FETÖ’nün En Büyük Eseri: AKP mi?

Türkiye’de 2000’li yılların başından itibaren yaşanan sosyal, siyasal ve kültürel dönüşüme bakıldığında, FETÖ’nün yalnızca bir “terör örgütü” değil, aynı zamanda bir algı, kadro ve kuşatma hareketi olduğu çok net görülüyor. Bugün herkesin açık açık konuştuğu, “her şey belliydi” dediği şeylerin büyük bölümü aslında o günlerde de biliniyor ama dillendirilemiyordu. Çünkü FETÖ sadece bir örgüt değil, aynı zamanda bir iklim yaratmıştı.

Bu iklimin oluşmasında yalnızca FETÖ mensupları değil; devletin zirvesinden medya patronlarına, STK yöneticilerinden yazar-çizer takımına kadar birçok kesim, bilerek ya da bilmeyerek rol oynadı.

Türkçe Olimpiyatları, Açılışlar, STK’lar: Alkış Tutanlar

O dönemlerde Türkçe Olimpiyatları’na Cumhurbaşkanı, Başbakan, bakanlar ve muhalefet liderleri dahi katıldı. Açılışlarda “ne güzel hizmetler” denilerek övgüler düzüldü. Basın kuruluşları tarafından günlerce manşet yapıldılar. “Dünyaya Türkçeyi öğretiyorlar”, “Hizmet erleri barış yayıyor” gibi başlıklar medya tarihinin en utanç verici başlıkları arasında yerini aldı.

Kendi okulları, dershaneleri, işadamı dernekleri, televizyonları, radyoları, vakıfları, yurtlarıyla FETÖ, adeta alternatif bir devlet gibi örgütlendi. Bu örgütlenmeyi sağlayan asıl güç ise devletin onlara tanıdığı imtiyazlar, ihale avantajları, kadro imkanları ve dokunulmazlıklardı.

Bugün dönüp bakıldığında, birçok kişi o günkü makalelerinde, köşe yazılarında, demeçlerinde FETÖ’yü övmüş. Evet, yazdılar. Çünkü yazılacak gibi gösterildi. Devletin bütün mekanizmaları o yapıyı parlatıyor, medya ona mikrofon uzatıyor, STK’lar ona yer açıyor, siyasiler önünü açıyordu.

O günlerde o yapıya dair övücü yazılar yazanlar, bugün geçmişiyle hesaplaşıyor. Ama bu yazıların yazarlarını hedef gösterenlerin çoğu, o gün FETÖ’nün içindeydi, ya da onunla yan yana yürüyordu.

Bugün Yazı Yazanlara Saldıranlar: Korkaklık mı, İşbirliğini Gizleme Çabası mı?

Bugün FETÖ’ye dair net tutum alan, o dönem yazdığı yazılarla yüzleşebilen kalemler, “bak sen de övdün” diye hedef alınıyor. Ama bu suçlamayı yapanların bir kısmı gerçek FETÖ mensuplarına tek laf edemiyor.

Neden? Çünkü ya halen onlardan korkuyorlar ya da geçmişteki ilişkilerini, işbirliklerini, ticaretlerini, görev paylaşımlarını açığa çıkarmak istemiyorlar.

Oysa o günkü iklimde herkes etkilenmiş olabilir. Bu etki altında yazılmış, söylenmiş şeylerin hangisinin hata, hangisinin bilinçli destek olduğunu anlamanın yolu bellidir:
Bugün nerede durduğun, bugün ne söylediğin, bugün kimlerle yürüdüğündür.

Gerçek FETÖ mensuplarını, bugün hâlâ devletin içinde kadro arayan kripto yapıları konuşamayıp; geçmişte bir iki yazı yazmış kişiye saldırmak, sadece korkaklık değil; aynı zamanda yüzleşme yerine hedef saptırmadır.

Peki FETÖ’nün En Büyük Eseri Gerçekten AKP mi?

Bu soruya tarih şu cevabı vermeye çok yakın: Evet.

FETÖ’nün büyümesini sağlayan en büyük zemin, AKP iktidarı döneminde oluştu. 2002-2013 arası, FETÖ’nün her alanda palazlandığı, devlet içinde kök saldığı, yargıdan emniyete, eğitimden ekonomiye kadar her alanda hâkimiyet kurduğu dönemdi. Bunun için imzalar atıldı, kadrolar açıldı, “ne istedilerse verildi.”

Bugün “FETÖ ile mücadele ediyoruz” diyen iktidar çevreleri, bu mücadelede inandırıcı olmak istiyorsa önce kendileriyle yüzleşmelidir. Aksi hâlde, FETÖ’nün bir dönemlik müttefiki olmakla suçlanan herkesin soracağı şu soruyu engelleyemezler:

“FETÖ’nün en büyük eseri siz değil misiniz?” İsmail Türk 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsmail Türk Arşivi

Bu mudur silah bırakma!

13 Temmuz 2025 Pazar 10:13

Aday Enflasyonu Yasası mı Geliyor?

08 Temmuz 2025 Salı 12:41

“Türkiyeli” Ne Demek?

07 Temmuz 2025 Pazartesi 09:39