
İsmail Türk
Süleymaniye’de Barış Değil, Tiyatro Sahnelendi
Türkiye bir kez daha tanıdık bir sahneyle karşı karşıya. Adına “PKK silah bırakıyor töreni” dedikleri bir gösteri düzenleniyor Süleymaniye’de. Ve bu göstermelik törene şahitlik etmeleri için özel seçilmiş yandaş gazeteciler, Türk Hava Yolları’nın business class koltuklarında ağırlanarak bölgeye taşınıyor. Lüks otellerde konaklıyorlar, her türlü konforları sağlanıyor.
Lüks içinde VIP konuk mu bunlar? Hayır. Gazeteci. Hem de milletin vergileriyle dolaylı olarak fonlanan, iktidarın algı makinesine dönüşmüş gazeteciler.
Türk milletinin, bu tür şovlar için harcayacak bir kuruşu yok!
Mazot olmuş 55 lira, insanlar pazarda etiket okuyarak alışveriş yapıyor. Emeklisi perişan, işçisi geçinemiyor. Gençleri yurtdışı hayali kurarken, birileri milletin parasını Süleymaniye’deki bu tiyatroya harcıyor. Lüks yolculuklar, özel misafirperverlikler, medya şovları… Neyin karşılığında?
Cevap açık: Gerçeği gizlemek, algı yaratmak.
Habur’un Yeni Versiyonu
Daha önce de gördük bu filmi. 2009’da Habur sınır kapısında “barış geliyor” dediler, PKK’lıları davul zurna ile karşıladılar. O gün ne olduysa, bugün de aynısı planlanıyor. O gün devlete rağmen yapılan işler, bugün yine halktan gizli kapaklı yürütülüyor.
Yöntem aynı:
Önce bir “barış” algısı oluşturuluyor.
Sonra medya devreye giriyor.
Ve halktan gerçekler saklanıyor.
Ama bu milletin hafızası taze. Habur’u da hatırlıyor, Hendek olaylarını da, 6-7 Ekim’de yaşananları da… “Çözüm süreci” diye PKK’ya alan açıldığı günleri de unutmadı.
Bu Tören Neye Hizmet Ediyor?
Şimdi sormak lazım:
• PKK neyin karşılığında silah bırakıyor?
• Bu tören hangi devletin gözetiminde yapılıyor?
• Hangi gazeteciler, hangi sıfatla oraya gitti?
• Bütün bu gösterinin masrafları kimin cebinden çıktı?
• Asıl hedef, seçim öncesi yeniden açılım sürecini ısıtmak mı?
Bu soruların cevabı verilmeden, yapılanın adı barış değil; göz boyamadır.
Bu törenin gerçekte ne olduğunu görmek için arkasına bakmak yeterlidir. Çünkü bir terör örgütü gerçekten silah bırakmaz; ancak başka bir oyun kurmak üzere geri çekilir.
Ve bu sahnede yer alan herkes; susan muhalefetten yandaş gazetecilere, bu senaryoyu yazan siyasetçilere kadar herkes, milletin vicdanında aynı sorumluluğu paylaşır.
Basın Mensubu Değil, Görevli Memurlar
Bugün gazeteci kılığına girip orada süslü manşetler atanların çoğu, halkın değil, iktidarın sözcüsüdür. Onlar habercilik değil; propaganda görevi yapıyor. Ne yazık ki artık basının bir kısmı, gerçekleri yazmak yerine, olanı olduğundan farklı göstermek için çalışıyor. Buna da gazetecilik diyorlar.
Oysa millet gerçekleri biliyor.
PKK’yla kimlerin gizli temas kurduğunu, kimlerin terörle mücadeleyi sadece seçim dönemine sakladığını herkes görüyor. Millet artık uyumuyor. Bu oyunlar tutmaz.
Gerçek Barış Ne Zaman ve Nasıl Gelir?
Barış; gizli kapaklı pazarlıkla, teröriste alan açarak gelmez.
Barış; devletin gücüyle, halkın güveniyle, adaletle gelir.
Gerçek barış; milletin ortak vicdanını esas alır.
Barış; business class biletiyle değil, adaletin rayına oturduğu gün gelir.
Ve unutmayın: Bu millet barışa elbette karşı değil. Ama barış adı altında yapılan kirli pazarlıklara, geçmişte defalarca aldatıldığı masalara bir kez daha oturulmasına razı değil!
Son Söz
Bugün Süleymaniye’de sahnelenen gösteri, ne ilk ne de son olacak.
Ama bu millet, bu defa daha bilinçli. Daha dikkatli. Daha kararlı.
Süslü kelimeler, lüks yolculuklar, göz boyayan manşetler artık kimseyi kandıramaz.
Bu millet lüksü de şovu da unutur; ama ihaneti asla unutmaz!
Kimin nerede durduğunu, kimin neyi savunduğunu, kimin bu milleti kandırmaya çalıştığını günü geldiğinde çok iyi hatırlar.
Ve o gün geldiğinde, sadece tarih değil; bu millet de hesap sorar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.