
İsmail Türk
Kamuoyunun Algısıyla Oynamak: İYİ Parti Üzerinden Yürütülen Siyasi Mühendislik
Kamuoyunun Algısıyla Oynamak: İYİ Parti Üzerinden Yürütülen Siyasi Mühendislik
Türkiye siyasetinde son dönemde gözle görülür hale gelen yeni bir siyasal mühendislik süreciyle karşı karşıyayız. Bu süreçte hedefte, muhalefetin kilit aktörlerinden biri olan İYİ Parti var. Ancak bu, doğrudan bir saldırı değil; daha ince, daha hesaplı ve daha tehlikeli bir plan: Algı üzerinden siyasal zayıflatma ve yalnızlaştırma.
Geçmişin Planı: Muhalefeti Böl, Parçala, Meşrulaştır
İktidar bloğu, 2018 ve 2023 seçimleri öncesinde özellikle muhalefeti kendi içinden bölerek seçim üstünlüğünü sağlamıştı. Hatırlayalım:
Muharrem İnce’nin Memleket Partisi ile CHP’den koparılması,
DEVA ve Gelecek Partisi ile AK Parti’den ayrılanların “muhalefet çeşitliliği” görüntüsü vererek ama aslında iktidarın elini rahatlatması,
HDP’nin kriminalize edilerek Millet İttifakı’nın elini bağlaması,
Hepsinden önemlisi, 2023 seçimlerine doğru Altılı Masa’nın sabote edilmesi ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun tek aday olarak sunulması sürecinde yaşanan mühendislik faaliyetleri…
Bu planlar belirli ölçüde başarıya ulaştı. Muhalefet dağınık hale getirildi, “en güçlü alternatif” söylemi törpülendi, iktidar da kendi meşruiyetini “daha az kötü” üzerinden yeniden üretmeyi başardı.
Bugünün Planı: İYİ Parti’yi Yalnızlaştır, Zayıflat, Etkisizleştir
Şimdi benzer bir mühendislik süreci İYİ Parti özelinde devreye alınmış durumda. Ama bu kez çok daha sofistike bir yöntem uygulanıyor: Yanına küçük ve etkisiz siyasi figürleri yönlendirerek, kamuoyuna “Artık etkisi kalmamış bir parti” görüntüsü sunmak.
Son aylarda İYİ Parti’nin yanına konumlandırılmaya çalışılan bazı mikro yapılar, hem söylem düzeyinde hem de örgütsel açıdan etkisiz olmalarına rağmen “ittifak görüntüsü” veriyor.
Bu görüntü, özellikle sosyal medya ve iktidar kontrolündeki bazı medya organları üzerinden “Bakın, İYİ Parti küçüldü. Sadece tabela partileriyle birliktelik kurabiliyor” algısına dönüştürülüyor.
Bu da seçmen nezdinde, “Yarın oyun çöpe gider mi?” korkusunu tetiklemek üzere kurgulanmış bir psikolojik operasyona dönüşüyor.
Bu stratejinin uygulama biçimi, Soğuk Savaş dönemindeki “yanıltıcı muhalefet” taktiklerini andırıyor. Düşmanın karşısına sahte alternatifler çıkarmak, halkın doğal muhalefet duygularını kanalize etmek ve esas değişim talebini boşa düşürmek…
Belgeli İşaretler: İktidar Merkezli Medya ve Sosyal Medya Botları
İYİ Parti’ye yönelik bu planın birkaç açık işareti var:
Yandaş medya organlarında, özellikle 2024 sonrası İYİ Parti hakkında çıkan haberlerde sistematik olarak “küçülme”, “yalnızlık”, “kaybolan etkisi” temaları işleniyor.
Sosyal medya analiz şirketleri (örneğin Teyit, Sosyal Medya Araştırmaları Derneği, GraphCommons gibi platformlar), bazı dönemlerde İYİ Parti aleyhine bot hesaplardan yüklü etiket kampanyaları yürütüldüğünü raporladı.
2023 sonrası dönemde İYİ Parti’nin içinde yaşanan krizlerin “organik olmaktan uzak” biçimde dışarıdan tetiklendiğine ilişkin çeşitli iç yazışmalar ve sızdırılan belgeler, kulislerde ciddi bir “paralel müdahale” şüphesine neden oldu.
Amaç Ne? Sistematik Alternatifsizlik ve Kanıksatma
Buradaki asıl amaç, sadece bir partiyi zayıflatmak değil. Asıl mesele, “alternatifsizlik düzenini” kalıcı hale getirmek. Yani:
Seçmene “Zaten başka kimse de yok” dedirtmek,
Muhalefetin potansiyelini inandırıcılıktan uzaklaştırmak,
İktidarın başarısızlıklarını konuşulmaz hale getirmek.
Bu da doğrudan demokrasinin beyin ölümü anlamına gelir.
Çünkü demokrasilerde “değişim ümidi” varsa, halk ayakta kalır. Bu ümidi yapay şekilde boğmak, sadece seçim kazandırmaz; uzun vadede halkı siyasetten soğutur, apolitikleşmiş bir toplum yaratır. Ve bu da otoriter rejimlerin yaşama alanıdır.
Sonuç Yerine: Görev Artık Gazeteciliğin
Bugün bu tabloyu sadece partiler değil, biz gazeteciler de doğru okumak zorundayız. Algı mühendisliğine dayalı bu yeni siyasal stratejiye karşı kamuoyunu bilgilendirmek, belgeyle konuşmak, farkındalık yaratmak, yalnızca bir meslek borcu değil, aynı zamanda demokratik bir görevdir.
Bugün İYİ Parti üzerinden yürütülen operasyon, yarın başka muhalif yapıların da başına gelebilir. Çünkü amaç kişi ya da parti değil; sistemin sorgulanmasını engellemek. Ve bunu başarmanın yolu da “herkesi etkisiz göstermekten” geçiyor.
Gazetecilik ise tam da burada, gerçekle yalanın arasındaki çizgiyi çekme sanatıdır.
İsmail Türk
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.