Özgür Brüksel Üniversitesi, Katolik Leuven Üniversitesi ve Erasmus Hastanesi’nden 25 doktorun yer aldığı ve uzun süre önce çalışmalarının başladığı ifade edildi. Çalışmanın detaylarını ve sonuçlarını değerlendiren Prof. Dr. Nur Ahmet Erözenci, “Bu sadece deri ve cilt kanseri üzerinden yapılmış bir çalışma. Ana kanser hücresiyle metastaz dediğimiz hücrelerin farklı olduğunu gösteriyor. Hayvanlar üzerinde deneyleri yapılmış ama insanlar üzerindeki etkisini henüz bilmiyoruz, insanlar üzerindeki etkisi de hayvanlardaki gibi olacak mı görmek lazım” dedi.

"HEDEFİN HEDEFİNE YÖNELEBİLECEĞİZ"

Kanser hastalığında üç temel tedavi yöntemi uygulandığını da belirten Erözenci, “Kemoterapide hastaya verdiğimiz ilacın kanser hücrelerini öldürmesini umuyorduk. Ancak damardan verdiğimiz bu ilaç gidene kadar, yolda sağlam hücreleri de öldürüyordu. Son 10 yılda hedefe yönelik tedavi çıktı. Bu tedavide verilen ilaç, direk kanser hücresine gidiyor. Dolayısıyla yan etki profili, yaşam kalitesini düşürmesi bazında daha düşük oluyor. Şimdi bu son çalışma, şayet insan kanser hücresinde de aynı etkiyi yaparsa, olasılıkla bu defa ana kitle hücreler içerisinden, metastaz hücreler belirlenecek ve hedefin hedefine yönelik bir çalışma yapılacak ama bu uzun zaman sonra sonuçlanabilir, çok geniş çalışmalar bunlar” ifadelerini kullandı.

"GELECEKTE AMELİYATLARA GEREK KALMAYABİLİR"

“Önemli olan kanserin gelişmesini engellemek ve insan vücudunda yok etmek. Yani nedenini aramakla tedavi paralel gidiyor. Çalışmalar öyle bir seyirde gidiyor ki belki gelecekte her şey hücresel bazda çözülebilecek ve belki ameliyatlara bile gerek kalmayacak” diyen Erözenci, “Kansere çare bulundu” şeklindeki ifadeler için çok erken davranıldığını söyleyerek, kanser hastalarının yaşadığı umut kırıklığına dikkat çekti. Erözenci sözlerini şöyle sürdürdü:

“Olaya sansasyonel bakarsanız hiçbir yere varamazsınız. Bir şeye kanser ifadesini koyduğunuzda ilgi çekiyor ama okuyanlar çare bulundu diye umuda kapılıyor. Bu çalışmalar yıllar sürer, üzerinde titiz durulur. Klinik aşamasında bile 10-15 yıl izleme yapılıyorken bu kadar net ifadelerle basına yansımaması lazım.”

Kaynak: iha