tarihin çöplüğüne atıyor. Gazi Paşa’nın dediği gibi “Geldikleri gibi gidecekler.”

100 sene önce zırhlıları, işgal orduları, kiralık Yunan ordusu ile gelmişlerdi.

Şimdi işbirlikçileri ile stratejik göç mühendisliği ile getirilen milyonlar ile geldiler. Nasıl 100 sene önce geldikleri gibi gittiler ise yine gidecekler.

Biz Türk Milletine şöyle sesleniyoruz:

Örtülü istilacılar gitsin diyorsan, Zafer Partisini seç.

Kalsın diyorsan, fark etmez; hangisini seçersen seç.

Zafer Partisi’nin Sığınmacıların Geri Gönderilmesi Dışında Projesi Var mı?

Zafer Partisi’nin Anadolu Kalesi Projesi dışında başka projesi yok mu sorusuna vereceğimiz cevap şudur: a’dan z’ye devleti, milli birliği ve ekonomiyi ve dış politikayı yeniden inşa edecek projelerimiz var.

Tabii bu arada Zafer Partisine bu soruyu soranlara biz de şu soruyu soruyoruz. Bizim Anadolu Kalesi projemiz var. Sizin hangi projeniz var? Biz Türkiye’nin en ağır sorununu çözmek için ne yapacağımızı biliyoruz. Siz biliyor musunuz?

Tekrar sorunuza dönersek, Zafer Partisi’nin programında örtülü istilacılar krizi ve tehdidini aşmak için uygulayacağı Anadolu Kalesi Projesi dışında yaşanan devlet krizini, milli birlik krizini ve ekonomik krizi aşmak için ortaya çok kapsamlı projeleri ortaya koyduk.

Sürdürülebilir Planlı Kalkınma

Türk halkına yalan söylemeyeceğiz. Hiç çalışmadan çabalamadan yaşanan krizden ülkeyi çıkaracağız demeyeceğiz. Türkiye bu krizden ancak çok çalışarak, tasarruf ederek ve üreterek çıkar. Ekonomide mucizeler yoktur, planlama ve üretim vardır. Kendi kendine yeten ve bölgesel güç haline gelmiş bir Türkiye ekonomisi hedefini gerçekleştirmek için sürdürülebilir planlı kalkınma ekonomisine geçeceğiz.

Tekrar ediyoruz, Zafer Partisi ekonomik krizi neoliberalist tüketim, talan ve rant ekonomisini çöplüğe atarak, sürdürülebilir planlı kalkınmayı gerçekleştirecek. Tekrar ediyorum, sürdürülebilir planlı kalkınma… Devlet Planlama Teşkilatını kuracağız. Devlet kaynaklarını planlı şekilde harcamaya başlayacak. Halkın parasını heba etmeyecek, verimli projelere harcayacağız. Sayıştay Türk halkı adına bizi denetleyecek. 12 yıllık kalkınma planları ile istihdam yaratan bir kalkınma sürecini başlatacağız. Türkiye Varlık Fonunu kapatacağız.

Öte yandan Zafer Partisi gerçek serbest piyasa şartlarını oluşturacak. AKP dönemin de piyasa bir kısım yandaş firmanın eline teslim edildi. Serbest rekabet şartları yandaşlar için ortadan kaldırıldı. Bizim yandaşlarımız olmayacak. Ucuza, kaliteli üreten üreticinin önünü açacağız.

Büyük Tasarruf Hamlesi

Üretimi teşvik ederken, tüketim çılgınlığı yerine tasarrufu teşvik edeceğiz. Ekonomimizin ayağa kalkması için atılması gereken adımların başında devletten başlayarak büyük bir tasarruf hamlesi gelmektedir ve Zafer Partisi de büyük bir tasarruf başlatacak. Devlet, topluma tasarrufta örnek olacak.

Son 20 yılın talan, soygun ekonomisinin sembolü olan Saray’ı Türkiye Bilimler Akademisi, Türk Tarih Kurumu, Türk Dil Kurumu, Atatürk Yüksek Kurumu, TUBİTAK gibi kurumların merkezi haline getireceğiz. Cumhurbaşkanlığı ait olduğu yere Çankaya Köşkü’ne, başbakanlık tarihi merkez binasına dönecek. Cumhurbaşkanlığına ait 8 uçağı satacağız.

Kamu Özel İşbirliği adı altında Türk milletini ve devletini soyan projeleri askıya alacağız.

