SAYIN MERAL AKŞENER HANIMA YAPILAN HAKSIZLIK VE SAYGISIZLIK

 

Gerçekten ÜLKÜCÜ TÜRK milliyetçisi insanların birinin diğeri ile siyaseten kendi aralarında bu kadar dalaştığı bir devir yaşanmamıştır. Siyaset  bir idare sanatı, her hangi bir kurumu, insanları ve nihayetinde Devleti idare etmeye talip olmak veya bunun için çaba sarf etmek her TÜRK milliyetçisinin hedefleri arasındadır. Siyaset zor olduğu kadar meşakketli bir iş olduğu içinde bazı tuzu kuru insanlar bu işe pekte gönüllü girmezdi. Ne yazık 1980 yılı kara eylülü ile birlikte ülkemizde bir çok yozlaşma ile birlikte siyasette daha büyük yozlaşma oldu.
Dün bu millete hizmeti şiar edinmiş insanlar dışarda kalırken, bugün ne yazık-ki siyaseti bir zenginlik aracı veya başka menfaatleri için amaç edinmiş insanların bu alanda daha fazla yer aldığını görüyoruz. Peki bu insanların siyaset ve siyaset kurumuna bir katkısı olmuşmudur? Hayır hiç bir katkısı olmadığı gibi bu alanıda  adeta kirletmiş ve güvenilirliğini çok aşağılara çekmiştir. Halbuki ÜLKÜCÜ camianın bulunduğu alanlara her zaman bir katkısının olduğu, o bulunduğu kurum veya her ne ise oraya bir güvenirlik getirdiğini dost düşman her insan bilir ve takdir ederdi. Peki ÜLKÜCÜ HAREKET neden bir anda bu kadar adeta çirkefin oyuncağı haline geldi. Parti yöneticileri insan odaklı siyaset yapmadığı için.
Rahmetli BAŞBUĞUMUZUN vefaatının üzerinden yaklaşık 20 yıl geçmesine rağmen onu tanıyan ve tanımayan her insan rahmetli BAŞBUĞU arıyor. Çünkü M.H.P nin kurucusu, TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ FİKİR SİSTEMİNİ ilk defa AKSİYONER hale getiren ve bu fikri partisinin merkezi yapan bir insanın siyaset metodu çok farklı ve siyasetinin merkezinde insan vardı. Ne yazık rahmetli BAŞBUĞ vefaat ettikten sonra parti adeta sürekli arayış içerisindeymiş  görüntüsü verdi.
M.H.P nin ilk genel idare kurulunda görev almış, şahsıma görede ömrünün son beş yılında hak etmediği bir şekilde yaşamış, doğru bildiğini çekinmeden söyleyen ve bu özelliklerinden dolayıda yaşadığı o çirkinliği başka bir boyutta anlatmaya çalıştığı için insanların bu konuda yanlış anlamasına sebeb olan bir insanın yazdığı kitabının birisinde rahmetli BAŞBUĞ ile ilgili yaşadığı anısı yazıyor. Şahsım bu yaşanmış bir gerçeği sadece kısa özetleyerek  buraya alma ihtiyacı duydum. Sadece bu hikaye bile rahmetlinin bu hareketinin şuruna hala varabilmiş olamadığımızı açıkça göstermektedir. En azından birilerine kapak olur İnşallah.

Partinin ismi değişip M.H.P ismi ile ilk girdiği mahalli idareler seçiminde ERZİNCAN ilimizden bir belediye başkanlığı kazanılır. Millet vekili genel seçimi gelince vekil adayı olmak  için bir çok insan adeta ERZİNCAN iline adaylık baş vuruşu için yarışa girer. Aday olmak için parti genel merkezine adeta akın ederler. Rahmetli başbuğumuzun adına mektubu alan ERZİNCAN'nın yolunu tutar. Bir müddet sonra o zamanki il başkanı M.H.P genel merkezine TELGRAF çeker.

Efendim falan kişi şöyle, filan kişi böyle, işte şu kişi bu şekilde diye adayların karekterleri ve yarattıkları huzursuzluk hakkında bilgi notu gönderir.

Ve notta  derki bu adamları almazsanız ne yazık burada partimizi kapatırız.

Bu TELGRAF rahmetli başbuğa sunulur, ne yapılması gerektiği hakkında kendisinin bilgisine başvurulur.

Efendim ne yapalım?

Rametli BAŞBUĞ hiç tereddüt etmeden aynen şu sözü söyler.

İNSANLARIN KALBİNİ KIRACAĞIMIZA BIRAKALIM PARTİ KAPANSIN.

