PKK 2002’de Feshedilmişti… 22 Yıl Sonra Yeniden Neyi Feshediyor?

Son günlerde medyaya yansıyan “PKK kongre toplayıp kendini feshedecek” yönündeki açıklamalar, yüzeyde yeni bir sürecin başlangıcı gibi sunulsa da derine inildiğinde bunun çok daha kapsamlı ve organize bir stratejinin yeni perdesi olduğu anlaşılıyor. Zira bu, terör örgütünün tarihinde ilk kez yaşanmıyor. Daha önce de benzer taktiklerle sahneyi terk etmiş gibi yapan PKK, bu kez de sözde fesih açıklamasıyla gözleri başka yöne çekmeye çalışıyor.

1999 yılında teröristbaşı Abdullah Öcalan’ın yakalanmasının ardından, PKK 2002’de kendisini feshettiğini ilan etmişti. Terör örgütü bu fesihten kısa süre sonra KADEK ve ardından Kongra-Gel isimleriyle yeniden yapılandı. Bugün kendini 2002’de feshetmiş bir örgütün, 2024’te yeniden fesih açıklaması yapması, artık bu yapının siyasi ve askeri işlevini tamamladığı değil, görevini devrettiği anlamına geliyor. PKK artık tabelası değiştirilen, eski rolünü başka yapılara devretmiş bir taşeron yapıdır.

Son yıllarda PKK’lı teröristlerin sistematik biçimde, çatı yapı olan KCK'nın Suriye uzantısı PYD/YPG’ye ve onun dış dünyaya pazarlanan türevi SDG’ye aktarıldığı biliniyor. Bu yalnızca bir transfer değil, PKK’nın sahadaki terör kapasitesinin başka kimliklerle devam ettirilmesidir. Dolayısıyla bugün ilan edilen fesih, sadece sembolik bir vitrin değişikliğidir. Gerçek tehdit, yapının kendisi değil, o yapının esnekliğidir.

PKK Feshediliyor, Peki KCK Neden Hâlâ Ayakta?

PKK’nın yalnızca Türkiye’deki varlığından ibaret olmadığını artık herkes biliyor. 2005 yılında kurulan KCK (Koma Civakên Kurdistanê), PKK’nın Türkiye, Suriye, İran, Irak ve Avrupa’daki uzantılarını tek bir çatı altında birleştiren bölgesel bir organizasyondur. Bu yapı içinde: Türkiye’de PKK/HPG, Suriye’de PYD/YPG/SDG, İran’da PJAK, Irak’ta PÇDK, Avrupa’da diaspora yapılanmaları ortak strateji ve liderlikle hareket etmektedir.

KCK aktif olduğu sürece, PKK’nın feshi yalnızca taktiksel bir manevradır. Örgütün sözde silah bıraktığı ilan edilse de onun yerine KCK’nın diğer kolları silahlı, siyasi ve diplomatik olarak faaliyete devam etmektedir.

Öcalan’ın çağrısında “PKK kongre toplayarak kendini feshetsin” denmesi, dikkatle okunmalıdır. Zira KCK’nın lideri de bizzat Öcalan’dır. O hâlde samimi bir tasfiye çağrısı neden PKK yerine doğrudan KCK’ya yapılmaz? Bu soru dahi, sürecin gerçek niyetini ele vermektedir.

Gerçek Hedef: Türkiye’yi Anayasal Zeminle Parçalamak

PKK'nın fesih açıklamasının zamanlaması tesadüf değildir. Suriye’deki gelişmeler, Irak’ın kuzeyindeki yeniden yapılanmalar ve Türkiye’de anayasa değişikliği tartışmaları, bu yapının artık silahla değil hukuk ve siyaset yoluyla sonuç alma hedefinde olduğunu gösteriyor.

Son yıllarda kamuoyuna pompalanan “PKK’nın feshi sürecine ABD ve İsrail karşı” söylemleri gerçeği yansıtmıyor. Aksine, bu iki güç Türkiye’yi terörle bölemeyeceğini anlamış; şimdi anayasa, kimlik ve etnik haklar üzerinden dizayn etmeye yönelmiştir.

Bugün “PKK feshediliyor” söylemi, Türkiye içinde meşru bir siyasi zemin kurma algısı oluşturmak içindir. Dışarıda ise bu süreç, BM ve AB nezdinde “uluslararası statü” kazanma hedefini taşımaktadır.

Bu bağlamda yapılan anayasa değişikliği çağrıları hayati önem taşır. Anayasanın ilk dört maddesi üzerinden yürütülen göstermelik tartışmalar perde işlevi görmektedir.

Asıl hedef, 42. ve 66. maddelerdir:

Madde 42: “… Türkçeden başka hiçbir dil, eğitim ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına ana dilleri olarak okutulamaz ve öğretilemez.”

Madde 66: “Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür. …”

Bu maddelerin değiştirilmesi, çok kimlikli, çok dilli, çok milletli bir yapının önünü açacak anayasal zemini hazırlayacaktır. PKK’nın sözde tasfiyesiyle eş zamanlı yürütülen anayasa kampanyaları bu planın parçasıdır. Hedef, bu maddeleri Anayasa’da değiştirmek ve değiştirilen maddeler üzerinden Türkiye Cumhuriyeti’ni BM, AB ve Uluslararası alanda şikâyete zemin hazırlayarak özerklik kazanmaktır. Çünkü mevcut Anayasa ile bir özerklik arayışı zemin bulamamaktadır.

Yeni Cephe: Diplomatik Maske, Akademik Zemin

Bu stratejinin en güncel örneği, 4 Mayıs 2025’te İsviçre'nin Lozan kentinde kurulan “Lozan Kürt Enstitüsü”dür. Enstitü, kuruluş deklarasyonunda Kürtlerin kendi kaderini tayin hakkını savunduğunu açıkça ilan etmiş, Temmuz ayında Lozan’da bir uluslararası çalıştay düzenleyeceğini duyurmuştur.

Bu çalıştayda “Kürtlerin Geleceği ve Uluslararası Statüsü” gibi konular işlenecek, yani PKK'nın sahada yapamadığını “entelektüel” ve “diplomatik” zeminlerde meşrulaştırma çabası başlayacaktır. PKK sahneden çekiliyor gibi gösterilirken, onun arkasındaki yapılar şimdi masaya oturmak için hazırlanıyor.

Sonuç: PKK’nın Feshi Değil, Yeni Bir Formatın Gölgesi

2002’deki sözde fesih gibi, 2024’teki fesih açıklaması da sadece yeni bir perdenin açılmasıdır. O dönem KADEK ve Kongra-Gel ile devam eden yapı, bugün PYD, SDG, PJAK, PÇDK ve diaspora uzantılarıyla yoluna devam etmektedir.

Gerçek çözüm, yalnızca yıllar önce fesih edilmiş PKK için malumun ilanı değil, KCK’nın tüm uzantılarını, uluslararası lobisini, akademik ve medya ağlarını dağıtmakla mümkündür. Aksi takdirde, bu açıklamalar sadece yeni anayasal ve diplomatik tuzakların zemini olarak kullanılacaktır.

Unutmayalım: İsim değişebilir ama zihniyet değişmedikçe tehdit varlığını sürdürür.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Kurt Arşivi