Siyaset yeniden şekillendiriliyor. Terörsüz Türkiye süreci ve yolsuzluk operasyonları siyasi yapıyı baştan aşağıya ve eski tabloya dönüşü imkansız kılacak şekilde dönüştürüyor. 2023 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde CHP-İyi Parti-DEM-Zafer-Deva-Saadet-Gelecek-DP ve İşçi Partisi aynı saftaydı. Bu kadar farklı ve birbirinden uzak düşünceleri kendini desteklemeye ikna eden Kılıçdaroğlu oyların %48’ini aldı. Sizce bugün aynı partiler ortak aday çıkarabilir mi? Ya da ikinci turda bile aynı adaya oy verebilir mi?

2024 yerel seçimlerinde ittifak kurulamadı. Sadece DEM, kendi aday çıkarsa bile, kritik yerlerde seçmenlerine CHP adaylarına oy verdirdi. Bununla beraber vatandaş iktidara karşı en güçlü parti olan CHP’de toparlandı. DEM dışındaki muhalefet eridi desek abartmış olmayız. CHP %37’yi aşan oy oranıyla metropollerin çoğunu kazandı. Fakat cumhurbaşkanlığı seçimlerinde %49,9 kaybediyor. %50+1 oy alan kazanıyor. Sizce bu gidişle, bu performansla CHP seçimleri kazanabilir mi?

Terörsüz Türkiye süreci muhalefeti dörde böldü: Zafer, İyi Parti ve Anahtar Parti gibi sürece tamamen karşı olan partiler, sürecin başrol oyuncusu DEM ve aslında süreci destekleyen ama bu destek karşılığında kazanımlar elde etmeye çalışan CHP ve sürece tam destek veren Deva-Saadet ve Gelecek. CHP’nin hedefi süreci desteklemesinin karşılığında İmamoğlu ve arkadaşlarının tutuksuz yargılanmalarını sağlamak.

İleriki aşamalarda bu bölünme derinleşecek. Bu partilerin seçmenlerinin arasındaki mesafe açılacak. Süreç başlamadan önce Erdoğan ve Bahçeli’ye en karşı olan seçmen DEM partililerdi. Bugün aynı tespiti yapabilir miyiz? DEM seçmenleri komisyonda talepleri karşılandıkça cumhur ittifakına yakınlaşacaklar.

Tayyip bey ‘’Ak Parti, MHP, DEM Parti birlikte yola koyulduk’’ cümlesini durup dururken, amaçsız kurmadı. Sadece bu cümle bile DEM seçmeni için çok şey ifade ediyor. DEM 2018 seçimlerinden beri CHP ile ittifak halinde. Daha doğrusu cumhur ittifakına karşı CHP’yi pek bir şey almadan destekledi. Bu süre zarfında Kılıçdaroğlu’nun, İmamoğlu’nun, Özel’in veya CHP’nin önde gelenlerinden birinin ağzından ‘’CHP-İYİ PARTİ-DEM yola koyulduk’’ cümlesini duydunuz mu?

Diyelim ki bunu diyemezler, İyi Parti ortalığı ayağa kaldırır. ‘’CHP-DEM yola koyulduk’’ benzeri bir ifade kullandılar m? Düşünün 2023 senesinde yedi tane cumhurbaşkanı yardımcısı adayı vardı. Bunlardan biri bile DEM Partili değildi. DEM, CHP’den metres muamelesi gördü. Utanılacak bir kusur gibi gizlendi. Oysa seçime daha üç yıl varken yani oy almak gibi bir gündem yokken Erdoğan DEM ’i Ak Parti ve MHP ile aynı safa koydu.

Öyle bir oyun kuruldu ki CHP her durumda kaybediyor. CHP, DEM’ in taleplerini desteklemek için tavizler istese Kürt seçmenin gözünde antipatik hale gelecek. DEM ‘‘Süreçle yargılamaların ne alakası var? Bizim haklı taleplerimizi neden şarta bağlıyorsunuz?’’ diye soracak. İmamoğlu konusunu dile getirmeseler ellerindeki kozu değerlendirmemiş olacaklar. Bu sefer CHP seçmeni tarafından sorgulanacaklar. DEM’ e yakınlaştıkça milliyetçi seçmenden uzaklaşacaklar. DEM’ in isteklerini onaylasalar konu mankeni durumuna düşecekler. Zira Erdoğan’ın üçlü listesinde yoklar.

