Sizin çocuklarınız bu ülkede yaşamayı düşünmüyorlar mı yoksa?

Türkiye'yi yönetmelerine rağmen,ülkenin geleceği ile ilgili hiç bir telaşı olmayanlara söylüyorum.

Ülkenin geleceğini karalatmanız, çocuklarınızın geleceğini karartmanız demektir.

Türkiye Cumhuriyeti devleti elbette; kökü mazide bir devlettir.

Geçmişte büyük imparatorluklar ve devletler kurmuş bir milletiz...

Bu milletin bu günlere gelmesinin sebepleri vardır...

Bu sebepleri göz ardı ederek,bu devleti yaşatamazsınız.

Geçmişte ülkenin geleceğini düşünen siyasetçilerin edebi adabı, geleceğe örnek olması niyetiyle, kayıtsız şartsız ahlaki değerlere katkıda bulunurken,bugün geldiğimiz nokta gözler önünde ve cahilce acımasızcadır.

Ülkenin vizyonu nu siyasetçiler,sanatçılar,sporcular temsil eder ve bu insanlar ülkeyi geleceğe taşır.

Anladığım kadar siyasetçi kendisini ayakta tutmak koltuğu kaptırmamak için,elinden gelen her iftirayı atıyor...

Sanatçı siyasetçiye yaranmak için,her türlü yalakalığı yapıyor...

Sporcunun artık ahlaklısı ve çeviğinden maalesef vazgeçtik!...

Ülke vitrini çirkefleşti ve kin nefret dağıtıyor.

Hiç unutmam !

Bir gün Frankfurt havaalanında CHP milletvekilleri Aydın Güven Gürkan,Mümtaz Soysal ve Seyfi Oktay'la karşılaştık,kendilerine bir kahve ikram etmek için davet ettiğimde,yakamda takılı bozkurt rozetini gördükleri halde,davetime icap etmişlerdi...

Ve, muhabbetimizde rahmetli başbuğumuzu öve öve bitirememişlerdi.

Siyasetin karşı tarafı yok etme sanatı değil, karşı tarafı yücelterek büyüme sanatı olduğunu o zaman öğrenmiştim.

Ülkücülerin Devlet Bahçeli'ye en büyük kızgınlığı yıllarca hakaret edip tabanı kışkırtıp, bugün geldiği noktadır.

Yeni nesillere öğreteceğiniz en büyük erdem saygıdır.

Bir kadın siyasetçiye ağza alınmayacak ağır hakaretin savunulacak hiç bir tarafı yoktur ve olamaz.

Seçim kazanılır kaybedilir,bugün siz yönetirsiniz,yarın başkaları yönetir,önemli olan gelecek nesillere bırakacağınız değerlerimizdir.

Rahmetli Erbakan'ın vefatı dolayısıyla taziye paylaşan Süleyman Demirel şu sözleri söylemişti;

"Siz partinizin liderini kaybettiniz, ben elli yıllık dostumu arkadaşımı kaybettim."

50 yıl birbirine muhalefet eden siyasetçilerin bu duruşları, gelecek nesiller için değerli örneklerdir.

Başbuğumuzun cenazesine ülkenin her yerinden akın akın gelerek cenazeye katılanların tek amacı, yıllarca siyaset yapmasına rağmen, kimsenin yüzüne bakamayacağı sözlerden uzak durması ve zarafetidir.

Eğer evlatlarımız,torunlarımız,kendimiz bu ülkede yaşamak istiyorsak,ülkenin gelenek ve ahlaki değerlerini yarınlara taşımak bizim sorumluluğumuzdadır.