Tasarrrufun en önemli kaynaklarından birisi enerji sektöründe gerçekleşecek. Türkiye enerjide dışa bağımlı bir ülke. Bu bağımlılığı en aza indirgemek için yenilenebilir enerji kaynaklarımızı son aşamasına kadar kullanacağız. Kuzeydeki Almanya Türkiye’den fazla kat ve kat fazla güneş enerjisinden elektrik üretiyor. Türkiye’nin yarısından küçük Yunanistan Türkiye’den beş kat fazla güneş enerjisinden faydalanıyor.

4 Bölge 4 Deniz Projesi

Zafer Partisi’nin en önemli projelerinden birisi de İstanbul ve Marmara bölgesinde toplanmış olan sanayinin yeni sanayi ve ticaret koridorları dediğimiz denize ulaşımı olan bölgelere dengeli dağılımı.

Bunun için Zonguldak Liman olmak üzere Bursa-Ankara Karabük, Çankırı, Bartın ekseninde ağır sanayi teşvik edilecek.

Trabzon liman olmak üzere Ordu-Giresun-Erzincan-Ardahan-Van hattında ise orta ölçekli sanayi, hayvancılık ve hayvancılığa bağlı sanayi kolları desteklenecek. Erzurum bu bölgenin hub havaalanı olarak dünya ile bölgenin ihracat bağlantısını oluşturacaktır. Bu bölge Türkiye’nin Orta Asya ve Kafkasya’ya, Rusya ve Ukrayna pazarlarına açılan kapısı olacak.

Üçüncü sanayi ve ticaret koridoru ise Mersin liman olmak üzere Konya’dan başlayıp, Mardin’e kadar uzanan alanı kapsayacaktır. Bu bölge orta ölçekli sanayi, tarıma dayalı sanayi ve GAP bölgesini kapsayacaktır. Bu bölgemiz Afrika, Ortadoğu ve Avrupa’ya ihracat için çok uygun şartlar taşımaktadır.

Dört Deniz Dört Bölge projesi kapsamında dördüncü sanayi ve ticaret koridoru ise İzmir liman olmak üzere Doğu’da Afyon, Kuzeyde Balıkesir ve güneyde Denizli’yi kapsayan bölge oluşturacaktır. Bu bölge orta ölçekli sanayi, ağır sanayi ve ileri teknolojiye dayalı sanayi sektörleri ile maden ve tarıma dayalı sektörleri bünyesinde barındıracaktır. Böylece, sanayi bütün yurt sathına dengeli dağılacaktır. Hiçbir sanayici bulunduğu yerden bu bölgelere taşınmak zorunda bırakılmayacaktır ancak devlet öyle uygun şartlar oluşturacaktır ki, sermaye bu bölgelere yatırım kaydırmak için yarışacaktır. Türk iş adamları bir çok yatırımlarını son yıllarda yurtdışına kaydırıyorlar. Sağlayacağımız şartlar onların bile geri dönmesini sağlayacak.

İSTANBUL’DA BÜYÜK DÜZENLEME

İstanbul mevcut hali ile Türkiye için hem bir güç kaynağı hem bir milli güvenlik tehdididir. Hem de çok boyutlu bir tehdittir. İstanbul Türkiye’nin ekonomik, kültürel, finansal merkezidir. Ancak bu kadar büyük gücün küçük bir coğrafyada yoğunlaşması 15 milyonu aşan bir nüfusun bu bölgede toplanması Türkiye için bir tehdittir.

Salgın ortaya koymuştur ki, metropoller salgınlardan en fazla zarar gören merkezler olmaktadır. Keza İstanbul bu ekonomik yoğunluğu ile bir savaşta ilk vurulacak hedef olmaktadır. Keza İstanbul bir depreme doğru hızla ilerlemektedir.

Partisi İstanbul Araştırmaları Merkezi adlı bir merkez kurdu. Bu merkezde bir çok deneyimli araştırmacıyı bir araya getirdik. Ve İstanbul’u heyecanlandıracak, Türkiye’yi harekete geçirecek projeler üzerinde çalışıyoruz. Bu merkezde partinin kuruluşu öncesinde başlayan çalışmalar ile Partisi yeniden inşanın planlarını yapmaktadır.