İyi Parti ve Zafer muhalefeti sertleştirdikçe DEM, TİP ve CHP’nin sosyal demokrat seçmeninden uzaklaşacaklar. 2028 seçimlerinde İyi Parti ve Zaferin destek verdiği seçmene Demliler destek vermeyecek, DEM Partinin destek verdiklerinden muhalif milliyetçiler uzak duracak. Bu tablo da seçim nasıl kazanılacak?

Yolsuzluk iddianameleri çıktığında, itirafçılar duruşmalarda konuştukça muhalefet daha da bölünecek. Bugün Kılıçdaroğlu’na destek verenler İmamoğlu’nu sahiplenmiyor. Duruşmalar başladığında sadece diğer partiler değil CHP’lilerin de ekseriyeti İmamoğlu’nu savunmakta zorluk çekecek. İmamoğlu tutuklandığı gün duruşmaların naklen yayınlanmasını talep etti. Adeta meydan okudu. O gün bir tane itirafçı yoktu. Bahçeli bu talebi tam yüz gün sonra 36 sanık itirafçı olduktan sonra kabul etti. Sizce neden? Eğer İmamoğlu’nun puan kazanacağını, aklanacağını görse kabul eder miydi? İmamoğlu’nun en yakınları nasıl hırsızlık yaptıklarını canlı yayında anlattıklarında sizce vatandaş ne düşünecek? Diğer muhalefet partileri nasıl hareket edecek?

Mühendislik bunlarla da sınırlı değil. Cumhur ittifakı CHP ve TİP’ in oy deposu olan Alevilerin en azından bir kısmını kazanmaya çalışıyor. ‘’Erdoğan’ın iki yardımcısından biri Kürt diğeri Alevi olsun’’ cümlesinin sarf edildikten iki ay sonra sızdırılması sizce tesadüf mü? Muhalefet sadece entelektüellerin anlayabildiği Lübnan tartışmasını başlattı. Sokaktaki Kürt ve Alevi vatandaşlar sizce ne düşündü? ‘’Bahçeli bizim insanlarımızın cumhurbaşkanı yardımcısı olmalarını istiyor, muhalefet ‘Lübnan gibi oluruz’ savıyla itiraz ediyor’’ diye düşünmüş olabilirler mi? Zaten görevdeki cumhurbaşkanı yardımcısı Kürt. Kabinenin üçte biri Kürt. Bahçeli Anayasa’ya madde koyalım demedi ki ‘’Lübnan oluruz’’ diyorsunuz.

Ben Özgür Beyin yerinde olsam ‘’Bahçeli’ye katılıyorum. Tayyip Beyi bir Alevi vatandaşımızı hemen atamaya davet ediyorum.’’ derdim. Siyaset böyle yapılır. Bu cümle kuru bir söz değil. Bahçeli’nin kendi imkanlarıyla tam teşekküllü büyük bir cem evi yaptırarak ilgililere teslim ettiğini ceme giden bütün Aleviler biliyor. Muhalefet, Alevi ve Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığının Kültür Bakanlığına bağlı olmasını eleştiriyor. Bu başkanlık Alevilerin belli başlı sorunlarını çözdükçe, dedelere, babalara ve dedebabalara değer verildiğini gösterdikçe cumhur ittifakı puan kazanıyor. Bu faaliyetlerin Kemal Bey’e bazen Alevi olduğunun altı çizilerek hakaretler edildiği bir döneme rast gelmesi CHP adına büyük talihsizlik.

CHP bu kuşatmayı erken seçim isteyerek, teşkilatlarını yorarak ve giderek seyrekleşen mitingler yaparak aşamaz. Daha önce Mansur Bey ve Ekrem Bey gibi milletle çelişkisi olmayan adaylar gösterdiler, kazandılar. Muhalefeti birleştirdiler kazandılar, kaybetseler de büyük oy aldılar. Şimdi iktidar bu hamlelere muhalefeti bölerek, DEM’ i giderek kendisine yakınlaşacağı bir pozisyona çekerek yanıt verdi. Ak Partiden ayrılan partiler hem zayıflatıldı hem de Ak Partiye yakınlaştı. Alevilerle bütünleşme süreci başlatıldı. Sadece ekonominin düzelmeyeceğine bel bağlanarak seçim kazanılmaz. 2027’de ekonomi iyileşirse gitti gülüm keten helva.