Bu mudur silah bırakma!

On beşi kadın, otuz PKK militanı silahlarını önceden hazırlanan bir kazanın içine bırakarak yaktılar.

Bunun sembolik ve mesaj dolu bir eylem olduğuna şüphe yok. Teslim yerine yakmayı tercih etmekle “devrimci ölür, silahını teslim etmez” mesajı verdiler.

Tahmin edileceği gibi yakılan silahlar kaleşinkof gibi hafif sayılacak silahlardı. PKK’ya ABD’nin son yıllarda verdiği ağır silahların hiç biri yoktu.

Bu, bırakmadan ziyade bir adım atma anlamına geliyor. YPG dışında PKK’nın en az iki bin militanı var. Silah yakanlar sadece bunun yetmişte biri. Örgüt, bu adımıyla “biz bir adım attık sıra sizde” mesajı verdi.

İktidara, bundan sonrası sizin atacağınız adımlara bağlı denildi. Yani eğer beklenen adımlar atılırsa PKK kalan silahları yakmaya devam edecek. Atılmazsa uluslararası kamuoyuna dönüp “biz üzerimize düşeni yaptık, Türkiye yapmadı, bizden günah gitti” diyecek. Esas unsurlar bu nedenle geride bekletiliyor.

Bu silah yakma gösterisi biraz da Habur rezaletine benziyor. Bir grup güya teslim oluyor diye ülkeye getirilmiş, mahkemeler ayaklarına gönderilmiş, teslim olma görüntüleri zafer gösterisine çevrilmişti. Böyle bir risk var mıdır? Bunu zaman içinde hep beraber göreceğiz.

Başka ülkeler de - mesela İngiltere- benzer süreçler yaşadılar. IRA silahlarını uluslararası bir örgüt vasıtasıyla teslim etti. Örgüt yöneticileri parlatılmadı, hatta hayırlı cuma anlaşması sadece siyasi aktörler tarafından imzalandı. IRA masaya alınmadı, dolaylı görüşmelerle sonuca varıldı.

Baştan beri o kadar yanlış yapıldı ki, Örgüt lideri bir etnik grubun tek temsilcisi haline getirildi. İki siyasi merkezin bulunduğu bir devlet imajı verildi. Örgütle silah bırakma dışında devletin yapısının bile konuşulduğu ortaya çıktı. Statü, ana dilde eğitim, Anayasanın değiştirilmesi ile ilgili açıklamalar Örgüte göre devleti yeniden tanzim etme anlamına gelen ifadeler… Meseleyi tartışılır hale getiren de budur. Kimse silah bırakmaya karşı değil, karşı olduğumuz bunu bahane ederek devletin yapısı ile oynanması,AKP’nin kendi hedeflerini Örgütü kullanarak gerçekleştirmeye çalışmasıdır. Devleti Örgütün taleplerine göre dizayn etmek yenilgiyi kabul etmek, binlerce şehidin aziz hatıralarını hiçe saymak, verilen mücadeleyi anlamsızlaştırmaktır.

Öcalan’a yönelik övgülerle zaten bu yapıldı.

Biliyorum şehit ailelerinin canı yanıyor ama bu ülkede vatanı sevmekle ona hainlik etmek arasında hiç bir fark olmadığını seksenli yıllarda gençliğimizi hapislerde bırakarak ilk biz tattık. Kimse bunlar kendilerini vatana siper etti diye bize acımadı. Şimdi de binlerce şehidimizi, onların acılı ailelerini düşünmeden Öcalan’ı methetme yarışına girenler var. Utanmasalar APO’nun okşanmayacak yerini bırakmayacaklar. Savaş da barış da onurla, vakarla olur. Ortada henüz gerçek bir silah bırakma yok. Çünkü PKK sadece PKK isminden ve bu 30 kişiden ibaret değil. YPG duruyor, PEJAK duruyor. Yani militan fabrikası hala açık, üretime devam ediyor. iktidar bunu düğün bayram havasına çevirmeye çalışacaktır, çalışıyor da. ABD’nin silahlandırdığı YPG orda durdukça gerçek bir silah bırakmadan söz edilemez. Temennim terörün Türkiye zarar görmeden bitmesi, bu nobranlığa son verilmesidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsmail Türk Arşivi

Aday Enflasyonu Yasası mı Geliyor?

08 Temmuz 2025 Salı 12:41

“Türkiyeli” Ne Demek?

07 Temmuz 2025 Pazartesi 09:39

Hukuk Herkese Lazım

20 Haziran 2025 Cuma 09:50