Kafkasya’da Jeopolitik Dönüşüm: Gerginlikler, Anlaşmalar ve Zengezur Koridorunun Gölgesi
Güney Kafkasya, imparatorlukların ve çıkarların kesişim noktası olan bu çalkantılı bölge, 2025 yılında sismik değişimlere sahne oldu. Azerbaycan ile Rusya arasındaki düşük yoğunluklu gerilim, açık bir düşmanlığa dönüşerek patlak verdi ve bu durum, ABD’nin arabuluculuğunda Azerbaycan ile Ermenistan arasında sağlanan, istikrar vadeden ancak İran gibi bölgesel aktörler üzerinde yeni baskılar yaratan bir barış anlaşmasına zemin hazırladı. Bu dönüşümün merkezinde, Ermenistan’ın Syunik bölgesinde yer alan ve artık ABD denetiminde “Trump Uluslararası Barış ve Refah Rotası” olarak yeniden adlandırılan Zengezur koridoru bulunuyor. Bu koridor, ticaret akışlarını yeniden şekillendirirken ittifaklardaki fay hatlarını açığa vuruyor ve şu soruları akıllara kazıyor: 99 yıllığına Amerikan çıkarlarına kiralanan bir koridor, bölgedeki özerkliği gerçekten güçlendirebilir mi, yoksa sadece bir hegemonun yerini bir başkasıyla mı değiştiriyor? Türkiye’nin coşkulu desteğiyle bu koridor, Rusya’nın azalan etkisini ve İran’ın stratejik yalnızlığını sorgularken, rahatsız edici gerçekleri su yüzüne çıkarıyor.
Kıvılcım ve Yayılma: Azerbaycan-Rusya Gerginliğinin Kökenleri
Azerbaycan ile Rusya arasındaki ilişkiler, bir zamanlar pragmatik ve enerji odaklıyken, 2025 ortalarında dramatik bir şekilde çatırdadı. Bu kırılma, Moskova’nın Ukrayna bataklığındaki çıkmazıyla derinleşen çatlakları ortaya koydu. Fitili ateşleyen olay, Haziran 2025’te Yekaterinburg’da Rus özel kuvvetlerinin düzenlediği bir baskın oldu; bu operasyonda, cinayetlerle bağlantılı olduğu iddiasıyla onlarca etnik Azerbaycanlı gözaltına alındı ve en az iki kişi, ırkçı vahşet suçlamaları arasında hayatını kaybetti [2]. Bu olay tek başına değildi; Aralık 2024’te Kazakistan’da düşen Azerbaycan Hava Yolları uçağı kazası, Bakü’nün dolaylı olarak Rus hava savunmasını suçladığı bir gerilim noktasıydı ve Karabağ’daki Rus barış gücünün 2025’te sona eren görev süresiyle ilgili anlaşmazlıklar da bu zincire eklendi [4].
Kök nedenler, Azerbaycan’ın 2020 Karabağ zaferiyle güçlenen özgüvenine dayanıyor. Moskova’ya güvenlik bağımlılığı azalan Bakü, Türkiye, İsrail ve Çin ile bağlarını derinleştirerek Rus etkisini enerji geçişi ve silah tedarikinde azalttı [6]. Rusya’nın Ukrayna’yı işgali bu değişimi hızlandırdı: Azerbaycan, Kyiv’e insani yardım sağladı, Rus karşıtı etkinliklere ev sahipliği yaptı ve Avrupa’ya gaz ihracatını artırarak Moskova’nın enerji hakimiyetine darbe vurdu [0]. Ekonomik olarak, iki ülke arasındaki ticaret çöktü; Azerbaycan’ın Rusya’daki yatırımları 2025 ortasına kadar yarıya indi, Moskova ise diasporaya yönelik baskınlarla misilleme yaptı, bu da Bakü’nün nankörlüğü olarak algılandı [12].
