Sürprizlere gebe bir seçime gidiyoruz. Siz, anketler yoluyla söylenen yalanlara bakmayın. İktidar ilk defa önünü göremediği bir seçime gidiyor. Şimdiye kadar AKP'nin sloganı, beş parti bir AKP etmiyor idi. Ama bu seçimde MHP ve BBP'nin oylarına muhtaç oldu.Düne kadar milliyetçiliği ret eden Erdoğan bugün en radikal milliyetçilerin bile kullanmaktan imtina ettiği bir dil kullanıyor.

Bu seçim sonucu ne olursa olsun AKP'nin son seçimidir. Toplum değişim istiyor. Yeni yüzler,yeni bir siyaset istiyor. AKP artık toplumsal taleplere cevap veremiyor.Propaganda konuşmalarına bakarsanız bu gerçeği bütün çıplaklığı ile görebilirsiniz. AKP'nin söyleminde bir gelecek tahayyülü yok,geçmişten örnekler verilerek-ki bunların da çoğu gerçek dışı- bugün gelinen nokta üzerinden seçmen tabanı muhafaza edilmeye çalışılıyor.

Yalan rüzgarı bitti. AKP'nin şimdiye kadar en iddialı olduğu alan ekonomiydi. O da duvara tosladı. Başarı diye yutturulan şey alınan borçlar ve satılan değerlerden elde edilen gelirin bonkörce harcanmasından başka bir şey değildi. Şimdi önümüzde koskocaman 450 milyar dolar dolarlık bir borç yükü duruyor.Satılacak bir şey kalmadı. Yabancı sermaye yargının içine düştüğü durumu görünce kaçtı.Sistematik rüşvet sanayicileri,iş adamlarını canından bezdirdi. İktidara yakın duran müteahhitler bile içten içe bu yönetimin değişmesini istiyorlar. Bir kaç aylık bir parti olan İYİ partinin oyunun yüzde 20'lerde,İnce'nin partisinin çok üstünde bir oy desteğine kavuşması hep toplumdaki arayışın bir ifadesi. Seçimin çok erkene alınması bu arayışın iktidar tarafından görülmesinin bir sonucuydu. Fakat bunun çare olmadığını,tek adam yönetimi değişmedikçe hiç bir şeyin değişmeyeceğini önümüzdeki günlerde hep beraber göreceğiz.

Türk toplumu Arabistan,Katar,Libya ve Arap Emirlikleri gibi çadır yönetimlerine razı olmaz. Böyle bir yönetim tarzı Türk milletinin sosyolojisi ile, de genetiği ile de uyuşmaz.Bugün dinle kandırılan kitlelerin ilelebet kandırılması mümkün değildir.Din yalanı ret eder,rüşveti,yolsuzluğu,adaletsizliği yasaklar. Her türlü aşırılıktan men eder.Yönetimde danışmayı emreder.Bugün din -iman diyerek toplumun karşısına çıkanların bu ölçülere uydukları söylenebilir mi?

Türk milletinin milli bütünlüğü hiç bir döneminde olmadığı ölçüde bu iktidar döneminde tahrip edildi. Daha önceki gün Muş'ta konuşan Başbakan, Kürt olmaktan gurur duyun, ben de Kürdüm mealinde sözler etmedi mi? Bir ülke düşünün ki Başbakan'ı Kürdüm diyor ama hala bazı ahmaklar Kürt sorunundan bahsediyor. Ama asıl vahim olan üç beş oy uğruna etnik aidiyetlerin öne çıkarılmasıdır. Her türlü etnikçilik millet olma vetiresini akamete uğratır. Hem ırkçılığı ret edip hem de etnikçilik yapmak tam bir aymazlıktır.Bu tavır ırkçılığı sadece Türk olmaya atfeden hastalıklı bir mantıktır. Türklük bir etninin adı değil,bir milletin adıdır. Daha bunu bile anlayamadılar.

Bir dip dalgası geliyor,buna şüphe yok. Neredeyse bütün anket şirketlerinin iktidara bağlanmasının arkasında bu gerçek yatıyor.Bu dip dalgasının amacına ulaşabilmesi ancak doğru stratejiler oluşturmakla mümkündür.

Muhalefet dağınık şekilde seçime gitmek yerine ittifak yapmakla doğru bir hamle yaptı. Her partinin kendi cumhurbaşkanı adayını çıkarması da doğruydu. Ama ikinci tura Erdoğan'ın karşısına bir sol adayla çıkmak bütün bu hamlelerin getirisini götürebilecek bir yanlışlıktır.İnce çok başarılı bir kampanya yürütüyor. Ama bu başarının arkasında medyayı ona açan iktidarın itmesinin de büyük etkisi var. Medya aynı ölçüde sn Akşener'e açık olsa muhtemelen Akşener'in oyları bugün anketlerin İnce'ye atfettiği oylardan daha fazla olacaktı. Muhalefet bütün Televizyonlar,gazeteler Akşener'e kapalıyken İnce'ye niçin açıldığını iyi düşünmelidir. Tabi seçmenler de. Yanlış hesap bir çuval inciri berbat etmesin.Sonra demedi demeyin.