Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Ahmet Sağlam’ın hazırlayıp sunduğu “Kıbrıs Özel Araştırma Dosyasında” KKTC’nin yeni çözüm politikası başta olmak üzere 5+1 konferansı ve Maraş konusunda açıklamalarda bulundu.

“Kıbrıs’ta federal temelli çözüm arayışı değişmeli”

Tatar, KKTC’de 18 Ekim 2020 tarihindeki yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turunun çok konuşulmasını, bu seçimde aslında Kıbrıs’taki çözüm politikası zihniyetindeki değişikliğin oylaması olduğuna bağladı. Tatar, kendisinin Kıbrıs meselesindeki çözüm politikasının Ada’da egemen eşit iki devlet olarak nitelendirirken Akıncı’nın politikasının ise çözüm alınamayan eskinin bir devamı olarak nitelendirdi.

Tatar, “Biz 50 senelik federal temelli çözümsüzlük arayışının artık değişmesi gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü Kıbrıs artık eski Kıbrıs değil, Doğu Akdeniz artık eski Doğu Akdeniz değil ve biz Türkiye Cumhuriyeti ile hareket ederek millî menfaatlerimizi korumak istiyoruz” dedi. Rumların federalizm anlayışının Kıbrıs Türk’ünden farklı olduğunun altını çizen Tatar, Rumlar federalizmi tarihin her döneminde enosise bir sıçrama tahtası olarak gördüklerini vurguladı.

“Türkiye ve KKTC, 5+1 konferansına evet dedi”

Türkiye’nin ve KKTC’nin 5+1 konferansına evet dediklerine değinen Cumhurbaşkanı Tatar, bu konferansta Türkiye’nin ve KKTC’nin Ada’da egemen iki devlet isteme sebeplerini anlatacaklarını ifade etti. 1960 anlaşmalarının altında Rumlarla birlikte Türklerinde imzasının olduğunu vurgulayan Tatar, bu anlaşma dünyanın şahitliğinde imzalanmış ve bu da adada iki eşit halk olduğunun bir tescilidir dedi. Ama yıllarca Kıbrıs Türkü’nün adada itildiğini, kakıldığını ve silah zoruyla sindirilmeye çalıştığının altını çizen Tatar, “Bunun içindir ki, artık kendi devletimizi dünyaya tanıtıma noktasını geldiğimizi anlatacağız” dedi.

“Maraş ata-baba toprağıdır”

Maraş’ın Osmanlıdan ecdattan gelen bir ata toprağı olduğunu söyleyen Tatar, Maraş’ın Osmanlıdan vakıflara miras olarak kaldığını, bunların belgelerinin ellerinde mevcut olduğunu ama İngiliz döneminde burasının talan edildiğini ve peşkeş çekilerek uzunca bir dönem vakıfların tüzüklerine aykırı olarak kiralanarak dağıtıldığını ifade etti.

Tatar, “Bizim kavgamız Maraş KKTC’nin sınırları içinde KKTC toprağı olmasıdır. Yani Ata toprağı olmasıdır. Dolayısıyla Rum veya yabancılar, bizim yönetimimizde mallarına sahip çıkabilir” dedi.

Maraş’ı açarak ekonomiye kazandırdıklarına değinen Tatar, KKTC’nin iyi niyet çerçevesinde 1970 senesinde mal sahiplerine KKTC’de içinde yabancılarında olduğu Taşınmaz Mal Komisyonuna müracaat etmeleri durumunda uluslararası hukuk çerçevemsinde komisyonun kabul edeceği şekilde teslim edileceğini ifade etti.

“Maraş’ın açılması Rum tarafında tartışmaya yol açtı”

Maraş’ın açılması ile Rum kesiminden KKTC’de Taşınmaz Mal Komisyonuna başvuruların olduğunu ifade eden Tatar, Rum yönetimi zemin kaybedecekleri korkusu ile Rumların başvuru yapmasını istemediklerini vurguladı. Tatar, Maraş’ta mülk sahibi olanların da artık bu çözümsüzlük sürecinden sıkıldıklarını, onun içindir ki, Maraş’ın açılmasını bir fırsat olarak gördüklerini söylerken gelip başvuranlara kapılarının açık olduğuna değindi.

“Hidrokarbon kaynaklarının değerlendirilmesinde Ada’da bir komite kurulsun”

Tatar, “Denizlerdeki kaynaklar iki eşit halka aittir. Rumların tek taraflı olarak kaynakları değerlendirmeye çalışması, bizim tarafımızdan kabul görmez. Biz, eşitlik temelli bir kullanımın yanındayız. Bunun içindir ki, hidrokarbon kaynaklarının değerlendirilmesi hussunda bizim teklifimiz başından beri bir komitenin kurulması ve kaynakların değerlendirilmesi hususunda ortak bir komite ile hareket etmektir” dedi. Ama Rum kesiminin bunu kabul etmeyerek kendi başına hareket etmeye çalışmasını kabul edilmez gördüklerini ifade etti.

Türkiye’nin Ada’ya gelmemesi hâlinde Kıbrıs Türklerinin yok edileceğine dikkat çeken Tatar, Türkiye’nin Ada’ya müdahalesinin bugün Kıbrıs’a barış getirdiğini vurgularken Türkiye’yi ve KKTC’yi et ve tırnak gibi gördüklerini belirtti. Ayrıca Tatar, bu iki kardeşin birlik ve beraberliğinin daha da güçlendirilmesi gerektiğini, aksi takdirde geleceğin bir umut olamayacağını söyledi.

Editör: TE Bilişim