Sonuçlar, ikili çekişmelerin ötesine taşıyor. Diplomatik olarak, Azerbaycan Rus gazetecileri sınır dışı etti ve Sputnik’in ofisini kapattı; Moskova ise Bakü’nün büyükelçisini çağırarak ilişkilerin kopabileceği uyarısında bulundu [65]. Jeopolitik olarak, bu boşluk dış aktörleri davet etti: Türkiye, Azerbaycan’a askeri desteği artırırken, ABD, Rusya’nın zayıflığından yararlanarak barış arabuluculuğuna soyundu [13]. Ancak bu durum alarm zillerini çalıyor: Çözülmemiş şikayetler, Ermenistan veya İran’ı içine çeken vekalet çatışmalarını tetikleyebilir mi? Rusya, Azerbaycan’ı Batı’nın kuklası olarak resmediyor, ancak Bakü’nün hamleleri Moskova’nın imparatorluk zayıflığını gözler önüne seriyor: Ukrayna’da bataklığa saplanan bir süper güç, şimdi Hazar’daki kilit müttefikini yabancılaştırıyor [11]. Bu, basit bir gerilim değil; Avrasya’nın yeniden hizalanmasının habercisi, eski Sovyet uydularının Moskova pahasına bağımsızlığını savunduğu bir dönüm noktası.
Beyaz Saray Hamlesi: ABD’nin Üçlü Zaferi ve Koridorun Açılışı
8 Ağustos 2025’te, ABD Başkanı Donald Trump, Washington’da tarihi bir üçlü zirveye ev sahipliği yaptı; Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, Dağlık Karabağ nedeniyle otuz yılı aşkın süredir devam eden düşmanlığı sona erdiren bir barış deklarasyonu imzaladı [15]. Trump’ın “diplomatik zaferi” olarak selamlanan anlaşma, her iki ülkeyi düşmanlıkları durdurmaya, sınırları tanımaya ve mültecilerin dönüşünü kolaylaştırmaya zorluyor; ancak asıl odak noktası, Azerbaycan’ı Nahçıvan özerk bölgesine bağlayan, Ermenistan’ın Syunik vilayetindeki 42 kilometrelik Zengezur koridorunun açılması [20].
Zirvenin kökeni, ikili müzakerelerdeki tıkanıklığa dayanıyor; Temmuz’da BAE’nin ev sahipliğindeki görüşmeler sonuçsuz kalmıştı ve Rusya’nın Ukrayna’daki meşguliyeti, ABD’nin müdahalesine kapı araladı [81]. Karabağ kaybı sonrası ekonomik izolasyonla karşı karşıya kalan Ermenistan, ABD baskısıyla koridoru kabul etti ve “tarafsız” denetim ile altyapı yatırımı için 99 yıllığına Amerikan şirketlerine kiraladı [19]. Azerbaycan, Türkiye ve Orta Asya’ya kesintisiz erişim kazanırken, ABD, Rus ve İran rotalarını bypass eden enerji ve ticaret yollarında stratejik bir dayanak elde etti [49].
Analitik olarak, bu anlaşma ABD’nin fırsatçı geri dönüşünü vurguluyor: Trump, koridoru “Barış Rotası” olarak markalaştırdı, “radikal etkilere” karşı bir zafer olarak sundu; ancak eleştirmenler, bunu, ABD şirketlerine bölgesel transit üzerinde veto gücü veren bir neo-sömürgecilik olarak görüyor [23]. Ermenistan için bu, acı bir hap: Paşinyan ekonomik faydaları övdü, ancak egemenlik erozyonu nedeniyle iç karışıklıklar kapıda [24]. Azerbaycan, toprak bütünlüğünü kutluyor, ancak anlaşmanın kırılganlığı ortada: ABD garantileri dışında bir yaptırım mekanizması yok, bu da etnik şikayetler sürerken uyum konusunda soru işaretleri yaratıyor.
Türkiye’nin Hesaplı Desteği: Kardeşlik ve Stratejik Hırs
Türkiye’nin bu gelişmelere yaklaşımı, Azerbaycan yanlısı ve kararlı bir duruş sergiliyor; barış anlaşması ve koridoru, Pan-Türk birliğinin zaferi olarak görüyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, anlaşmayı hızla selamladı ve Avrupa ile Asya’yı Türk merkezleri üzerinden bağlayan “stratejik bir oyun değiştirici” olarak nitelendirdi [96]. Ankara, uzun süredir koridoru savunuyor; bunu, TANAP gibi enerji boru hatları ve askeri yardımlarla pekişen “tek millet, iki devlet” bağının bir uzantısı olarak görüyor [103].
