Nuri Keskin yazısında, “Rahmetli Başkanın tabiriyle, ‘Çocuklarının süt parasıyla’ Parti'nin kirasını ödedin, ocaktaki çocukların ihtiyaçlarını karşıladın” ifadelerini kullandı.

Keskin’in yazısının tamamı şu şekilde:

DELEGE KARDEŞİM, merhaba

Pazar günü şerefli bir mazinin bundan sonraki akıbetine karar vereceksin.

Ezelden ebede malayiniden hakikate tüm sorumluluk senin üstünde.

Vereceğin karar ya şerefli maziyle ikbal arasında ahenk ya da cüssesiz devlerin küçük işlerine mihmandar olacak.

Dava arkadaşım, sen hiçbir zaman küçük hesapların, metanın esiri olmadın.

Sen Muhsin Başkan'la beraber Türk Milletinin İslam sancaktarlığıyla yükselerek yeniden cihana hükmedeceği günlerin hayalini kurdun.

Belki beklediğimiz oyları hiç alamadık ama Muhsin Başkan'ın şahsiyet ve karakteriyle en samimi saygıyı görenler olduk.

Bugün yaşadığımız bu zillet bize reva mıdır?

DELEGE KARDEŞİM,

Kuruluşundan beri zulme uğradı bu Parti: İftira attılar, hakaret ettiler ama sen karşına kim çıkarsa çıksın geri adım atmadın.

Sen kendi izzetinden bile öte bildin liderini, davanı.

İşinden izin aldın, Parti'nin broşürlerini dağıttın. Pankart vardı asılması gereken, bitirmeden eve gidemedin.

Rahmetli Başkanın tabiriyle, ''Çocuklarının süt parasıyla'' Parti'nin kirasını ödedin, ocaktaki çocukların ihtiyaçlarını karşıladın.

Geriye baktığında ocaktaki gençlerle yaşadığın anılar kadar kendi çocuklarınla hatıran yoktur.

Dava arkadaşım dediklerinin dertleriyle uğraştığın kadar aile fertlerine zaman ayırmamışsındır.

Yorulduğun, tıkandığın günlerde Rahmetli Başkanın bir tebessümü seni tekrar yola revan kıldı.

Ah be Kardeşim,

Bilirim hâlâ Muhsin Başkan'ın eski videolarını, konuşmalarını görünce elin, dilin, kalbin titrer..

Muhsin Başkan'ın oğlunu, ağabeyini görünce ne diyeceğini bilemezsin, kırmaktan korkarsın. Yüreğin bükülür, gözlerin yaşarır.

Karşılaştığımız an gözlerimizde matemimiz vardır bizim: dilimizde söyleyemediğimiz, haykıramadığımız acımızı bakışlarımız anlatır.

Bir tek bir anlarız o bakışlardan.

Ama kardeşim, sanki o samimiyetle ettiğimiz mücadelenin üzerinden 100 yıl geçmiş gibi.

Savrulduk, dağıldık, itibarsız hale getirildik.

Bak Kardeşim,

Bu Kurultay senin, bizim ne ne olmadığımızı söylememiz gereken kurultay.

Başkanın emaneti olan partimize ''mahalle partisi'' denildiğinde işleri bozulur korkusuyla cevap veremeyenlere hesap soracağın Kurultay.

''Yanımızda fotoğraf çektirenler'' lafına Alperen vakarıyla ses çıkaramayanları Muhsin Başkan asaletiyle terbiye edeceğin Kurultay.

Senin helal zamanını, helal rızkını, helal mücadeleni çıkar pespayeleğine helak edenlere had bildireceğin Kurultay.

''Rahmetlinin tüm ailesi bizim emanetimizdir lütfuyla, kahrıyla başımızın üstünde yeri var'' diyerek Yazıcıoğlu soyadını bu partiden kazımak isteyenleri salondan kazıyacağın Kurultay.

Suikast ile ilgili her duyduğun haberde senin yüreğin hesap ateşiyle kavrulurken, suikasti bahane edip bakan randevusu alarak iş takibi yapanları tarihin tozlu sayfalarına göndereceğin Kurultay.

Değerli Kardeşim,

Emin ol bunlar Muhsin Başkan'a benzemiyorlar.

O'nun asaletinden, vakarından zerre nasibi olmamış bunların.

Rahmetli Başkan ''şereflice kaybederim'' derdi.

Bu Kurultay sürecinde gördük ki bunlar ''kazanmak için her yol mübah'' diyenler.

Bunlar kavanozun camını yalamış ama reçelin tadına varamamış arkadaşlar.

Son olarak,

DEĞERLİ DELEGE KARDEŞİM, KARDEŞLERİM;

Bu Kurultay vekil olacak bir kişi ile takip edecek işleri olanlarla 2009'a kadar olan şanlı mazinin ruhunu, heyacanını, muhabbetini arayanların arasındaki bir Kurultaydır.

Muhsin Başkanın, Tarihin, Milletin bakışları sizin üzerinizde!

Zaman senin,

Söz senin,

Karar senin,

Vebal senin!

