Türkiye’de bu dönüşümü sağlayacak bilgi birikimi ve genç yetenekler ile girişimcilik ruhunun mevcut olduğunu belirten Boyner, dönüşümü bütün ekosistemi dahil ederek sağlayacaklarına inandığını söyledi. Boyner, “Hepsiburada grubu olarak Türkiye’nin dijital dönüşümüne öncülük etmekten gurur duyuyoruz. Ayda 80 milyon ziyaret alan, 8 binden fazla iş ortağı olan ve 12 milyon farklı ürün çeşidi ile Türkiye’nin lider e-ticaret platformuyuz. Araştırmalara göre Türkiye’de ürün aramalarının yüze 62’si ‘Hepsiburada’ platformu üzerinden yapılıyor. Google aramalarıyla aynı oran demek. ‘Hepsiburada’nın kurulduğu günden bugüne çok şey değişti. Ama hâlâ yolun başındayız, değişim dönüşüm devam ediyor” diye konuştu.
YENİ KUŞAĞIN BEKLENTİSİ
Hangi sektörden olduğuna bakılmaksızın kim daha iyi hizmet sağlıyorsa, hizmet anlayışında çıtanın yüksekliğini o şirketin belirlediğini belirten Hanzade Doğan Boyner, müşterilerin daha bilgili, bilinçli ve talepkâr olduğunu söyledi. Oyunun kurallarını müşterilerin değiştirdiğini kaydeden Boyner, şöyle konuştu:
“Tarihin bütün dönemlerinde yaşı büyük olan fazla deneyimli sayılırdı ve usta çırağa işi öğretirdi. Teknolojiyle doğmuş kuşaklar, yaşı kendilerinden daha büyük olanlara teknoloji alanındaki gelişmeleri öğretebiliyor. Artık bambaşka bir jenerasyonla karşı karşıyayız. Doğuştan dijital dediğimiz, 20 yaş altı bu nesli iyi anlamalıyız. Çünkü onlar hem ticareti şekillendiriyor hem de şekillendirdikleri dünyada nasıl müşteri olacaklarına karar veriyorlar. Bu kuşağın en önemli beklentilerinden biri dijital dünya ile fiziksel dünyanın tamamen iç içe geçmişliği. Dijital ve fiziksel dünya arasında fark olmadan alışveriş deneyimini yaşamak istiyorlar. Bu yeni dünyada, otomatik olarak süt siparişleri veren buzdolaplarından, insansız mağazaların tüketicilere hizmet verdiği dönüşümden bahsediyoruz. Örneğin; Hepsiburada’nın ‘Çekbul’ servisi de bu geçişkenliğe çok güzel bir örnek. Mağazanın önünden geçerken vitrinde gördüğünüz bir ürünü beğenip resmini çekiyorsunuz. Hepsiburada resme göre o ürünün aynısını ya da o ürüne çok benzer bir ürün gösteriyor. Bir tıkla satın alıyorsunuz ve aynı gün teslim anlayışıyla evinize gittiğinizde ürün sizi bekliyor olabiliyor.”
YAPAY ZEKÂ
Hanzade Doğan Boyner, Hepsiburada olarak Ar-Ge merkezinde ekosisteme fayda sağlayacak yenilikçi çözümler üzerinde çalıştıklarını söyledi. Yapay zekânın iş modeline entegrasyonunun en çok üzerinde durdukları konulardan biri olduğunu vurgulayan Boyner, şöyle devam etti:
“Hepsiburada’da satılan herhangi bir tekil ürününü onlarca tedarikçi satıyor olabilir. Kiminin teslimat süresi, kiminin fiyatı farklıdır. Milyonlarca müşterinin her birinin öncelikleri de farklıdır. Kimi müşterimiz fiyata çok önem vermiyor, kimi müşteri teslimat süresine bakıyor. Hangi müşteriye, hangi ürün ve tedarikçinin gösterileceği, arkada devasa büyüklükte bir datanın yapay zekâ teknolojileri ile geliştirilmesi ile belirleniyor. Dönüşümlere bakarak algoritmalar kendini yeniliyor.”
“KENDİ İÇİMİZDE DE DEĞİŞİYORUZ”
Teknolojinin içinde doğmuş bir şirket olarak sürekli değişim içinde olduklarını aktaran Boyner, özünde teknoloji şirketi olduklarını kaydetti. Yaşanan değişim ve gelişime ayak uydurmak için kendi içlerinde de değişime gittiklerine dikkati çeken Boyner, “5 yıl önce teknoloji departmanımızı merkezi yapıdan çıkartıp diğer departmanların içine gömmüştük. Son 2-3 sene içinde büyük datanın üzerinde çalışmaya başladığımızdan beri artık data analistçilerimiz ürün gruplarının içine girdi. Teknoloji yazılım mühendislerimiz, data analistçilerimiz, her ürün grubu bu profildeki çalışanlardan oluşuyor. Aslında Hepsiburada’yı yüzlerce dev bir kurum gibi de düşünebilirsiniz. Çünkü içimizdeki o girişimci ruhu öldürmemek için çekirdek gruplar içinde çalışıyoruz” diye konuştu.
