Kırım Tatar Sürgünü 81. yılında unutulmadı
Kadın, çocuk, yaşlı demeden binlerce insan hayvan vagonlarına doldurularak Orta Asya’nın bilinmez topraklarına doğru sürgüne gönderildi. İnsanlık dışı şartlarda başlayan bu zorunlu yolculukta yaklaşık 250 bin kişi, günlerce açlık ve susuzlukla mücadele etti. Ne yazık ki bu yolculuk, on binlercesi için bir ölüm yolculuğuna dönüştü. Sürgün edilenlerin neredeyse yarısı, daha varış noktalarına ulaşamadan hayatını kaybetti.
II. Dünya Savaşı sırasında Kırım’ı yeniden kontrol altına alan Sovyetler, Kırım Tatarlarını "Nazi işbirlikçisi" olmakla suçladı. Tarihsel ve hukuki dayanağı olmayan bu itham, yeni bir toplu cezalandırmanın bahanesi haline geldi. Stalin’in emriyle bir gecede gerçekleşen bu trajedi, yalnızca fiziki bir sürgün değil, aynı zamanda bir halkın belleğinde silinmez izler bırakan büyük bir kırılmaydı.
Sovyetler Birliği’nin çöküşünün ardından Kırım, Ukrayna'ya devredildi. Ancak 2014 yılında Rusya'nın uluslararası hukuka aykırı şekilde yarımadayı ilhak etmesiyle, Kırım Tatar halkı bir kez daha tarihsel bir travmanın içine itildi. Rus yönetimi, sadece bireyleri değil, bir halkın temsil mekanizmasını da hedef aldı. Kırım Tatarlarının demokratik iradesini yansıtan Kırım Tatar Milli Meclisi, Rusya tarafından “aşırıcı örgüt” ilan edilerek faaliyetleri yasaklandı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.