İstanbul büyümenin sınırlarını aşmış ve çökmekte olan bir şehirdir. İnsani, mimari, demografik, kültürel ve çevresel olarak çökmektedir. İstanbul bir şehir değil, bir ülke hatta küçük boyutta birkaç ülke büyüklüğündedir. İstanbul’a 3 Bulgaristan, 2 Yunanistan sığar. 2 Çek Cumhuriyeti nüfusu yaşıyor İstanbul’da. Özetle, İstanbul’un mevcut sorunlarını aşmak bugün ki idari/siyasi yapı içinde mümkün değildir. Zafer Partisi İstanbul’u için “BÜYÜK DÜZENLEME” adını verdiği bir proje geliştirmiştir.

Büyük Düzenleme Projesi çerçevesinde bir İstanbul’un milli güvenlik tehditlerini aşmasını sağlayacak, Milli devletin bütün kaynaklarını en etkili şekilde kullanılmasını sağlayacak, geçici bir koordinasyon bakanlığı kurulacaktır.

Böylece İstanbul’un çözüm bekleyen ağır sorunlarına devletin en önemli kaynakları hızla yönlendirilecektir. Aksaray’ın nüfusu 415 bin, Üsküdar’ın nüfusu 650 bin. Aksaray’da en üst makam vali, Üsküdar’da kaymakam. İstanbul’un bütün ilçelerine valilik deneyimine sahip valileri kadroları saklı kalmak kaydı ile kaymakamlık görevlerine atayacağız.

İstanbul’da Büyük Düzenleme çerçevesinde aynı anda bir çok projeyi başlatacağız. Deprem her geçen gün biraz daha yaklaşıyor. İstanbul’un bir numaralı sorunu depremdir. Depremde on binlerce insanın hayatını kaybetmesi muhtemeldir. Bundan dolayı, hızla depremde yıkılması beklenen binaları boşaltacağız. Bu binalarda yaşayan insanların 2 sene süre ile kira yardımı ile sağlam konutlara taşınmasını sağlayacağız ve yıkılması beklenen binaları hızla yıkarak büyük bir kentsel dönüşüm başlatacağız. Dar, itfaye ve can kurtaranın giremediği sokaklar kalmayacak.

İstanbul’u Berlin-Pekin- Tokyo hattındaki en gelişmiş ileri teknoloji merkezine dönüştürmeyi hedeflemektedir. İstanbul’da döküm sanayi değil, ilaç sanayi, yazılım, bilgisayar, digitalleşme, Sanayi 4.0’ın merkezi olmalıdır. İstanbul üniversiteler ile iç içe geçmiş AR-GE merkezi haline gelmelidir.

GÜVENLİK SİSTEMİNDE REFORM PROJELERİ

alanındaki projelerimizden de bahsetmek istiyorum. Türkiye’nin AKP döneminde hırpalanan güvenlik sistemini güçlendirmek için “Çelik Miğfer Projesini” yürürlüğe koyacağız. Türk ordusundan bütün grupları temizleyerek ordumuzun sadakatini sadece ve sadece Türk Milleti ve Türk Devletine olmasını sağlayacağız.

Savaşan ordumuzun acil ihtiyacı olan Askeri sağlık sistemini hızla yeniden kuracağız. Askeri liselerin tekrar kuracağız. Kuleli’yi tekrar açacağız. Deniz Lisesini yeniden faaliyete geçireceğiz. Askeri yargıyı tekrar tesis edip, bozulan disiplini tekrar kuracağız.

PKK Terörü ile Mücadele etmek için “Demir Güvercin Projesini” uygulayacağız. Bu proje kapsamında PKK terör örgütü ile günü birlik değil, terörün kökenlerini ortadan kaldıracak bir mücadele gerçekleştireceğiz.

FETÖ son 1000 yılda karşılaştığımız en büyük iç düşmandır. Dünyanın en büyük, zengin ve örgütlü terör ve casusluk örgütüdür. Erdoğan, FETÖ ile etkili bir mücadele değil, günü birlik çatışma yaşamaktadır. Zafer Partisi ise son Haçlı seferi olarak gördüğü FETÖ’ye karşı Birinci Haçlı Seferi ile savaşan kahraman Selçuklu hakanı Sultan Kılıçarslan’dan esinlenerek “Kılıçarslan Kalkanı” projesi ile mücadele edecektir.

Selefilik ne yazık ki ülkemizde de yayılmaktadır. IŞİD, El Kaide ve benzeri örgütler ve onların felsefi temellerini de kapsayan bir mücadele vermek için Zafer Partisi Hoca Ahmet Yesevi’den esinlenerek “Yesevi Zırhı Projesi”ni uygulayacağız.

