Biat Kültürünün İktidarı

Türkiye’nin en derin yaralarından biri, toplumun farklı katmanlarında değişmeyen bir gerçektir: biat kültürü. Bu kültürün sadece tarikatlarda, cemaatlerde değil; aynı zamanda ideolojik partilerde de aynı şekilde tezahür ettiğini görmek için biraz dikkat yetiyor.

Tarikatlarda şeyh neyse, bazı partilerde lider odur. Cemaatlerde müridin görevi neyse, ideolojik tabanlı partilerde üyenin konumu da odur. Yani “sorgulama, teslim ol, kayıtsız şartsız kabul et”.

Bu yapılar, dışarıdan bakıldığında birbirinden ayrı, hatta birbirine rakip gibi görünür. Cemaat ile parti kavgalı, tarikat ile başka bir cemaat düşman gibi durur. Ancak kritik anlar gelir; çıkarlar, iktidar hesapları, düzenin bekası devreye girer. İşte o zaman bütün bu farklılıklar buhar olup uçar, bir anda yan yana gelebilirler. Çünkü özlerinde aynı “itaat ve teslimiyet” mayası vardır.

Bugün bir tarikata mensup olanın gözü, şeyhinden gelen sözü ilahi emir gibi görüyorsa; ideolojik partinin fanatik üyesi de genel başkanın ağzından çıkan cümleyi “doktrin” zannediyor. İkisinin ortak paydası ise insanı özne olmaktan çıkarmak, düşünceyi ve sorgulamayı susturmaktır.

Sistemin baskısı altında bu yapılar birbirlerine karşı gibi görünür. Oysa bu sadece bir “rol paylaşımıdır”. Dün birbirine lanet okuyanların, bugün aynı masada buluşmaları tesadüf değil, yapısal bir gerçektir. Çünkü her iki tarafın da ortak paydası bağımsız birey değil, bağımlı kitle yaratmaktır.

Yakın tarihe baktığımızda bunun sayısız örneğini görüyoruz. Dün “irticayla mücadele ediyoruz” diyen siyasi aktörlerin, iktidar uğruna tarikatlarla aynı sofraya oturduğunu; FETÖ ile kurulan “dava ortaklığının” nasıl bir felakete yol açtığını yaşadık. Daha dün birbirini hain ilan eden partilerin, seçim kazanmak uğruna kurdukları ittifaklarda nasıl kucaklaştıklarını gördük. Tarikatların ve cemaatlerin, kimi zaman AKP, kimi zaman CHP, kimi zaman da başka partilerle nasıl kol kola yürüdüğü hafızalarda taptazedir. Bir dönem “laiklik elden gidiyor” diyerek meydanlara çıkanların, başka bir dönemde aynı cemaatlerden oy devşirmek için nasıl ziyaretler yaptığını unutmamak gerekir.

Bugün Türkiye’de siyaset, tarikat ve cemaatler arasındaki çizgiler silinmiş durumdadır. Birbirinden ayrı zannedilen bu oluşumlar, gerektiğinde omuz omuza verip halkın sırtına aynı yükü bindirir. Bu yüzden, “şu tarikat diğerinden farklıdır, şu parti ötekine benzemez” diye düşünenler, aslında aynı fotoğrafın farklı karelerine bakmaktadır.

Unutulmamalıdır: Cesaretle düşünen bireylerin yokluğunda biat kültürü her yerde yükselir. Tarikatlarda da, cemaatlerde de, siyasi partilerde de. O yüzden mesele tek tek bu yapıları eleştirmek değil; biatçı zihniyeti topyekûn reddetmektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsmail Türk Arşivi

BAKANLIK DEĞİL, BANKALIK SİSTEMİ!

13 Ağustos 2025 Çarşamba 11:22

Devlet Bahçeli Ne Yapmak İstiyor?

06 Ağustos 2025 Çarşamba 13:28

Büyük Düşünmek Cesaret İster

04 Ağustos 2025 Pazartesi 13:03