Ülkücü Ali Baykan’ın mesajının tamamı şöyle:

Bize zamanında "Türkeşçi" diyorlardı, Allah var hiç rahatsızlık duymadım böyle bir "adamcı" yakıştırmadan. Dahası, benim bakış açımı taşıyan Ülkücüler, sözün yeri geldikçe övünçle "Biz halâ Türkeşçiyiz" deriz, slogan gibi bu kendini yaftalamayı gururla yaparız, işin başındaki Ülkücü=İdealist çizgiyi muhafaza ettiğimizi anlatmak için.

Oysa Ülkücülük=İdealistlik "Adamın adamı değil, davanın adamı olmak" deyişinde vücut bulur. Bir Ülkücü asla adamcı olmaz, onun mensubiyeti ilkeleri ve prensipleri olan bir fikri yapıya olur, bir "ideal"e olur. Adamlardan, kişilerden bağımsız, ideolojik bir mensubiyettir yani.

Bu genel değerlendirmeden sonra şahsımla alâkalı olarak yazmak da icabediyorsa;

Beni herkes İyi Parti'li, hatta belki birçoğu Akşener ile yakın görüşen kurmaylarından biri olarak zannettiği zamanlarda benim MHP'den (Atila Kaya, Suat Başaran gibi isimlerle birlikte) ihraç edildiğim gazete ve Tv'lerden duyuruldu, yakıştıramayanlar "o sen misin" diye arayıp sordu hatta.

Ancak babasının ricası ile "Her yıl bütün Türk Dünyası derneklerinin yakın oldukları partiden filan bağımsız olarak birlikte organize ettikleri ve Nevruz gününü içine alan haftada, TÜRK DÜNYASI GÜNLERİ organize etmek" projesini takdim etmek üzere buluşabildiğim Buğra Kavuncu'ya, bir kaç ay sonra yapılacak ikinci kongre süreci öncesinde "İSTANBUL'DA BAŞLATILACAK VE İLGİNÇLİKLERİ İLE MEDYA HABERİ OLACAK BİR ÜYE KAMPANYASI" yapması gerektiğini, bu sayede Anadolu’da diğer illerde MHP'den gelen alışkanlıklarla "Binayı ben tuttum, koltuğu sandalyeyi ben aldım kirayı ben ödedim de seçime soktum bu partiyi, şimdi il başkanlığını-ilçe başkanlığını kimseye vermem" diyen ve üye sayısını resmiyette 400'ün altında tutup (tıpkı MHP'deki gibi) KENDİ SEÇTİKLERİNE KENDİNİ SEÇTİREN DÜZEN'i sürdüren dirençlere karşı, üye olmak isteyenlerin bu medya haberlerinden cesaret alarak, İstanbul'u örnek göstererek, kendi illerinde ilçelerinde üye olmak ısrarı ve bilinci gelişebilir, direnç duvarları yıkılabilir dediğim üzerine, Buğra Kavuncu "Bunun bir yolu var mı, kafanda bu konuda bir model varmı diye sorduğunda, ayrıldıktan sonra gece yarısında eve gelene kadar direksiyon başında kurguladım anafikri, sabah bittiğinde 4 sahifelik, en az TÜRK DÜNYASI GÜNLERİ kadar kadar tesirli ve başarılı olmaya aday bir proje tamamlanmış oldu, Buğra'nın özel kalemine ulaştırdım.

Hepsi bu kadar. Ne TÜRK DÜNYASI GÜNLERİ'nden, ne de ÜYE KAMPANYASI'ndan bir bahis bile olmadı sonrasında.

İYİ PARTİ ile tek temasım bu oldu, üyesi bile değilim halen, bekledim biri beni farketsin de gel üye ol desin diye.

Yazdıklarım sebebi ile beni İyi Parti yanlısı Face guruplarına eklediler, yazılarımı o guruplara da gönderir oldum, sonra "Akşener Cumhurbaşkanı Adayı olmamalı, olmayacak..O potansiyel Başbakan adayı, AKP çözülünce yerini İyi Parti dolduracak çünkü" dediğimde beni o guruplardan çıkardılar, benim bunu ilk yazdığımdan (arada onlarca kez yazdım) yaklaşık bir yıl sonra Akşener kendisi "Ben Başbakan olacağım, Cumhurbaşkanı adayı olmayacağım" dedi. Ben bunu bir yıl öncesinden söylemeye başladığımda benimle arasına mesafe koyan birçoğu dostum arkadaşım kişiler bu durumdan mahcubiyet duydular mı bilmiyorum, dönüp özür dileyen, sen haklıymışsın diyen olmadı.

Hülasa, beni "adamcı", hele ki tek adamcı olmakla itham eden zihniyet çok ama çok yanlıştır. Bu çamurun bende izi bile kalmaz.

Editör: Gökçe Sevim