Mafya ile kararlı bir mücadele başlatacağız. Mafyalaşmanın bir milli güvenlik tehdidi haline gelmesine izin vermeyeceğiz. İstanbul başta olmak üzere büyük kentlerimizin sokaklarını şiddetten temizleyeceğiz.

TERTEMİZ TÜRKİYE PROJESİ

Zafer Partisi olarak “Temiz Türkiye Projesi” çerçevesinde uyuşturucu baronlarına ve devlet içindeki uzantılarına karşı büyük bir savaş başlatacağız. Çocuklarımızı uyuşturucudan kurtaracak ve koruyacağız.

Küresel Isınma İle Mücadele-İklim Muhafaza Bakanlığı

Önümüzdeki süreçte dünyanın ve ülkemizin önündeki en büyük sorun çok boyutlu sonuçları olması kesin olan küresel ısınmadır. Küresel ısınma ile halen çölleşmekte olan Anadolu coğrafyası bir yandan daha hızlı çoraklaşacak diğer yandan sıcaklık artmakta, yağışlar azalmaktadır.

Küresel ısınma hem ülkemize yönelik göçleri tetiklemekte hem Anadolu’da yaşamın daha zorlaşmasına yol açmaktadır. Bundan dolayı Zafer Partisi bir yandan büyük bir kararlılıkla dünyada küresel ısınmaya karşı verilen politik ve entelektüel mücadelenin öncü gücü olacak diğer yandan küresel ısınmaya karşı milli ölçüler içinde verilebilecek en kararlı mücadeleyi verecektir.

Bu amaçla Çevre ve İklim Muhafaza Bakanlığı’nı kuracağız. Çevre ve İklim Muhafaza Bakanlığı gelecek 10 yıllara damgasını vuracak olan küresel ısınma ile bir yandan milli boyutta Türkiye’nin kuraklaşması sürecini durduracak, diğer yandan küresel ölçekli mücadeleye katkı verecek, öncülük yapacaktır.

Anadolu coğrafyasının bilinçsiz politikalar ile çoraklaşmasını engellemek amacı ile sulak alanlarının kurumasını engelleyecek eylemler geliştireceğiz. Kuruyan alanların tekrar kazanılması için politikalar üreteceğiz. Bu çerçevede çam ağacı dikimine dayanmayan “Yaşasın Yeşil Vatan” projesi çerçevesinde büyük bir ormancılık hamlesi gerçekleştireceğiz.

Mavi Vatan ve Denizcilik Bakanlığının Kurulması

Türkiye Zafer Partisi, Türk deniz ticaret filosunun

21. Yüzyılda Evrensel Bilgiye Ulaşma Hedefli Milli Eğitim

Son 20 yılda ülkemizde en ağır darbelerden birisini hiç şüphesiz eğitim sistemi almıştır. Eğitim sistemimizin aslında çok değil iki sorunu vardır. Bir eğitim yoktur. İki sistem yoktur. Yapmamız gereken Zafer Partisi’nin temel ilkeleri doğrultusunda Bilim, Birlik, Barış ilkesi ile eğitim sistemimizi evrensel ve milli ihtiyaçlar çerçevesinde yeniden inşa etmektir. Bilimi fakir olan bir ülke zengin olmaz. Eğitimi zayıf olan bir ülkenin bilimi zengin olmaz. Güçlü eğitim güçlü bilimi, güçlü bilim güçlü ekonomiyi getirecektir.

Ülkemiz 1+5+3+4 sistemine geçecektir. Anaokulu, ilkokul, ortaokul ve lise. Okulların mekânsal kalitesi artacaktır. Apartman okullara izin verilmeyecektir. Okullar geniş alanlar üzerine kentsel yeşil alanların parçası olacak şekilde ve içinde spor tesisleri ile kurulacak.

Eğitim kalitesi insana yatırım ile artacaktır. Öğretmenler hizmet için eğitim ile sürekli kendilerini geliştirmeye sevk edileceklerdir. Her öğrenci lisede Çanakkale, Sakarya, Sarıkamış ve Büyük Taarruz coğrafyasını ziyaret etmiş olacak.

Üniversite sistemimizde yeniden ele alınacaktır. Zafer Partisi 10 senelik bir süre içinde dört üniversitemizin dünyadaki en yetkin 50 üniversite arasına girmesini hedeflemektedir. Bu üniversiteler Türk üniversite sisteminin öncü küresel markaları olacaktır.

Eğitimi sadece örgün eğitim ile sınırlı görmüyoruz. Halka yönelik eğitim kurumlarını da güçlendireceğiz. Bu çerçevede her şehrimizde devlet tiyatrolarını 10 sene içinde açacağız. Keza eğimin bir parçası olarak sporu kitleselleştireceğiz.