Bu olay aynen gerçekleşmiş, yaşanmış ve BAŞBUĞUMUZUN sözüdür.
Fakat bugün geldiğimiz noktada ne partinin geleceği, nede insanların kalbine bakanın olduğunu düşünmüyorum. Genel başkanlık makamında oturan sayın Devlet BAHÇELİ beyin rahmetli başbuğumuzun bu tavrından haberdar olduğunuda düşünmüyorum. Sebebine gelince bir koltuk için bir insanın, hele bu birde HANIM EFENDİ bacımız ise bunun hakkında konuşurken, konuştururken kırk düşünüp bir cümle sarf etmesi gerekmezmi? Öyleki sırf koltuk uğruna sayın Meral AKŞENER hanımefendinin dününün yok sayıldığı gibi her türlü hakareti ne yazık yapmakta bir beis görmüyorlar. Adeta bir linç girişimine maruz bırakılıyor.
Sadece BAHÇELİ bey tarafından değil, aynı zamanda sözde ona destek veren etrafındaki bir takım menfaat gurubu ile birlikte,  birde yeni yetme yazar çizer takımı türemiş.

Bu yazar çizer takımı kendisini artık nerede ve nasıl görüyorsa, adeta bir otorite edasıyla her önüne gelene saldırı, her aday olan insana kara çalma ve iftirada adeta yarışıyorlar. Bu kişilerin dünden sicilleri kirli olduğu için bunların sözüne itibar eden olmuyor. Ancak bunların bu sözleri, bu hakaret ve iftiraları yarın bu dava ve partiye muhalefetle ömürünü geçiren kişilerin ellerinde birer koz olduğu için üzülüyoruz.

Hele genel merkezdeki bazı sözde yetkili kişilerin Meral AKŞENER hanım efendiye dünkü Fetocu, Cemaatin adamı ve Paralel yaftasının tutmadığını görüp artık aile efradını dahi ortaya getirmek ÇAMUR siyasetini dahi meşru görür olduklarını ortaya koymaktadır. Bir parti yetkilisinin bu kadar küçüleceğini, bu kadar acizlik içerisine girebileceğini doğrusu hiç kimse tahmin edemezdi.
Onun için sayın genel başkan Devlet BAHÇELİ bey başta olmak üzere partide etkili ve yetkili kişilerin bugün kullandıkları dilin hiçte hoş olmadığı, bu kırıcı ve yaralayıcı dilin kimseye bir fayda getirtmeyeceği ortadadır. Bu konuda ALLAH aşkına bir aklı selim insanın çıkıp başta sayın genel başkan olmak üzere etrafındaki o çirkin sözleri sarf edenleri uyarması lazım. Yoksa yarın bir birimizin yüzüne bakamayacak duruma getiren bu ayrıştırıcı sözleri sarf ederkende daha dikkatli olmalıyız

Sizler bir BAYRAKSINIZ; nasıl Bayrağın yere düşüp kirletilmesini istemiyorsak, sizlerde yere düşmeyin. BAŞBUĞ ALPARSLAN TÜRKEŞ.

Yukarıda birazını yazdığım rahmetli BAĞBUĞ hani bizim ebedi liderimiz ve hedefleri hedefimiz idi. 
Kişinin kalbi Yüce Allah'ın evidir. BAŞBUĞ ALPARSLAN TÜRKEŞ.
Yüce Allah'ın evi tamir edilir ama kişini kalbi tamir edilmez diyen bir genel başkan Başbuğ Alparslan TÜRKEŞ rahmetlinin makamında oturan her kim olursa mutlaka insan merkezli siyaseti unutmayacaktır.

İşte rahmet BAŞBUĞUN bu sözlerinden sonra yapılan iftirayı, ayrıştırıcı dili, Ülkücü camiaya hakareti hele bazı şovmenler tarafından Babası veya Ağabeyi yaşındaki Ükücülere nerede ise kaba kuvvet derecesindeki saldırı ve saygısızlığı görünce insan kendinden nefret ediyor.

Daha önce yazmıştım. demiştim-ki Ülkü ocaklarındaki genç evlatlarımızı uyaralım. En azından bu koltuk düşkünü insanların oyunlarına alet olmasınlar.

Ne yazık bir İL BAŞKANI kardeşimizin yolunu kesip, partinin anahtarını elinden alıp parti genel merkezinde genel başkana taktim edebiliyor. Bir parti genel başkanı düşünün bu şahsı makamında kabul edip getirdiği anahtarı teslim alıp boy boy resim çektiriyor.

Eğer-ki geleceği ve partiyi düşünen bir genel başkan olmuş olsa idi o genç insanı hiç bir zaman kabul etmez ve o il başkanından özür diletir idi. Görüldüğü kadarı o insanı  il başkanı olarak atanacağı söyleniyor.

Yüce ALLAH'ım ne günlere kaldık.