Türkiye kritik bir süreçten geçiyor. Onun için mart ayında yapılacak mahalli seçimler büyük önem taşıyor.

Ülke  üzerinde emelleri olanlar artık bunu gizlemeyecek kadar küstahlaştılar. Yargı vatan torağına operasyon yapmak isteyenleri görmezden geliyor.Türkiye bölgelere ayrılıyor.Doğu’nun bazı vilayetleri farklı adlarla adlandırılarak,ayrışmanın,kopmanın zemini hazırlanıyor.Başbakan’ın açtığı Kürdistan kapısından sırasıyla ne kadar bölücü varsa onu gerekçe göstererek giriyor.

Türkiye toprağının bir kısmını Kürdistan diye nitelemek suçtur.Bu basit bir adlandırma veya Barzani’ye jest gösterisi değil.Vatan toprağının bir kısmında farklı bir aidiyet bilinci oluşturmaktır.Nitekim daha başbakan’ın sözlerinin yankısı kesilmeden Barzani’nin Televizyonu Türkiye’nin doğu’sunu Kürdistan ilan etti. Şimdi bazıları güya bu nitelemeyi eleştirerek Barzani’yi takbih ediyor. Barzani’ye kızmaya gerek var mı? Sözün esas sahibi Başbakan. Tepki gösterilecekse bu asla Barzani değil.

Bir parti kaybetmesin diye artık hiçbir inandırıcı yanı  kalmayan açılıma destek vermenin anlamı kalmamıştır.Açılımı savunanların çoğu aslında açılımı değil, AK partiyi savunuyor.AK parti kaybetmesin diye çökmüş bir süreci ayakta tutmaya çalışıyorlar. Sürecin akamete uğraması halinde neleri kaybedeceklerini bildikleri için böyle davranıyorlar.Halbuki esas olan bir partinin geleceği değil, milletin bekasıdır. Bütün partilerin politika üretirken hedefleri bu olmalıdır.

Bu seçimin sonuçları Kürdistan oluşturma sürecine milletin cevabı olacaktır.Kitle iletişim araçlarının düşünemez hale getirdiği bir topluluk, bu dezenformasyon karşısında ne kadar özgür davranır bilinmez. Fakat bilinen bir şey varsa, o da ilk defa bir seçimin milli bütünlüğümüzle bu kadar ilgili olduğudur.

Bu politikaya dur demek sadece vatandaşa ait bir mükellefiyet değil elbette. Muhalefet partilerine de büyük görevler düşüyor.Vatandaşın tereddütlerini, endişelerini oya tahvil edecek olan öteki partilerin performansıdır.Bunun için seçmeni etkileyecek araçların doğru tespit edilmesi  ve  Türk seçmeni neden etkilenir, sualinin cevabına göre stratejiler üretilmesi gerekir.Bugün siyaset pazarlaması tamamen profosyonelce yönetilmesi gerek bir alana dönmüştür.

Toplumla beraber düşünmek, toplumla beraber yürümeye neden olur.Politikalarını toplumun taleplerine çeviremeyenler, arkalarındaki toplumsal desteği büyütemezler.İslam hukuku savaş dönemlerinde hat cezalarını askıya almıştır. Dışarıdan gelen tehditlerle uğraşırken içeride zaaflar oluşturmayı doğru bulmamıştır.Türkiye’nin önemli bir dönemeçten geçtiğine inananlara düşen de içeriyle değil, dışarıyla hesaplaşmak olmalıdır.Politika düşman çoğaltarak değil, dost  çoğaltarak hedefe varır.Toplumu ikna süreci önce geleneksel tabanı ikna ederek başlar, sonra dalga, dalga genele teşmil edilir.Dostunu ikna edemeyen, bu çerçevenin dışında kalanları hiç ikna edemez. Çünkü toplum partileri önce yakın çevrenin duruşuna bakarak değerlendirir.

Türkiye zorlu problemlerle karşı karşıyadır.Öyle ki bütün iç hesaplaşmaların  tehirini, bütün kırgınlıkların izalesini gerektiren  bir süreçten geçiyoruz.Kuşatma altında bir ülkede şahsi hesaplaşmalarla vakit öldürmek aslında kuşatmaya destek olmaktır.Türkiye muhalefetini arıyor, mevcut partiler  ya milletin sesi olarak bu arayışa cevap verecekler, ya da bu devran bu şekilde sürüp gidecektir.