İslam denince her şey güllük gülistanlık değilmiş demek ki

Siyasal İslam deyince şöyle oturup bir düşünmek gerekiyormuş.

Devlet yönetmek sorumluluk gerektiren ciddi bir iş.

Sayelerinde

Adamlar öyle böyle değil, tarihin en kanlı, en büyük beka meselesini yaşattı.

En kanlı düşmanlar, en karanlık mihraklar bile havadan uçaklarla yerden tanklarla kendi milletinin, kendi insanının üstüne bu kadar vahşi, bu kadar gözü dönmüş, bu kadar vicdansız bu kadar acımasızca kan kusmadı.

Yıllardır toz kondurulmayan siyasi İslam bu işte.

15 yıl devletin bütün kapılarını liyakat ve milliyetçilere kapatmanın

din taciri siyasal İslamcı Fetö’cülere ise ardına kadar açmanın sonucu bu.

İmam hatipte okumak, Alnı secdeye değmek, katil olmaya, zalim olmaya, hain olmaya, sapık olmaya, engel değilmiş demek ki.

Zannetmeyin ki bu sadece Fetö ile sınırlı

Tarihi, özelliklede istiklal mücadelesi dönemini şöyle bir tarayın, dış mihrakların en yağlı müşterilerinin hep bu aklı ipotekli din tüccarı gafiller olduğunu göreceksiniz.

Dün İngiltere

Bu gün ABD

Yarın İran, Arabistan hiç fark etmez.

Milletlerini satmakta bir an bile tereddüt etmediler etmezler.

Çünkü birisini satın aldığınız zaman binlercesini satın almak çocuk oyuncağı.

Umarız Mütedeyyin Müslümanlar bu güne kadar kullanmadıkları akıllarını belki bundan sonra kullanırlar.

Gerçi Ali’den, Osman’dan, Muaviye’den, Hüseyin’den, Yezid’ den, hariccilerden, mezhep savaşlarından Sıffin’ den Kerbela’dan Cemel’den Osmanlının yaşadıklarından ders almayanlar Fetö’den de ders almazlar ya, biz yine de üzerimize düşeni yapalım.

Eminim Bunu tespit, dün olduğu gibi bu günde yobazlarca, yine din karşıtlığı teranesiyle kulak ardı edilecektir.

Neler kulak ardı edilmedi ki?

Peygamberin torununun başını kesen mel’un bile üç buçuk yıl emir ül müminin ayaklarıyla halifelik yaptı bu ümmete.

Kimse çıkıp da peygamberin torununun başını kesenden, Kâbe’yi taşa tutandan halife mi olur demedi. Diyenler de acımasızca ya sürüldü, ya katledildi.

Halifelik dediğiniz makam böyle bir makam, ümmet dediğiniz ümmet böyle bir ümmet işte.

Akıllarını başlarına ister alsınlar ister almasınlar, bu coğrafyanın en önemli, en büyük beka sorunlarından biri bölücülükse diğeri dindir.

Başka beka sorunları yok mu? Var elbette böyle bir coğrafyada olmaması mümkün değil zaten

Ama onlara karşı devletinde milletinde direnci her zaman vardır.

İnsan gibi devlette en ölümcül yarasını, en can alıcı yerinden alır.

Dünyanın küçüldüğü, çağdaş Lawrence’lerin cirit attığı günümüzde, din artık mahallemizde köyümüzde kasabamızda gördüğümüz ninemizle dedemizle eşimizle dostumuzla huzur bularak güven içinde yaşadığımız o dünya tatlısı din olmaktan çoktan çıktı.

Onun Yerine ağzına kadar kana bulanmış zahmetsiz kısa yoldan cennet garantili çakma bir din peyda oldu

Önlem alınmazsa ibadet için safa durduğumuz cemaatten yeni yeni fetöcülerin, yeni yeni el kaidecilerin, yeni yeni işidcilerin, yeni yeni vatan ve millet düşmanlarının çıkması an meselesidir.

Bütün bunları Beka için anlatıyoruz.

Neden nasıl ve nereden doğduğu ayan beyan ortada iken, hedef saptırmanın, suçlu milliyetçilikmiş gibi milliyetçiliği ayaklar altına almanın, beka meselesine hiçbir katkısı yoktur.

İstiklal savaşında vatan ve milleti, milletin namus ve şerefini ayaklar altından kurtaran milliyetçiliktir İslamcılık değil.

İstediğiniz kadar terörist öldürün.

İstediğiniz kadar iç ve dış mihraklara rest çekin, milliyetçilik ayaklar altındaysa, yarın yenisi muhakkak çıkacaktır.

Bu gün PKK

İŞİD

FETÖ

Yarın bir başkası kaçınılmazdır.

Yani Türk milliyetçiliğini ayaklar altına almak, az önce saydığımız terör örgütleri dâhil, bütün tehlikelerden daha büyük, daha yıkıcı bir tehlikeye kapı açmaktır.

Milli duyguların ölmesi demek, milletin direnç ve mukavemetinin yok olması, her türlü tehdit ve tehlikeye açık olması demektir.

Bir insan için kan neyse, bir millet içinde milliyetçilik odur. Onu ayaklar altına aldığınız an beka sorunu kaçınılmazdır.

Cumhuriyet gökten zembille inmedi

Cumhuriyette milliyetçiliğin devlette vatanseverlik esasıyla değil, açık açık milletseverlik esasıyla yerli yerine oturtulması nasıl Türk milleti için tarihi bir adımsa, bunun geri döndürülmesi de aynı oranda tarihi bir gaflettir.

Osmanlı da İslamcılık hangi akıbete uğramışsa, yıllar sonra günümüzde de aynı akıbete uğradı. Adına İster gaflet deyin ister cehalet fark etmiyor aklın yolu bir.

Duvara tosladıkça çuvalladıkça, isteseniz de istemeseniz de tıpış tıpış yerden yere vurduğunuz milliyetçiliğe Atatürk ve cumhuriyete aklın yoluna geleceksiniz.

Osmanlının son dönemde neden milliyetçiliğe yöneldiğini anlayacak izana sahip olsaydınız. Elbette bir ulus devlette yeniden onları deneme gafletine düşmezdiniz.

Deneneni denemek iflah etmez bir fantezi olabilir; ama asla bir çare olamaz.