Trafik Terörüne Karşı Etkin Mücadele

2005-2014 senelerinde ülkemizde 10 milyon 214 bin 885 trafik kazası oldu. 41 bin 544 kişi öldü, 217.561 kişi yaralandı. Bu sayı terörde verdiğimiz kayıplardan kat ve kat daha fazla olmasına rağmen sanki doğal bir ölüm gibi kabullenilmiştir. Zafer Partisi milli serveti ve insanlarımızı yok eden trafik terörüne karşı sert ve kapsamlı bir eylem programı geliştirmiştir. Bu eylem programını kararlı bir şekilde uygulamaya koyacağız.

AVRUPA BİRLİĞİ İLE GENİŞLETİLMİŞ SERBEST TİCARET ANLAŞMASI

Avrupa Birliği ile çıkmaza giren tam üyelik görüşmelerini sona erdirip, yeni ve iki tarafında yararına olan yeni bir ilişki modelini geliştireceğiz. Zafer Partisi olarak bu yeni ilişki biçimine Genişletilmiş Serbest Ticaret Anlaşması diyoruz. Özetle, Zafer Partisi Korona Sonrasında yeniden yapılan dünyanın ekonomik, politik, jeopolitik, kültürel, dış politik ve toplumsal sorunlarına cevap veren tek programa sahip partidir.

Devlet krizini aşmak için devlet geleneğimize uygun olan parlamenter demokrasiye geri dönüş kaçınılmazdır. Zafer Partisi yaşanan devlet krizinin en kolay aşacaktır. Çünkü devlet yönetme ciddiyet ve sorumluluğuna sahip olma , devletin kuruluş felsefesini temsil etme konusunda Zafer Partisi en yetkin partidir. Demokratik-açık toplumu hızla kuracak, hukukun üstünlüğüne dayanan adımları hızla atacağız. Demokratik-açık toplumun sağlam temeller üzerine oturması eğitimin yaygınlaşması ve kalitesinin artması ile mümkündür. Zafer Partisi, idolü hayali Polat Alemdar türü kahramanlar olan değil, Aziz Sancar, Halil İnalcık, Fuat Köprülü, İlber Ortaylı, Yusuf Halaçoğlu olan bir gençliğin yetişmesini hedeflemektedir.

Zafer Partisi yaşanan milli birlik krizini de en kolay aşacak ve Türk milletine tekrar tek millet olduğunu hatırlatacak partidir. Zafer Partisi, milleti bölen ittifakların tarafı olmayı reddederek, birleştiren siyasetlerin partisidir. Millet İttifakına da Cumhur İttifakına da eşit uzaklıkta olup, ittifakı Türk milleti ile yaparken, Türkiye düşmanlarına canınız cehenneme diyenlerin partisidir. Türkiye Cumhuriyeti 21. Yüzyılda başarı olmak için liyakat ilkesini kayıtsız şartsız benimseyecektir.

Özetle, Neden Zafer Partisi,

Neden Zafer Partisi

Türk Milletinin ekonomik refahı, ülkemizin istikrarı ve ülkemizin bölünmez bütünlüğüne yönelik en büyük tehdit ülkemizi bir iç savaşa sürüklemek için Türkiye’ye sürülen 8 milyon sığınmacı ve kaçaktır. Türkiye bu sığınmacı ve kaçakları ülkelerine yollayamaz ise tarihinin en ağır felaketine sürüklenecektir. Saray Rejimi bu felaket şartlarını oluştururken sarı muhalefet ise seyretmiştir. Millet ittifakı üyelerinden Gelecek Partisi, DEVA ve Saadet Partisi sığınmacı ve kaçaklar konusunda aynı siyaseti savunurken, İYİ Parti susmakta, CHP ise 2020’ye kadar AK Parti gibi entegrasyonu savunmuştur. Son birkaç ayda ise samimiyetsiz bir şekilde gönüllü olanları göndereceğiz demeye başlamıştır.

Türk Milletinin 8 milyon sığınmacı ve kaçağı 1 sene içinde ülkelerine geri göndereceği konusunda planı, sarsılmaz bir iradesi olduğuna kayıtsız-şartsız güvenebileceği tek parti Zafer Partisidir.