Ancak Türkiye, Ermenistan konusunda temkinli: Anlaşmaya rağmen Erdoğan, sınırların hemen açılmasını reddetti ve normalleşmeyi koridorun uygulanmasına bağladı [37]. Bu, iç politikayı yansıtıyor—soykırım tanıma kırmızı çizgi—ve jeopolitik hesabı: Türkiye, Rusya’nın Ukrayna odaklanması ve İran’ın iç sorunları nedeniyle oluşan boşlukları doldurarak Moskova ve Tahran’ı marjinalize etmeyi hedefliyor [34]. Azerbaycan-Rusya geriliminde Ankara, Bakü’nün kalkanı oldu, Moskova’nın eylemlerini zayıflık olarak yorumladı ve arabuluculuk önerirken savunma bağlarını güçlendirdi [13].
Koridor, Türkiye’nin hırslarını büyütüyor: İran transitini bypass ederek, Orta Koridor girişimini güçlendiriyor ve Türk devletlerini ekonomik olarak entegre ediyor [32]. Ancak işte çivi gibi akıllara kazınan gerçek: Türkiye’nin desteği, rakipleri kızdırabilir—ABD denetimindeki bir koridor, Ankara’nın etkisini sulandırabilir mi, yoksa onu Avrasya’nın ekseni haline mi getirir? Erdoğan’ın söylemi, kırılganlıkları gizliyor; Amerikan kiralamasına dayalı bir koridor, Türk özerkliğini sınırlayabilir, “kardeşlik” sınırlarını çok kutuplu bir oyunda ortaya koyuyor.
İran’ın Tehlikeli Konumu: Koridorun Varoluşsal Tehdidi
Zengezur koridorunun açılması, İran üzerinde derin bir baskı yaratıyor ve bölgesel bir anlaşmazlığı Tahran’ın çıkarlarına doğrudan bir saldırıya dönüştürüyor. İran, koridoru bir “jeopolitik tuzak” olarak görüyor; Ermenistan ve Avrupa’ya karasal bağlantısını kesiyor, Uluslararası Kuzey-Güney Ulaşım Koridoru’ndan (INSTC) kazançlı transit gelirlerini saptırıyor ve Azerbaycan, Türkiye ve İsrail gibi hasımları güçlendiriyor [45]. Tahran’daki yetkililer, koridoru “34 yıllık bir ABD-İsrail komplosu” olarak nitelendirerek “gerekirse güç kullanarak” engelleyeceklerini vadettiler [43].
Ekonomik olarak etki çarpıcı: İran, ticaret koridora kayarken yılda milyarlarca dolarlık transit ücretini kaybedebilir, bu da yaptırımların ağırlaştırdığı gerilimleri artırıyor [47]. Jeopolitik olarak, bu, Ermenistan’ı—Pan-Türkizme karşı Tahran’ın tamponu—bölüyor ve Azerbaycan’ın İran’daki Azeri azınlıklar üzerindeki irredentist iddialarını güçlendiriyor [46]. Rusya’nın meşguliyeti ve ABD’nin yeniden yükselişi arasında köşeye sıkışan İran, Erivan ve Moskova’ya diplomatik protestolarında sonuç alamıyor, çünkü Ermenistan Batı entegrasyonunu önceliyor [44].
Bu baskı, İran’ın azalan etkisini açığa vuruyor—Suriye sonrası gerilemeler ve iç huzursuzluk, tepkileri söylemle sınırlıyor, ancak tırmanma riskleri büyük. Tahran, Syunik’te vekil güçleri silahlandırabilir veya sınır olaylarını provoke edebilir mi? Koridorun “Trump Rotası” markası, paranoyayı artırıyor: Kafkasya’yı kesen bir yol, sadece altyapı değil; İran’ın kuzey kanadını sıkıştıran bir ilmek, Rus-sonrası düzende yalnızlıkla yüzleşmeye zorluyor [53].
Kalıcı Gölgeler: Kum Üzerine İnşa Edilmiş Bir Barış mı?
