
İsmail Türk
Milliyetçiliğin Evrensel Tarifi ve Türk Milliyetçiliği’nin Tarihî Temelleri
Milliyetçilik, dünya siyasetinde halkların kendi kaderlerini tayin etme, kültürel varlıklarını koruma ve kendi devletini yaşatma iradesiyle şekillenen evrensel bir anlayıştır. Ancak her milletin tarihi, coğrafyası ve sosyolojisi farklı olduğu gibi, milliyetçilik anlayışları da farklılık gösterir. Türk milliyetçiliği tam da bu farkın adıdır: evrensel milliyetçilikle bağdaşan ama onun ötesine geçen, birleştirici, kapsayıcı ve devlete bağlılık ekseninde şekillenen bir düşünce sistemidir.
Türk milliyetçiliği, sadece etnik bir aidiyetin değil, kökleri derin bir medeniyetin, adalet temelli bir devlet geleneğinin ve bin yıllık kardeşliğin adıdır. Bu düşünceyi anlamak için tarihe bakmak yeterlidir.
Selçuklu’dan Osmanlı’ya: Millet Sistemiyle Şekillenen Milliyetçilik
Türk devlet geleneği, sadece Türkleri değil, farklı etnik ve dini unsurları da adaletle yöneten bir yapı üzerine kurulmuştur. Büyük Selçuklu Devleti’nde Nizamülmülk’ün “Siyasetname” adlı eserinde devletin bekası için halkın birlik içinde tutulmasının önemi vurgulanır. Bu anlayış, Osmanlı’da daha da sistematik hale gelmiş ve millet sistemi adıyla yüzyıllarca sürdürülmüştür.
Osmanlı’da Rum, Ermeni, Yahudi, Arap, Kürt gibi farklı topluluklar, kendi inanç ve kültürel yapılarını koruyarak birlikte yaşamışlardır. Türk’ün devlet aklı, bu farklılıkları çatışma değil düzen kaynağı olarak görmüştür. Bu da Türk milliyetçiliğinin özündeki ırkçılıktan uzak, birleştirici yapının tarihî temelidir.
Ziya Gökalp ve Türk Milliyetçiliğinin Modern Çizgisi
Türk milliyetçiliğinin modern dönemdeki kurucu akıl babalarından biri Ziya Gökalp’tir. Gökalp’in milliyetçilik anlayışı hiçbir zaman “ırka” dayanmaz. O, “Türk milletindenim diyen herkes Türk’tür” diyerek milliyetçiliği bir kan meselesi değil, kültürel ve gönüllü aidiyet meselesi olarak tanımlar. Bu anlayış, Cumhuriyet’in kuruluş felsefesine de yön vermiştir.
Cumhuriyet Döneminde Üst Kimlik İnşası
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir” sözü, Türk milliyetçiliğinin kapsayıcı karakterini en açık biçimde ortaya koyar. Atatürk milliyetçiliği; Türkiye’de yaşayan herkesi birleştiren, hukuk önünde eşit gören, etnik kökeni değil vatandaşlık bilincini esas alan bir milliyetçilik anlayışıdır. Bu milliyetçilik ne Batı’daki gibi kolonyalisttir ne de etnik üstünlükçüdür. Aksine, Anadolu’yu vatan kılan herkesi bir bayrak altında toplayan, kardeşliği esas alan bir kimliktir.
Kurtuluş Savaşı: En Büyük Milliyetçilik İmtihanı
Türk milliyetçiliğinin sınavı, Kurtuluş Savaşı yıllarında verilmiştir. O gün Anadolu’da “Kürt-Türk-Laz-Çerkez-Alevi-Sünni” ayrımı gözetmeden millet tek yürek olmuş, emperyalizme karşı omuz omuza savaşmıştır. Mustafa Kemal, Meclis kürsüsünden “Efendiler! Bu milletin evlatları topyekûn ayağa kalktı” derken, kastettiği şey kan değil, vatana sadakatti.
Bugün Nereye Düşüyor Türk Milliyetçiliği?
Bugün Türk milliyetçiliği, Türkiye Cumhuriyeti’nin üniter yapısının, milletin birlik ve beraberliğinin teminatı olmaya devam etmektedir. Irkçılıkla, ötekileştirmeyle, ayrımcılıkla ilgisi yoktur. Tam aksine, Türk milliyetçiliği, birleştirici bir ruh ve ortak aidiyet bilinciyle, Türkiye’nin bütünlüğünü savunur. Bu nedenle Türk milliyetçilerine “ırkçı” diyenlerin ya tarihi bilmiyor ya da kötü niyetli olduğu açıktır.
Milliyetçilik, nefret değil sadakat duygusudur. Türk milliyetçiliği ise bu topraklarda yaşayan herkesin hukuk içinde eşit ve onurlu biçimde yaşamasının güvencesidir. Kimi zaman bir siperdir, kimi zaman bir sancağın gölgesi; ama her zaman bir vicdandır.
Bu vicdanı kaybeden toplumlar, millet olma bilincini de yitirirler.
İsmail Türk
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.