Zengezur Satrancı: Büyük Güçler ve Küçük Hesaplar

Zengezur Koridoru bir yol değildir. Bu hat, harita üzerinde çizilmiş basit bir güzergâh değil; büyük güçlerin çıkar çatışmalarının çakıştığı bir nüfuz ekseni, potansiyel bir cepheleşme senaryosu ve medeniyetler eşiğidir. Türk Dünyası için bir birlik köprüsü, ABD için bir kuşatma hattı, Rusya için bir ihanet rotası, İran içinse bir güvenlik kırmızı çizgisidir.

Peki, bu kırılgan coğrafyada neden tüm aktörler pozisyon alıyor?

Ermenistan neden bu denli stratejik bir kırılma noktası haline geldi?

Türkiye bu denklemde nasıl bir rol üstlenmeli?

Zengezur Koridoru, Azerbaycan ile Nahçıvan’ı, oradan da Türkiye ile Türk Dünyası’nı kara yoluyla birleştirme vizyonunun merkezindedir. Ancak bu hat yalnızca ulaşım değil; enerji, dijital veri, savunma, egemenlik ve tarihsel iddiaların da taşıyıcısıdır.

ABD’nin bu hattı “Trump Bridge Transportation Corridor and Defence Gateway” adı altında kontrol altına alma çabası, güzergâhı sivil bir ticaret yolundan çıkarıp doğrudan askeri-stratejik bir geçit hâline getirmektedir.

Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, Rusya’ya olan tarihsel bağımlılığı kırmak amacıyla Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü’nden ve Avrasya Ekonomik Birliği’nden uzaklaştı. ABD ile askeri anlaşmalar, Fransa ile güvenlik mutabakatları ve AB üyelik sinyalleri, Kremlin’de Ermenistan’a dair bir sadakat kırılması olarak yorumlandı. Bu yönelim, yalnızca bir dış politika tercihi değil, doğrudan Moskova’ya meydan okumadır.

Rusya, Kafkasya’da konuşmaz. Hareket eder. 102. Rus Askeri Üssü’nde gözlenen mühimmat ve personel sevkiyatı bir tatbikat değil; bir geri adım mesajıdır. Hedef, Paşinyan’ı iktidardan düşürmek, Rusya yanlısı yeni bir yönetimi işbaşına getirmek ve Zengezur Koridoru’nu hem fiziksel hem siyasi olarak kilitlemektir. Aynı zamanda bu hamle, Azerbaycan’a yönelik örtülü bir tehdit pozisyonu da içermektedir.

Moskova’nın refleksi yalnızca askeri hamleyle sınırlı değildir. FSB; istihbarat operasyonları, medya mühendisliği, STK manipülasyonu ve iç provokasyonlarla Ermenistan’da Batı yanlısı çizgiyi tasfiye etmeye çalışıyor. Paşinyan’a karşı darbe söylentileri, Rus istihbaratının rejim şekillendirme stratejisinin güncellenmiş halidir.

Zengezur’un güvenliği için önerilen özel askeri şirketler (PMC’ler), ABD’nin vekil gücü gibi çalışacaktır. Washington, doğrudan üs kurmaksızın, özel sektör üzerinden kalıcı askeri varlık yerleştirme stratejisi izlemektedir.

Bu gelişme; İran için doğrudan bir güvenlik tehdidi, Rusya için arka bahçeye müdahale, Türkiye için ise etki alanına batıdan yapılan sarkmadır.

Zengezur hattının İran sınırına birkaç kilometre mesafede olması, Tahran’da jeopolitik kuşatma sendromu yaratmıştır. Tahran, bu hattı sadece ticari değil; aynı zamanda elektronik istihbarat ve askeri gözetleme rotası olarak görmektedir. ABD destekli bir koridorun açılması, İran açısından İsrail’in kuzey cephesinden yeniden yapılandırılması anlamına gelmektedir.

Zengezur, Türkiye için Türk Dünyası’na uzanan stratejik bir omurga, Azerbaycan içinse Karabağ zaferinin tamamlayıcı unsurudur. Hattın ABD güvencesine bırakılması, bu stratejik rüyayı bir kabusa çevirebilir. Ankara ya çok taraflı diplomasiyle bu süreci kendi inisiyatifine çekecek ya da kendi hayalini başkasının haritasında izlemek zorunda kalacaktır.

Zengezur hattı, yalnızca Azerbaycan ile Ermenistan’ı değil; Rusya ile İran’ı, Türkiye ile Orta Asya’yı, Çin ile Avrupa’yı, Türk Dünyası ile İslam Dünyası’nı da ayırabilecek potansiyele sahiptir. Bu yönüyle Zengezur, yalnızca bir geçiş yolu değil; 21. yüzyılın Berlin Duvarı olabilecek yeni bir jeopolitik kırılma çizgisidir.