Neden Zafer Partisi

Millet İttifakının bileşenleri CHP-İYİ Parti-Saadet Partisi-DEVA ve Gelecek Partisi’nin FETÖ ve PKK terör örgütleri bu örgütler ile mücadele değil, uzlaşma ve bu örgütleri değişik şekillerde iktidar ortağı yapmak üzerine kuruludur. AK Parti’nin FETÖ’ye Türk devletine düşman bir parallen devlet kurulmasına yol açan ve PKK ile müzakereler ile devletin temeline dinamit koyan politikalarından sonra iyice yıpranmış devletin çökmesine neden olacaktır.

Neden Zafer Partisi

Türk Milletinin devleti tekrar FETÖ’ye teslim etmeyeceği ve “Kılıçarslan Kalkanı Eylem Programı” ile sonuna kadar mücadele edeceğinden emin olacağı tek parti Zafer Partisidir. Türk Milletinin “Demir Güvercin Eylem Programı” ile PKK terör örgütünü yeneceğinden emin olduğu tek parti Zafer Partisidir.

Korona salgını sadece bir küresel sağlık meselesi değil, bunun çok ötesinde dünyanın ekonomik, politik, jeopolitik ve kültürel olarak değişim süreci içerisindedir. 1990’da Soğuk Savaşı’ın sona ermesinden sonra dünyaya hakim olan küreselleşme, neoliberalizm ve ABD’nin tek kutuplu üstünlüğüne dayanan dünya düzeni sona ermiştir. Başlayan yeni dönem küreselleşmenin yerini milli devletlerin, kozmopolitleşme ve çok kültürlülüğün yerini milliyetçilik ve milli kültürlerin, neoliberal ekonomik politikaların yerini devletin tekrar ekonomide etkin güç haline geldiği bir ekonomik yapılanmanın başladığı dönem almıştır.

Zafer Partisi dışında bütün partiler korona salgını öncesi dünyaya ait politik, ekonomik, sosyal programlar ile Türk halkının ve dünyanın önünde ayakta durmaya çalışırken, yeni döneme cevap veren tek programa Zafer Partisi sahiptir.

Saray Rejimi ve sarı muhalefet hala neoliberal ekonominin çöken zemininde çözüm arayışları içinde iken Zafer Partisi Türkiye’nin önüne Sürdürülebilir Planlı Kalkınma modeli ile çıkmıştır. Sürdürülebilir Planlı Kalkınma modeli çerçevesinde Devlet Planlama Teşkilatı kurulacaktır. 12 yıllık planlı kalkınma planları yapılacaktır. Bu planlar ile devlet yatırımlarının siyasi değil, ekonomik gerekçeler ile yapılacaktır. Devlet AVM inşaatına değil, fabrika inşaatına kredi verecektir. Talan ve soygun ekonomisinden üretim ve verimlilik ekonomisine geçilecektir.

Zafer Partisi öncelikle hukuk üstünlüğünü ve şeffaflığı sağlayacak, piyasalarda hukukun üstünlüğünün vereceği güveni sağlayacaktır. Fahiş fiyatlar ile yandaşlardan kiralanan kamu binalarına kira ödemeleri durdurulacaktır. 150 bin resmi araç, 2 ay içinde 15 bine indirilecektir. Saray kapatılacak, Cumhurbaşkanlığı uçakları satılacaktır. Cumhurbaşkanlığı konvoyları lağvedilecektir. Kamu Özel İş Birliği projeleri yüzde 147 kar eden şirketler aracılığı ile Türk Milleti’nin soyulmasına imkan verilmeyecektir.

Zafer Partisi Türk Milletini bölen, düşmanlaştıran, geren, ittifakların dışında kalan tek partidir. Zafer Partisi, bölen ittifakların değil, birleştiren siyasetlerin partisi olacaktır. Zafer Partisi, milli birliği sağlayacak partidir.

Neden Zafer Partisi?

Mevcut ittifaklar arasında gerilim öyle yüksek ki, nefret o kadar yoğun ki, hangi taraf kazanırsa kazansın, iç barış tehlikeye girer. Tek çözüm iki tarafında kaybetmesi ve Türk Milletinin kazanmasıdır. Her iki tarafında kaybetmesi ise Zafer Partisi’nin kazanması ile mümkündür. Zafer Partisi toplumsal barışın güvencesidir.

Neden Zafer Partisi?

Zafer Partisi sermayeye borcu olmayan tek partidir. İktidara geldiği zaman bedel ödeyeceği hiçbir sermaye çevresi olmayacaktır. Sadece halkın çıkarlarını savunacaktır.

Editör: TE Bilişim