Üzeyir merhaba,

Sendeki dehayı çok geç farkettiğimiz için derin bir üzüntü içindeyiz. Son günlerde yaptığın açıklamalar yüzümüze keşfedemediğimiz asaletin hak edilmiş bir tokadı. Bize ne yazsan hakkındır Üzeyir, kabul ediyoruz. Biz sendeki cevheri tespit edemeyerek bu davaya büyük ihanet ettik.

Kendisine 1,5 yıl önce edilen küfrü bugün duydum diyerek mucizevi bir tevafukla küfredenin genel başkan adaylığını açıklaması üzerine behemahal bu şahsı ihraç talebiyle disipline veren bir genel başkanın şanına yaraşır bir Genel Sekretersin sen Üzeyir.

Beni istidadına meftun kılan vaka Furkan Yazıcıoğlu ile ilgili yaptığın açıklama oldu. Zira telefon açılmış ama cevap alınamamış. Şükür ki konuyu kısa tutmuşsun Üzeyir. Neticede “Furkan Yazıcıoğlu’nun Muhsin Başkanın oğlu olduğunu bilmiyorduk” da diyebilirdin. “Muhsin Başkanın evli olduğundan, bir ailesi olduğundan da yeni haberdar olduk.”. “Hatta bir anne ve babası olduğunu tahmin ediyorduk lakin ablası, kardeşi olabileceğini hiç düşünmedik” de diyebilirdin. Hamdolsun bu konuyu ince bir zeka parıltısı ile hafif atlattık. Üzeyir, bir dahaki kurultayda aynı konu gündeme gelirse “Muhsin Yazıcıoğlu diye bir üyemiz yok.” dersin ve konu kapanır Üzeyir.

Üzeyir, seni takdir ettiğim bir husus da çabuk öğrenme yeteneğine haiz olman. Sayın Destici’nin Ak Parti Milletvekili olmasından Mütevellit Büyük Birlik Partisi içindeki durumunu sorgulayan herkesi direkt hain ilan etmen mevcut ülke yönetiminin sorun çözme metodu. “Dolar niye yükseliyor?” diye soranlara Vatan haini, “adalet mekanizması iğdiş edildi.” Diyenlere de Fetöcü demenin yöntem olduğu bir devirde senin de “Partiyi erklerin elinde oyuncak haline getirdiniz” diyenleri davayı satmakla itham etmen senin öğrenme kapasitenin zirvesini gösteriyor. Keşke mevcut bulunduğun İttifakın aslında size müstemleke rolü biçtiğini de idrak edebilseydin. Neticede sen de hasbelkader yanında fotoğraf çektirenlerden birisin.

Efsanevi basın açıklamanı okuduğumda soruların cevabını bulamadım. Söylediklerinden anladığım kadarıyla Can Ataklı Büyük Birlik Partisi’ne ihanet etmiş. Yalnız Üzeyir, biraz sakin olmalısın. Sakın ha Can Ataklı’yı Partiden ihraç etmeye kalkma, bu pek anlatılabilecek bir durum olmaz. Biliyoruz, elinizin altında nasıl tenzip buyurursunuz temalı Bir MDK başkanı var, her türlü göreve hazır ama bence sen yine de bunu yapma.

Sahi sevgi neydi Üzeyir, sevgi emekti. Peki cevaplasın diye Parti yetkililerine sorulan soru neydi? Bak Ali Keser’in bile anlayacağı bir şekilde soruyorum. Genel seçimler bittikten sonra kurultay yapsaydınız, Parti böyle bir hukuki muammanın içine düşmeyecekti. Kurultayı yapmayarak Partiyi ülkeyi domine eden güçlerin elinde neden tutsak bıraktınız. Soru bu Üzeyir. Hepimiz biliyoruz ki seçim sonrası Sayın Destici’ye yönelik öfke büyüktü ve kaybetme ihtimali çok yüksekti. Siz Şahsi hesabınız için Partiyi çok zor bir girdabın içine sokarak hain olmadınız ama biz bunun sebebini sorduk diye hain olduk öyle mi? Canın sağolsun Üzeyir.

Üzeyir, bazen yaştan dolayı herhalde aklın başka çalışıyor. Genel seçimlerde alınan oy ile Cumhurbaşkanlığı seçininde İttifakın aldığı oy arasındaki farkı çıkartarak Büyük Birlik Partisi’nin oy oranını tespite kalkmışsın. Dostum bu Cumhurbaşkanlığı seçiminde Tayyip Bey’e oy vermedik demek oluyor. Senin bu işgüzarlığın yüzünden Sayın Destici zorda kalırsa demedi deme seni de harcarlar Üzeyir.

Üzeyir, sormadan edemeyeceğim: hepsini bırak da lütfen şunu cevapla, Sen bu Partinin tarihe mâl olmuş Genel Sekreterisin. Hiyerarşik yapıda ikinci adamsın. Cumhur İttifakı listelerinde Büyük Birlik Partisi’nden 17 kişi vardı. Söylesene Üzeyir, senin ismin niye yoktu? Aklıma deli sorular geliyor. Liste açıklandığında ağıza alınmayacak küfürlerle Genel Merkezi terketmiş br daha da asla dönmem demiştin. Sonra biz hainlerin Partiyi ele geçireceğini düşünerek nefsine zul gelse de davan için geri döndün. İnsan merak etmeden duramıyor: söylesene Üzeyir, seni o listelere neden yazmadılar???

Editör: TE Bilişim