Rusya için mesele, Batı’ya kayan çevre kuşağın hizaya getirilmesidir. FSB için mesele, rejim mühendisliği ve alan denetimidir. ABD için mesele, üs kurmaksızın askeri denetimdir. İran için mesele, sınırın nefes borusuna dayanan yabancı namludur. Türkiye için mesele, tarihi şekillendirmek ya da başkasının yazdığı tarihte figüran olmaktır.

Bu bağlamda, Çin’in sessizliği yanıltıcıdır.

Pekin yönetimi, Zengezur hattını doğrudan dillendirmese de bu koridorun istikrarsızlaşmasını ciddi bir jeoekonomik tehdit olarak değerlendirmektedir. Çin için bu bölge, Kuşak ve Yol Girişimi kapsamında kritik öneme sahiptir. Bakü–Tiflis–Kars demiryolu üzerinden Avrupa’ya bağlanmayı hedefleyen Çin, Zengezur’un ABD güdümünde askerileşmesini, Orta Koridor’un kuşatılması olarak algılamaktadır. Ermenistan’ın Şanghay İşbirliği Örgütü’ne üyelik başvurusu, Çin–Rusya ikilisiyle Batı’ya karşı denge arayışının parçasıdır. Öte yandan İran’ın geliştirdiği INSTC (Kuzey-Güney Ulaştırma Koridoru) hattına verdiği destekle Çin, Zengezur alternatiflerini canlı tutmakta ve Batı’nın olası bir kuşatmasına karşı çok kutuplu bir bölge mimarisi inşa etmeye çalışmaktadır.

Bu nedenle Pekin, sahnede görünmese de perde arkasında bölgenin istikrarsızlaşmasına karşı ciddi bir “arka kanal diplomasisi” yürütmektedir.

2020 Kasım’ında imzalanan Üçlü Bildiri, Azerbaycan ile Nahçıvan arasında bir kara bağlantısı kurulmasını hükme bağladı. Bu bağlantının güvenliğinin ise Rusya Federal Güvenlik Servisi (FSB) tarafından sağlanması karara bağlandı. Fakat süreç, tarafların beklentilerindeki farklılık nedeniyle tıkandı: Azerbaycan, gümrüksüz ve doğrudan bir koridor talep ediyor. Ermenistan, egemenliği altında kalan bir yol tanımını savunuyor. Rusya, FSB üzerinden kontrolü sürdürmek istiyor. İran, hattı stratejik kuşatma riski olarak okuyor. Bu statü belirsizliği, koridorun bir iş birliği platformu değil, çatışma zemini haline gelme riskini artırıyor.

Zengezur hattının açılması, bölgeyi savaş alanı değil; çok taraflı diplomatik bir çözüm alanına dönüştürebilir.

Koridor statüsü, ticari ve ulaşım amaçlı özel geçiş yolu şeklinde tanımlanmalı; Ermenistan’ın egemenlik haklarına saygı duyulmalıdır.

Güvenlik mekanizması, sadece Rusya’nın değil; Azerbaycan, Ermenistan, Türkiye, İran ve hatta gözlemci Çin’in katılımıyla sağlanmalı, tarafsız bir gözlem gücü kurulmalıdır.

Uluslararası denetim, Türk Devletleri Teşkilatı, AGİT ve Avrupa Güvenlik mekanizmaları üzerinden garanti altına alınmalıdır.

Ekonomik paylaşım, Ermenistan’ın bölgesel tecridini kaldıracak şekilde tasarlanmalı, Nahçıvan–Zengezur–Erivan ticaret hattı da devreye alınmalıdır.

Aslında daha az çatışmalı ve çok daha işlevsel bir alternatif daha mümkündür:

Ermenistan’ın Türkiye ile sınır kapılarını karşılıklı olarak açması karşılığında, Zengezur Koridoru’nun yalnızca Azerbaycan ve Ermenistan’ın ortak denetiminde, sadece sivil ve ticari amaçlarla açılması sağlanabilir. Bu senaryoda eğer İran da bu yapıya destek verir ve koridorun sadece ticaret ve ulaştırma fonksiyonuna sadık kalınacağını garanti altına alırsa, bölgesel ekonomik entegrasyon hızlanır. Böylece Türkiye, Azerbaycan, Ermenistan ve İran arasında kurulan bu yeni yapı, bölgenin stratejik önemini küresel rekabetin dışında, bölgesel refah temelinde değerlendiren bir ortak zemin hâline gelebilir. Ama bu senaryoya oyun dışında kalan ABD ve Rusya’nın sıcak bakmayacağı kesin!

Zengezur Koridoru, silahların konuştuğu değil; vizyonların buluştuğu bir masa olabilir.

Bu masa kurulmazsa, açılan yol değil; çatışma hattı olur.

Zengezur, sadece bir vadi değil; bir çağın kırılma noktasıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Kurt Arşivi

Bugün Aşure Günü…

08 Temmuz 2025 Salı 22:51

Metan Gazıymış!

08 Temmuz 2025 Salı 03:44