“TÜRK YETENEKLERİN GERİYE GELMESİ İÇİN ÇABALIYORUZ”
Doğan Online ve Hepsiburada Yönetim Kurulu Başkanı Hanzade Doğan Boyner, bu yıl kurdukları Ar-Ge merkezi ile Türk mühendislerin ürün geliştirecekleri doğru ortamı sağladıklarını söyledi. Bununla yetinmediklerini kaydeden Boyner, aynı zamanda dünyadaki Türk yeteneklerin ülkeye geri dönmesi için insan kaynakları politikaları benimsediklerini aktardı. Tersine beyin göçünü benimsediklerini anlatan Boyner, her sene Silikon Vadisi’ne gidip oradaki Türklerle toplantı yapıp, potansiyellerini anlattıklarını söyledi. Boyner, şunları kaydetti:
“Altyapı yatırımlarımız devam ediyor. 2016 yılında Gebze’de 100 bin metrekarelik depolama alanı ve 10 milyon adet ürün sevkiyat kapasitesine sahip Doğu Avrupa ve Ortadoğu’nun en büyük e-ticaret operasyon merkezini hayata geçirdik. Grup şirketimiz olan Hepsiexpress ile yeni bir dağıtım modeli oluşturduk. Aynı gün teslimat, randevulu teslimat ve hafta sona teslimatları gibi katma değerli hizmetler sunuyoruz. Hepsipay ile e-ticaret müşterilerine ödemeyi kolaylaştıracak çözümler üzerine çalışıyoruz. Tüm bu yatırımları Hepsiburada markası için yapmıyoruz. Bütün ekosistemi ve sektörü geliştirmek için yapıyoruz.”
TÜRKİYE’NİN İHRACAT HEDEFİNE ULAŞMASI İÇİN
Türkiye’deki en önemli dağıtım şirketi PTT ile güzel bir işbirliği yaptıklarını belirten Hanzade Doğan Boyner, PTT’nin Türkiye’nin kilometre taşı olduğunu söyledi. Türkiye’nin dört bir yanına giden tek teslimat şirketinin PTT olduğunu dile getiren Boyner, firma ile yapılan bu anlaşmayı çok önemsediğini vurguladı. Boyner, “Beraber yenilikçi çalışmalara devam etmek istiyoruz. Konferansın önemli bir gündem maddesi de sınır ötesi e-ihracat dediğimiz ticaret olacak. Cumhurbaşkanımız 2023’te ulaşmak üzere büyük bir ihracat hedefi koydu. Ülkemizin geleceği için çok önemli olan bu hedef için olağanüstü gayret ve motivasyon ile çalışıyoruz. Bu hedefe giderken nasıl katkı sağlarız, nasıl ihracatımızı artırırız diye çalışmalar yapıyoruz. Türkiye e-ihracat strateji belirlenirken, bizler gibi bu konuda tecrübeli, Türkiye’deki yerleşik şirketlerin belirleyici rol oynaması gerektiğine inanıyoruz” diye konuştu.
‘BİRLEŞTİRİCİ İŞ MODELLERİ İLE BAŞARILI OLABİLİRİZ’
Boyner, e-ithalat’ın gelişmekte olan birçok ülkeyi etkilediğini söyledi. Burada vergilerin dışında e-ithalat’a çok özenle bakılması gerektiğini belirten Boyner, konuşmasını şöyle tamamladı:
“Yurt dışından gelen ürünlerle ilgili, bu ürünlerin sahte olmasına karşı nasıl önlemler alınacak? Bu ürünleri iade etmek isteyen müşterinin hakları nasıl korunacak? Türkiye’de yerleşik olmayan bir şirketin ithalat yoluyla Türk pazarına erişmesine birtakım yaptırımlar olması gerektiğini düşünüyoruz. Bu konuda da özenle çalışılması gerektiğini düşünüyoruz. Türkiye büyük ülke ve potansiyeli çok fazla. E-ticaret’in perakendeye oranı yüzde 3.5 iken dünya ortalaması yüzde 8.5. Dolayısıyla potansiyel orada. Bizim altyapımız çok güçlü ve bu 8.5’e kısa sürede ulaşabiliriz. Kredi kartı kullanım oranımız Avrupa’nın üzerinde, akıllı cihaz ve internet kullanımımız çok yüksek, 80 milyonluk nüfusumuzun yarısı gençlerden oluşuyor, lojistik altyapımız çok güçlü.
Grup olarak yıkıcı olmayan, birleştirici iş modelleri ile ülke olarak başarılı olabiliriz. Sektörlerle birlik olan, ekosistem ile ortak çalışan firmalar Türkiye’nin yeni ekonomisine fayda sağlar. Maalesef dünyada bazı uluslararası şirketler yapıcı olmak yerine sektörleri ve işletmeleri yıkarak ve yutarak büyüme modelini benimsiyor. Biz bu modelleri benimsemiyoruz. Ülke olarak bunlara karşı tedbirli olmasından yanıyız. Yakın zamanda Türkiye’de yatırımı, istihdamı, mali ve hukuki sorumlulukları olmayan şirketlerin vergi ödemeden ticari zenginlikten fayda sağlamaya çalıştıklarını görmüştük. Bu tür durumların, cari açığın artması ve üretimin ithalata kaymasına neden olacak makro ekonomik boyutları vardı. İlgili bakanlığımızın almış olduğu karar ile adil koşullar sağlandı. Türkiye’ye yabancı yatırımcı gelmesi her zaman teşvik ediliyor. Ancak her oyuncunun adil pazar koşullarına uyum sağlaması gerekiyor. Devletimizin bu yönde aldığı kararları destekliyoruz.”