Ottawa Antlaşması (Kanada)

Her şey Ottawa Antlaşması’nın imzalanması ve Türkiye’nin bu antlaşmaya dahil olmasıyla başladı.

1 Mart 1999 tarihinde yürürlüğe giren Antlaşmaya göre, Dünyada büyüyen mayın problemine karşı; anti-personel mayınlarının kullanılması, stoklanması, üretilmesi ve transferinin yasaklanması ve imhasına dair sözleşme. Ottawa Antlaşması 131 ülke tarafından onaylanmış ve 146 ülke tarafından imzalanmıştı.

1992’de Avrupa ve ABD’deki sivil toplum kuruluşlarının baskısı ve yaptığı kampanyalar sonucu antlaşma 1997’de yürürlülüğe girdi.

Bu süreçten sonra Türkiye’ye acımazsı baskılar yapıldı. Ama ilginç olan ise Türkiye mayın üreten ülkeler sınıfında değildi.

Türkiye, antlaşmaya 2003 yılında taraf oldu ve 1 Mart 2004’de yürürlüğe girdi. Ottawa Antlaşması’na göre Türkiye’nin 1 Mart 2014’e kadar kendi sınırları içinde toprağa döşeli mayınları temizlemesi gerekiyordu.

Ottawa Antlaşması’nın imzalanmasında ve yürürlüğe girmesinde, hükümet dışı unsurlar, kuruluşlar, STK’lar, çok önemli rol oynamıştı.

Aralık 2011 Suriye sınırında 900 km’lik alan mayından temizleme kararı alındı. Bu süreç oldukça sancılı geçti. İsrailli firmaların ihaleyi kazanması AYM’nin bu ihaleyi iptal etmesi sonucu MSB bu temizlik çalışmalarında yetkili kılınması ile sonuçlandı.

Mayıs 2013 yılında, dönemin Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, 1 milyon 150 bin 297 metrekarelik alanın mayın temizliğinin yapıldığını açıkladı.

TSK birlikleri tarafından da 10 bin 951 adet mayın temizlenmiş, 2004’den 2011’e kadar, mayın nedeniyle 204 TSK personeli hayatını kaybetmiş, 742 TSK personeli de yaralanmıştır.

Temizlenen alana dikkat

Kilis Elbeyli ilçesi Çobanbey Mevkiinde bulunan Çobanbey İstasyonu’nda 45 bin metrekare, Mardin Nusaybin’de bulunan Nusaybin Gümrük Kapısı alanında 200 bin metrekare, Şanlıurfa Akçakale’deki Akçakale Gümrük Kapısı’nda 7 bin 715 metrekare, Gaziantep Karkamış Köy Kenarı Mevkii Karkamış Antik Kenti’nde 663 bin 800 metrekare yüzölçümlü taşınmazlar mayından temizlenmiştir.

Mayın temizliği yapılmış alanların şuan Suriye’den gelen sığınmacıların güzergahı olduğunu belirtmek ve bu mayın temizleme veya temizletme çalışmalarının hiçte insani olmadığını, korkunç bir planın parçası olduğunu söylemek hiçte komplo teorisi gibi değil, tam anlamıyla gerçektir.

Mayın temizletme veya temizleme çalışmaları bu günlerin hazırlığı idi.

Yıl 2017 Ermenistan, İran, Azerbaycan sınırındaki mayınlar temizleniyor

Avrupa Birliği'nin desteği ile 'Türkiye'nin Doğu sınırlarında mayınlar temizlenmeye başlandığı ve bu çalışmanın iki yıl süreceği açıklanmıştı.

Finansmanını Avrupa Birliği'nin ve Türkiye’nin karşıladığı BM Kalkınma Programı (UNDP) işbirliğinde yürütülen 'Türkiye'nin Doğu sınırlarında mayınların temizlenmesi ve sınır denetim kapasitesini arttırarak sosyo-ekonomik gelişimin sağlanması' projesi 2017 yılında başlamıştı.

Projeye Ağrı Dağı eteklerinden başladı. 2 yıl içinde Ermenistan, İran, Azerbaycan sınırındaki mayınlar temizleneceği ve Güney Afrika ülkesinden bir firmanın temizliği yürüteceği ifade edilmişti. Iğdır'da 2 yıl sürecek olan projede, 15 milyon metrekarelik Ermenistan, Azerbeycan ve İran sınırında 222 bin mayının bulunduğu 511 mayınlı alanın temizlenmesi hedefleniyor.

Zamanlama ve ülkeler manidar

Mayınların temizleme işlemleri gündeme geldiğinde Suriye’de iç savaş henüz başlamamıştı.

2013 yılında Türkiye’nin sınırları mayından arındırılmış sonraki süreçte Suriye karışmış, şuan 4 milyon sığınmacının ülkemize yerleşmesi ila sonuçlandı.

Hangi akıl stratejik açıdan bu kadar önemli bir alanı savunmasız bıraktırdı, bilinmez ama şuan aynı durum doğu sınırlarımız içinde geçerli gibi görünüyor.

Ermenistan, İran, Azerbaycan sınırlarındaki mayınların temizlenmesi, oyunun ikinci perdesinin sadece başlangıcı gibi görünüyor. Çünkü biz bu oyunu daha önce ne yazık ki yaşayarak öğrendik.

Editör: TE Bilişim