Dr. Serdar Savaş "Türkiye’de risk altında 5-6 milyon vatandaşımız var. Bunların yüzde 10’unun hastalığa yakalandığını ve gerek hastalıktan, gerekse sağlık hizmetlerinin kapasitesinin yetmemesinden dolayı, yüzde 10’unun yaşamını kaybedeceğini varsayarsak en az 50-60 bin canımızı yitirebiliriz. Hastane kapasitelerinin dolmasından ötürü bu kayıplar çok daha yüksek olabilir. Bunu sorunun ciddiyetini anlatmak için söylüyorum. Aslında bundan daha vahim tablolara da kendimizi hazırlamamız gerekir. 30 Mart itibarıyla bu önlemlerin ciddi bir şekilde uygulanması sonucu ülkemiz 300 gün içerisinde 5 bin civarında can kaybıyla bu süreçten çıkabilecektir." dedi.

Koronavirüsle mücadelede uygulanan belli başlı stratejiler nelerdir?

Her ülke kendi koşullarına göre yöntemler belirliyor. Çin, insanları tamamen ve kesin bir şekilde eve kapatarak virüsün bulaşmasını engelledi. Şu anda yeni ‘yerel’ vakası yok. Güney Kore geniş kapsamlı bir test uygulamasıyla yüz binlerce insanı tarayıp virüs taşıyanları yakaladı ve onları karantinaya alarak hastalığın geçişini engelledi. Singapur, çok etkili bir sürveyans sistemi uyguladı. Yani bir vaka yakaladığında o vakayla temas edenleri ve sonra temas edenlerle temas edenleri bir dedektif gibi aradı buldu. Bireyin bindiği taksiyi dahi kamera kayıtlarından tespit edip şoförünü dahi karantinaya aldı. Rusya da Singapur’a benzer önlemler aldı. Rusya’nın Sovyetler Birliği’nden kalan ‘Semashko Modeli’nin ‘Sanepid Sistemi’ bunu yapmak için gerekli altyapıyı onlara sağladı. Almanya, çok iyi hastane ve yoğun bakım yatağı kapasitesine, ventilatör üretimi teknolojisine güvenerek insanların hastanede bakımlarını sağlayacak bir model kurdu. Ne Çin gibi aşırı kısıtlayıcı ne Güney Kore gibi yüksek sayıda test ne de Singapur veya Rusya gibi vaka ağı uygulaması yaptı. 

Türkiye’nin takip ettiği bir strateji var mı?

Türkiye, ithal vaka önleme ve gelebilecek ithal vakaları izole etme konusunda zamanında ve etkili önlemler aldı. Arada Umre dönüşü ülkeye giriş yapan bir kafile hariç bu yöntem etkili bir şekilde uygulandı. Okulları ve üniversiteleri kapatmak yerinde ve zamanında atılmış bir adımdı. Bu şekilde çok önemli bir zaman kazanıldı. Ancak daha sonra Türkiye bir strateji oluşturmakta biraz zaman kaybetti. Şimdi ilk adımlarla kazandığımız zamanı harcadığımızı düşünüyorum.

Bulunduğumuz aşamada yapılması gereken nedir?

Türkiye’nin koşulları örneklerini verdiğim ülkelerin yöntemlerinden sadece birini seçmek için uygun değil. O nedenle kendimize has bir strateji uygulamalıyız. Bu stratejinin esasları şunlar: 
1- Okullar ve üniversiteler sezonu kapatmalı. 
2- Zaten yapıldığı gibi insanların bir araya geleceği her türlü etkinlik yasaklanmalı. 
3- 65 yaş üstü dışarı çıkmamalı. 
4- Eczane, market, ulaşım hizmetleri gibi çalışması zorunlu olan sektörlerde 20-40 yaş arasındaki sağlıklı bireylerin görev yapmasına öncelik verilmeli. 
5- 6 günlük sürelerle sokağa çıkma yasağı konulmalı. Arkasından yasak arada 1-2 gün kaldırılarak insanların ihtiyaçlarını gidermesi sağlanmalı. Bu durum enfeksiyon kontrol altına alınıncaya kadar devam etmeli.  
6- Sokağa çıkma yasağı olan günlerde sürveyans çalışmaları çok yoğun sürdürülmeli. 
7- Sürveyansda tespit edilen ‘vakalar’, ‘şüpheli vakalar’ ve ‘potansiyel taşıyıcılar’ geliştirilecek basit bit kriter sistemine göre hemen teste tabi tutulmalı.
8- ‘Sokağa çıkma yasağı-sürveyans-test-sokağa çıkma yasağı’ şeklinde bir döngüye girilmeli.
9- Bilim Kurulu’na ilave olarak bir Sürveyans Koordinasyon Merkezi kurulmalı. 

Bu önerilerinizden nasıl bir sonuç alınmasını bekliyorsunuz? 

Hastalığın bulaşma hızını düşürmüş olacağız. Yukarıya doğru giden hastalık artışını düz bir platoya çevirip sağlık hizmet sisteminin aşırı yüklenmesini engellemiş olacağız. İnsanların evde kaldığı sürede hastaneler ellerindeki vakaları taburcu etmeye çalışacaklar, dışarı çıkılan günlerden sonra gelecek yeni hastalara hazırlık yapma fırsatı bulacaklar. Evlerde kalınan günlerde sürveyans yoğunlaşacak ve izolasyon uygulaması etkili olacaktır. 

Sürveyans dediğiniz yöntem nedir?

