Türkiye, özellikle Suriye ve Afganistan'dan gelenlerle birlikte adeta "sığınmacı" ülkesine döndü. Muhalefet iktidara geldiklerinde, sayıları neredeyse 10 milyona ulaşan sığınmacıları "davul zurnayla" memleketlerine göndereceklerini söylüyor. Muhalefetin bu sözlerini eleştiren Cumhurbaşkanı Erdoğan ise "göndermeyeceğiz" diyor. Sözcü’nün haberine göre; Vatandaşlarsa bir an önce kendi ülkelerine gönderilmesini istiyor. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu başta olmak üzere muhalefet yetkileri de uzun bir süredir bu konuya dikkat çekerek, “İktidara geldiğimizde mültecileri davulla zurnayla memleketlerine göndereceğiz” diyor. Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan da geçen hafta yaptığı açıklamada muhalefetin bu açıklamasına tepki göstererek, “Bu güzel ülkemizde ana muhalefetin başındaki ve yanındakiler ne diyorlar? ‘Biz seçimi kazandığımızda bu ülkedeki mültecileri ülkelerine göndereceğiz’ diyorlar. Biz göndermeyeceğiz. Biz ev sahipliğine devam edeceğiz. Ve bundan tedirgin değiliz” dedi. Vatandaşlara da seslenen Erdoğan, “Sıkıntılarınız olabilir, zaman zaman yük de olabilir. Unutmayın, bunun ecri çok büyüktür. Bu ecri hiçbir zaman bir kenara koymayın” ifadelerini kullandı. İstanbul Beşiktaş Meydanı’nda vatandaşa mikrofon uzatıldı, “Muhalefet ‘iktidara geldiğimizde mültecileri memleketlerine davul zurnayla göndereceğiz’ diyor. Ancak iktidar temsilcileri buna karşı çıkıyor ‘göndermeyeceğiz’ diyor. Sizce Türkiye mülteci politikasını gözden geçirmeli mi?” diye sordu. Verilen yanıtlar şöyle oldu: “BURASI SURİYE, ARABİSTAN DEĞİL; BURASI TÜRKİYE” Songul Süngür: “Kesinlikle gözden geçirmeli. Bizim yaşam standartlarımız belli, onların yaşam standartları belli. İşsizlik yok deniliyor lakin bizim kendi halkımız iş bulamaz durumda. Neden? Çünkü mültecilere çok fazla istihdam yaratılıyor. İş arayan Türk vatandaşları üniversite mezunu da olsa aradığı işi bulamaz hale geliyor. Kesinlikle ülkelerine dönmeleri gerekiyor. Ülkemin bize kalmasını istiyorum. Burası Suriye değil, Arabistan değil. Burası Türkiye. Ben buranın gerçekten eski Türkiye olmasını istiyorum. Burası eski Türkiye olursa gerçek huzuru bulabiliriz.” “OSMANİYELİYİM, KÜÇÜCÜK İLÇESİNDE BİLE TAMAMEN SURİYELİLER VAR” Belgin Doruk: “Hatay Belediye Başkanı, ‘Hatay artık Suriyelilerin eline geçiyor’ diyor. Bu çok vahim bir durum. Artık bizler azınlıkta kalacağız gibi. Gerçekten Hatay’ın durumu çok vahim. Artık mülteci ülkesi olduk. Çok içler acısı. Huzurlu uyanamıyorum. Ben Osmaniyeliyim, İstanbul’a geleli bir yıl oldu. Orada oturduğum ilçede bile tamamen Suriyeliler vardı. İlçenin sahibi sanki onlardı…” “ÜLKE BİZİM ÜLKEMİZ” Yavuz Kaman: “Bence gözden geçirmeli. Mesela ben işsizim şu an, iş arıyorum. Sabahtan beri Anadolu Yakası’nı gezdim, Avrupa Yakası’nı gezdim, çıktığım yerlere tekrar gidiyorum, iş bulamıyorum. Davulla zurnayla gönderilmese bile onlara (gitmeleri için) bir imkan sunulmalı. Aralarında çok iyi insanlar olabilir ama bu ülke bizim ülkemiz. Bize de biraz yardımcı olmaları lazım artık. Bizi de düşünmeleri lazım.” “BİRKAÇ SENE ÖNCE ‘GÖNDERECEĞİZ’ DİYEN ADAM ŞİMDİ ‘GÖNDERMEYECEĞİZ’ DİYOR” Mehmet Ali Öztürk: “Türkiye mülteci politikasını gözden geçirmeli. Daha bundan birkaç sene önce ‘Suriyelileri göndereceğiz’ diyen adam, bugün ters dönüyor, ‘Göndermeyeceğiz’ diyor. Bak Hatay ne hale geldi. Hatay Belediye Başkanı ağlıyor ama bizim başta oturan beyefendi maşallah habire (mülteci) alıyor. Kendi vatandaşın açken sen kalkıyorsun bizim paramızla mültecilere yemek veriyorsun. Benim vatandaşım aç, niye onlara vermiyorsun? Bunların hepsi yalancı.” “KUCAK AÇMAK GEREKLİ FAKAT DAHA NEREYE KADAR…” Nazlıcan Pamuk: “Bence politikalar gözden geçirilmeli. Kesinlikle. Tabii ki muhtaç olanlara yardımcı olmak, kucak açmak gerekli fakat daha nereye kadar…” “ÇOK FAZLA MÜLTECİ ALDIK, ÖDÜN VERDİK” Halit Takaş: “Çok fazla mülteci aldık. Çok fazla ödün veriyoruz. Vergi vermemeleri, rahat rahat dükkan açmamaları… Tamam insanlıktır; barınma, yiyecek sağlayalım ama bir yere kadar. Ondan sonrası fazla.” “BURAYI BİZE BIRAKSINLAR” Neriman hanım: “Ortalık o kadar karışık ki… Kafamız karışık. İnanın ki şu pahalılıkta çok zor. Çok zorluk çekiyoruz. Şaşırdık inanın ki. (Mülteciler) Köyüne gitsin. Burayı bize bıraksınlar. Herkes yerine gitsin. Biz bize yeteriz.”