
İsmail Türk
Neden Yeniden Siyaset, Neden Yeniden İYİ Parti?
Bu Defa Son Sözümle Geldim
Biliyorum, bu soruyu soracak çok insan olacak:
“Neden yeniden siyaset? Ve neden yeniden İYİ Parti?”
Cevabı tek bir cümlede verilecek kadar basit değil. Çünkü bu karar, bir geçmişin, bir vicdanın, bir mesuliyetin kararıdır. Çünkü bu karar, sadece bugünün değil; dünü, yarını ve insanımıza olan inancı içinde barındırır.
Ben siyaseti bir hırs olarak görmedim hiçbir zaman.
Bir basamak, bir çıkar, bir mevki olarak hiç görmedim.
Tam tersine; memleketin, milletin, özellikle de Türk milliyetçilerinin sahipsizliğini gördükçe “Benim yerim burasıdır” dedim.
Bugün bu soruya cevap verirken geriye dönüp bakıyorum.
Gazetecilikle, yazıyla, sözle, ekranla, mikrofonla; hayatım boyunca doğru bildiğimi haykırdım.
İsmail Türk olarak hem medya dünyasında hem siyasi mücadelede hep dikenli yollarda yürüdüm.
Yeniçağ’dan Habererk’e, sokaktan Meclis’e kadar birçok cephede aynı şeyi savundum:
Milletin hakkı, Türk milletinin sesi, hakikatin tarafı.
İYİ Parti’nin kurucu kadrolarında yer almak kolay değildi.
O günlerde risk almak, yalnız kalmayı, hatta hedef olmayı göze almak demekti.
Ama biz o riski aldık. Çünkü bu milletin “iyi” bir sese, “iyi” bir direnişe ihtiyacı vardı.
Peki sonra ne oldu?
Zamanla olan biteni hepimiz gördük.
Siyasetin doğasında var: Yol ayrımları, kırgınlıklar, suskunluklar…
Ben de bir süre kenara çekildim.
Ama ne memlekete küstüm, ne millete.
Ne kalemimi bıraktım, ne yüreğimi.
Bugün geri dönüyorsam, bu bir heves değil, bir görev çağrısıdır.
Çünkü gözümle gördüm:
Sistemin içini boşalttığı, partilerin pazarlığa döndüğü bir dönemde hâlâ dimdik duran bir lider var:
Müsavat Dervişoğlu.
O, sadece İYİ Parti’nin genel başkanı değil,
Aynı zamanda siyasette özlenen karakterin, vakarın ve cesaretin simgesi.
Söylediklerine kulak verin.
Söyleyiş biçimine dikkat edin.
Konuşmalarındaki berraklığa, duruşundaki sarsılmazlığa bakın.
Bu ülkede herkes konuşur, ama herkes bedel ödemez.
Dervişoğlu hem konuşuyor hem bedel ödüyor.
Bugün, milletimiz çözüm arıyor.
Kurtuluşu değil, kurtarıcıyı değil; dürüstü, çalışkanı, samimi olanı arıyor.
Ben o arayışta tekrar görev almak istedim.
Bu son bir çağrıdır.
Son bir görev duygusudur.
Belki de bu yolun sonunda sözümü tamamlayacağım.
Siyasete değil; milletime, hakikate, mücadeleye dönüyorum.
Yine, yeniden… ama bu kez çok daha bilinçli, çok daha kararlı bir biçimde.
Çünkü hâlâ inanıyorum:
Türkiye iyiliği hak ediyor.
Türk milleti layık olduğu gibi temsil edilmeyi hak ediyor.
Ben de bu hak için, bir kez daha buradayım.
Ve bu kez son kez, tüm gücümle buradayım.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.