Bugün hastalık belirtileri olan birisi arkadaşıyla, eşiyle hastaneye başvurduğunda hastaneye yatırılıp ve kendisine test yapılıyor. Test sonucunun alınması birkaç güne kadar uzayabiliyor. Kendisiyle birlikte hastaneye gelenler araçlarıyla, otobüsle, metroyla, taksiyle geri dönüp ve eğer kendilerinde virüs varsa bunu yaymaya devam ediyor. Eğer sürveyans kapsamında ciddi bir vaka takibi sistemi olsa bu kişiler de evlerinde izolasyona alınır. Hastanedeki şüpheli vakanın ve kendisiyle temas etmiş olan insanların son 5 gün içerisinde temas ettiği diğer insanlar bulunur ve onlara hemen test yapılır. Pozitif bulunanlara yine aynı sistemle yaklaşılarak, toplumda virüsü taşıma ihtimali olan kesimler taranmış ve izole edilmiş olur. Türkiye koşullarında sürveyans yapmadan evde kalmak veya evde kalmadan sürveyans yapmak sonuç vermeyecektir. 

Bu önlemler alınmadığı takdirde bizi ne bekliyor? 

Türkiye’de risk altında 5-6 milyon vatandaşımız var. Bunların yüzde 10’unun hastalığa yakalandığını ve gerek hastalıktan, gerekse sağlık hizmetlerinin kapasitesinin yetmemesinden dolayı, yüzde 10’unun yaşamını kaybedeceğini varsayarsak en az 50-60 bin canımızı yitirebiliriz. Hastane kapasitelerinin dolmasından ötürü bu kayıplar çok daha yüksek olabilir. Bunu sorunun ciddiyetini anlatmak için söylüyorum. Aslında bundan daha vahim tablolara da kendimizi hazırlamamız gerekir. 30 Mart itibarıyla bu önlemlerin ciddi bir şekilde uygulanması sonucu ülkemiz 300 gün içerisinde 5 bin civarında can kaybıyla bu süreçten çıkabilecektir. 

Bireysel olarak vatandaşlara söylemek istediğiniz bir şey var mı? 

Öncelikle “Panik yok, önlem var!”... Çocukların, gençlerin ve herhangi bir yandaş hastalığı (koroner damar hastalığı, yüksek tansiyon, KOAH, kanser, diyabet gibi) olmayan 50 yaş altındaki kesimin ölümcül bir risk altında olmadığının bilinmesi gerekir. Hastalığı herkes geçirebilir ama öldürücü etki en çok 80 üzerinde, sonra 70 üzerinde, sonra 60 üzerine ve yandaş hastalığı olanlarda görülüyor. Ancak ölüm riski olmayan bireylerin de başkalarıyla temastan kesinlikle kaçınması, zorunlu haller dışında kitle ulaşım araçlarında ve kalabalık yerlerde bulunmaması çok önemli. Bunu gereksiz korkular yaratarak değil, insanlarımızın akılcı bir şekilde davranmasını sağlayarak başarmalıyız. Bir de belediyelerimize önerilerim olacak: Belediyelerimiz en fazla istihdamın sağlandığı kurumlar. Atık su, çöp, genel temizlik ve benzeri işlerde çalışan görevlilerimizi yüksek risk altında. Onlara yönelik çok acil bilgilendirme yapılmalı, protokoller geliştirilmeli. Ayrıca otobüs-metro seferleri, şu andakinin tersine daha sık yapılmalı, böylece araçlara daha az sayıda yolcunun binmesi sağlanmalı. 
Evde kal Türkiye! Kontrollü sokağa çıkma yasağı ilan et hükümet! Sürveyans ve test yap sağlık sistemi! 

Serdar Hocam, bu değerli bilgiler için çok teşekkür ediyorum. Bu salgının ülkemizde ve tüm dünyada en az vaka ile sonlanmasını diliyorum...

DR. SERDAR SAVAŞ KİMDİR?

Dr. Serdar Savaş, Kabataş Erkek Lisesi’nden sonra İstanbul Üniversitesi’nde tıp tahsili yaptı ve hukuk eğitimi aldı. London School of Hygiene and Tropical Medicine’de halk sağlığı ve epidemiyoloji, London School of Economics and Political Science’da sağlık ekonomisi yüksek lisanslarını tamamladı. Adana İl Sağlık Müdürlüğü, Sağlık Bakanlığı müşavirliği, Sağlık Projesi Genel Koordinatörlüğü, Sağlık Bakanlığı Müsteşar Yardımcılığı, Dünya Sağlık Örgütü Avrupa Sağlık Politikaları bölüm yöneticiliği, Dünya Sağlık Örgütü Avrupa Programı Direktörlüğü görevlerinde bulunmuş, Hacettepe Üniversitesi Teknokent’te Genar Toplum Sağlığı ve Genombilim Enstitüsü’nü kurmuş, bu enstitüde geliştirdiği Gentest modeli Avrupa’daki en iyi uygulama seçilmiştir. Türkiye’de sağlık hizmet sistemlerinin etkili bir şekilde çalışmasını sağlamak amacıyla 7K Tıbbı felsefesini ve bu felsefenin uygulama modeli olan Gentest’i yaygınlaştırmaya çalışmaktadır. Ulusal ve uluslararası alanda aldığı ödüller bulunan Dr. Savaş iyi derecede İngilizce ve Almanca bilmektedir. Toplum Sağlığı Genombilim ve Kişiye Özel Tıp Derneği’nin kurucusu ve başkanı, Erdemli Yurttaş Hareketi Derneği’nin kurucusu ve başkanı, Kabataş Eğitim Vakfı mütevelisi, Kabataşlılar Derneği, Beşiktaşlı Kabataşlılar Derneği, Yanındayız Derneği, Tüm Futuristler Derneği üyesidir.

Editör: TE Bilişim