Sevgili okuyucularım. Ülkemizde körü körüne bir Arap sevici grup türedi.  Bu pek yenide sayılmaz. Arapçayı bilmedikleri halde Arapça ne manaya geldiklerini bilmeden çocuklarımıza manası pek hoş olmayan isimler verilmektedir. Aslında verdikleri isimlerin ne manaya geldiğini bilselerdi asla bu isimleri çocuklarına vermeyeceklerini tahmin ediyorum. Ama ne yazık ki; sürü psikolojisi içinde bir Arap seviciler birbirini etkileyerek çocuklarına manasını bilmeden isimler verebilmektedirler.

Bunu birkaç örnekle açıklayalım:

''Sanem'' Arapça da put demektir, ''Necla'' da şaşı demek mesela...

  ''Gülsüm'' ise gariban, zavallı kimsesiz kişi anlamına gelmektedir.

Cennet bahçesi olarak bilinen ''İrem'' ise Allah'ın gazabına uğrayan sahte cennettir.

''Aleyna'' mesela, yine sıkça kız çocuklarımıza koyduğumuz bir isimdir ama onun da anlamı ''üstümüze bela, sıkıntı aksın'' demektir. Ne şuursuzluk değil mi?

Ve yine mesela ''Kezban'' ismi Kur'an'da geçiyor diye kızlarımıza veriyoruz ama aslen Kezban yalancı demektir. Çocuğa bu ismi koyarsanız, 'yalancı, yalancı' diye çağırmış oluyorsunuz.

Hele hele, Bekir, yahu deve yavrusu' demektir. (Bu arada Hz. Ebubekir'in ismi Abdullah'tır, Ebubekir lakabıdır, bunu karıştırıp mevzuyu sulandırmaya, çarpıtmaya gerek yoktur.)                                                                  

Rümeysa mesela ''gözü çapaklı kadın'' demektir

Ve yine mesela çocuklarına ''saniye'', ''rabia'', ''selase'' ''vahide'' gibi anlamlı ve kutsal isim koyduklarını zannedenler aslında onlara numara verdiklerinden bihaber!

Vahide dediğinde birinci, Saniye dediğinde ikinci, Selase üçüncü Rabia dediğinde de dördüncü demek oluyor ve Mübareklikle falan da asla alakası yok... 

Çünkü Arap kültüründe, kız çocukları insandan sayılmadığı için, kızı olanlar onlara isim vermez numara verirlerdi, mevzu bundan ibaret! Kısacası örnekler tonla ama buraya sığmaz şimdi...

Peki biz TÜRKLER, neden bu kadar Arap, İbrani, Sasani ve Pers vs hayranı olduk.  Çocuklarımıza bu milletlerin çocukların adlarını veriyoruz?

Halbuki; Türkçe çocuklarımıza verilebilecek çok güzel isimler mevcut.

Örnek mi istiyorsunuz?

Ali, Asena, Gökalp, Alperen, Acun, Ataman, Bahadır, Balaban, Balkır, Begüm, Belgin, Burak, Çağıl, Çağla, Çebi, Çolpan, Ergun, Erkut, Gökmen, Gürbüz, Kürşat, Kağan, Mustafa, Kemal, Olcay, Oytun, Özden, Özmen, Pelin, Selin, Tanju, Tansu, Tarhun, Tilbe, Tomris, Umay, Umar, Ülgen, Yalım, Yalın, Yalçın, Yaldız, Yalvaç, Yazgan, Yeliz, Zeren vs. vs.

Sevgili okuyucularım bu verdiğim isimlerin sözlükte çok güzel anlamları mevcut. Böyle güzel isimler dururken, anlamını bilmediğiniz Arapça isimleri çocuklarımıza vermek tek kelime ile cehaletten kaynaklanmaktadır. Arapça ne anlama geldiğini bilseler aslında o isimleri çocuklarına vermezler veya ben vermeyeceklerine inanıyorum. Arap sevicilerle bu cehaleti birbirine karıştırmamak lazım. Arap seviciler bu işleri bilerek yapıyorlar. Cehalet içinde olan kişiler ise; yeni bir isim, Kuran’da geçiyor, Arapça da geçiyor diye bu dalgaya kendilerini kaptırabiliyorlar.

NE MUTLU TÜRKÜM VE MÜSLÜMANIM DİYENE VE DİYEBİLENE