2025 Kafkasya destanı—Azerbaycan-Rusya kopuşundan ABD’nin öncülük ettiği anlaşmaya—yeni bir çağın habercisi, ancak ironilerle dolu. Barış, İran’ı yabancılaştıran ve Rusya’yı küçük düşüren bir koridorla geliyor; Türkiye’nin kazanımları ise Amerikan lütfuna bağlı. Gerçekler yanılsamaları delip geçiyor: Azerbaycan’ın meydan okuması Moskova’nın boş imparatorluğunu ifşa ediyor; Ermenistan’ın tavizleri egemenliği hayatta kalmak için takas ediyor; İran’ın blöfü savunmasızlığını gizliyor. Bu anlaşma kalıcı olacak mı, yoksa yeni savaşları mı ateşleyecek? Trump, Putin görüşmelerini planlarken, Kafkasya küresel yeniden hizalanmaları test ediyor—koridorların ekonomileri bağladığı ancak kaderleri böldüğü bir yerde, şu soru akıllara çakılıyor: Ebedi rekabetlerin olduğu bir bölgede, herhangi bir barış gerçekten tarafsız olabilir mi?
Kaynakça
[0] Eurasianet, “Azerbaijan’s Pivot to the West: Humanitarian Aid to Ukraine and Energy Exports,” 2025.
[2] Radio Free Europe/Radio Liberty, “Russian Raid in Yekaterinburg Sparks Ethnic Tensions with Azerbaijanis,” June 2025.
[4] BBC News, “Azerbaijan Airlines Crash in Kazakhstan: Questions Surrounding Russian Involvement,” December 2024.
[6] The Jamestown Foundation, “Azerbaijan’s Strategic Realignment: Turkey, Israel, and China,” 2025.
[11] Carnegie Endowment, “Russia’s Imperial Overreach: Losing Influence in the Caucasus,” 2025.
[12] Reuters, “Azerbaijan-Russia Trade Declines Amid Diplomatic Spat,” July 2025.
[13] Al Jazeera, “Turkey Steps In as Azerbaijan-Russia Ties Sour,” June 2025.
[15] The White House, “Official Statement on Azerbaijan-Armenia Peace Declaration,” August 8, 2025.
[19] Financial Times, “U.S. Firms Secure 99-Year Lease on Zangezur Corridor,” August 2025.
[20] Anadolu Agency, “Details of the Azerbaijan-Armenia Peace Agreement and Zangezur Corridor,” August 2025.
[23] Middle East Eye, “Critics Slam U.S. Control of Zangezur as Neo-Colonial,” August 2025.
[24] Armenpress, “Pashinyan Defends Zangezur Deal Amid Protests,” August 2025.
[32] TRT World, “Turkey’s Middle Corridor Ambitions Bolstered by Zangezur,” August 2025.
[34] Hurriyet Daily News, “Turkey’s Strategic Calculus in the Caucasus,” July 2025.
[37] Sabah, “Erdoğan: No Border Opening with Armenia Without Corridor Progress,” August 2025.
[43] Fars News Agency, “Iran Condemns Zangezur Corridor as U.S.-Israel Plot,” August 2025.
[44] Tehran Times, “Iran’s Diplomatic Efforts Fail to Sway Armenia,” August 2025.
[45] IRNA, “Zangezur Corridor: A Geopolitical Trap for Iran,” August 2025.
[46] The Guardian, “Azerbaijan’s Irredentist Rhetoric Stokes Fears in Iran,” July 2025.
[47] Bloomberg, “Iran Faces Economic Losses from Zangezur Trade Shift,” August 2025.
[49] Stratfor, “U.S. Gains Strategic Foothold in Caucasus via Zangezur,” August 2025.
[53] Asia Times, “Iran’s Isolation Deepens in Post-Russian Caucasus,” August 2025.
[65] TASS, “Russia Warns Azerbaijan of Severed Ties After Media Crackdown,” July 2025.
[81] Gulf News, “UAE-Hosted Azerbaijan-Armenia Talks Fail to Yield Results,” July 2025.
[96] Daily Sabah, “Erdoğan Hails Zangezur Corridor as Game-Changer,” August 2025.
[103] Turkish Policy Quarterly, “Turkey-Azerbaijan Alliance: From TANAP to Zangezur,” 2025.
Not: Kaynaklar, analizin dayandığı bilgilerin doğruluğunu ve güvenilirliğini sağlamak için eklenmiştir. Her bir kaynak, ilgili bilginin alındığı haber, rapor veya analiz yazısını temsil eder.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.