Adı, Cemal Saydam. Akademik ünvânı, profesör. ODTÜ Kimya mezunu. 2018’de Hacettepe Çevre Mühendisliği’nde öğretim üyesiyken emekli olmuş. Özel uzmanlık alanı, Boğazlar ve Marmara.

Bir derdi var, Saydam’ın. Gâyet yüksek ve kendinden emin bir sesle, “Kanal İstanbul, Marmara denizini bitirir.” dedi. Aynı itirazı, 2011’de de yapmış. Bu yüzden istikrarlı duruşu, çok kıymetli. Yâni dün şöyle, bugün böyle değil.

Marmara kirlendiğinde yayacağı hidrojen sülfürün, erkek üreme hormonlarını etkileyeceğini ve kısırlaşmaya yol açacağını da söyledi.

Sen misin söyleyen? Bir kısım basın, dalga geçti. Seviye, belden aşağıya inmişmiş. Aynı basın, kaç zamandır, “Sigara kısırlaştırıyor!” diye avaz avaz bağırıyor. O hâlde seviyeleri, belden aşağı.

Yazık çok yazık! Demek ki iktidar neye tarafsa sağlığa faydalı, neye karşıysa sağlığa zararlı.

Bir köşe yazarı, “Kanal İstanbul, kısırlık yapıyor. Süveyş Kanalı da hâmile bırakıyor olmasın.” diye dalga geçti. Utandım, çok utandım. Nasıl köşe yazarı olmuş acaba? “Kanalı içmeyeceğiz, üzerinden geçeceğiz.” diyen bu adama, hidrojen sülfürün gaz olduğunu, içilmeyip solunduğunu nasıl anlatmalı?

Bir başka Kanal fedâisi ise şöyle çürütmüş (!) Saydam’ı:

“Yalan: Kanal İstanbul yapılırsa, kısırlık ortaya çıkacak.

Gerçek: Mısır’da Süveyş Kanalı, 1869’da yapıldı. 34 milyonluk Mısır, 50 yılda 101 milyona ulaştı. Panama Kanalı açıldığında 334 bin olan nüfus bugün 4 milyona ulaştı.”

Saydam’ın buna da cevâbı var elbet:

“Eğer Kanal İstanbul projesini Süveyş, Panama, Korint kanallarıyla kıyaslarsanız, Marmara boğazlar sisteminin dinamiğinden haberiniz yok demektir. Süveyş Kanalı veya Panama Kanalı’nda sâdece iki deniz birleşiyor. Denizlerin birbirine akıntısı söz konusu değil. Karadeniz’in boğazlar yoluyla Marmara ve Ege denizlerine akmasını sağlayan dinamikler ise tamâmen farklıdır. Bir rüyâ gördümle olmaz bu işler.”

Şimdi de “üreme alanında doktora yapmış bir sosyal medya kullanıcısı” haberine bakalım.

“Üreme alanında doktora yapmış ve yeterliliğini vermiş bir bilim insanı olarak söylüyorum. Kanunların uygulandığı bir ülkede, ‘Kanal İstanbul erkekleri kısırlaştırır.’ diye alenen yalan söyleyen Cemal Saydam’ın bütün akademik dereceleri iptal edilir. Bu kadar ucuzlaşılmamalı.”

İşe bakın ki bu bilim insanının adı gizli. Bilim insanı, adını gizler mi? Muhtemelen sahte hesap.

Hidrojen sülfür sigarada da var. Demek ki, “Sigara kısırlaştırır” diyen akademisyenler de yalan söylüyor.

İşte toplum, böyle saflaştırılıyor. Zevzek köşe yazarını ve sahte sosyal medya hesâbını okuyanlar, zahmet edip Cemal Saydam’ı dinlemiyorlar.

Peki Cemal Saydam’ı dinleyip alkışlayan politikacılar ve partililer dürüst mü? Eğer karşı tarafta, yâni Cumhur ittifakında olsalar Kanal’ı savunacaklarını hepimiz biliyoruz. “Ecevit, akademisyenler uyarınca vazgeçmişti.” diye kıvırarak Kanal projesinin Ecevit’e âit olmasının yükünden de kurtuldular.

Oh be! Sen sağ, ben selâmet! Gerçek, kimin umûrunda?

İşte bu yüzden, Marmara’yı kurtarmak için çabalayan ve belki tesirli olur diye erkeklik hormonu uyarısında bile bulunan Cemal Saydam’a bir çift sözüm var:

Kanal İstanbul’a ne hâcet Hocam! Siyâset, erkekliği çoktan bitirdi!