Rusya'da yayımlanan Nezavisimaya Gazeta (Bağımsız Gazete) 30 Mart'taki sayısında "Özel Servisler"in incelenmesine ayırdığı bölümde, Cumhurbaşkanı Erdoğan iktidarının depreme karşı koyma ve deprem sonrası arama kurtarma çalışmalarındaki başarısızlığının yol açtığı itibar kaybını gidermek maksadıyla  MİT aracılığıyla uyguladığı Psikolojik Harekat (PSİKOP) üzerine bir haber yayınladı. Yazının, "Son kart: Göçmen karşıtlığı 
ve Ümit Özdağ" başlık bölümünde ise Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ için iftira dolu ifadeler kullanıldı.

Vasiliy İvanov imzasıyla kaleme alınan "Türk istihbaratı deprem sonrasında bir psikolojik harekat gerçekleştirdi" başlığıyla yayımlanan haberde, 2010 yılından beri MİT'in başında olan Hakan Fidan'ın depremin etkisi hakkında kamuoyunda farkındalık yaratmak için depremin ertesi günü çok aşamalı bir etki operasyonu emri verdiğine değinildi. Örtülü seferberlikle, Diyanet'in de MİT'in emrinde olduğu vurgulanan haberde, kurtarma çalışmaları devam ederken, Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek'in de Amerikan karşıtı kampanya başlattığı,  ABD'nin deprem yardımı gönderme bahanesiyle "Türkiye'yi işgale hazırlandığını" iddia ettine dikkat çekildi. 

Haberde göçmenlere karşı duruşuyla öne çıkan Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ için de ayrı bir başlık açıldı. Özdağ'ın halkın öfkesini Suriyeli ve göçmen gruplara yönlendirmek amacıyla deprem bölgesini gezdiği iddia edilen haberde şu ifadelere yer verildi:

"MİT'in deprem tartışmasını kontrol altına almak için oynadığı son kart, göçmen karşıtı duruşuyla bilinen aşırı sağcı Zafer Partisi lideri Ümit Özdağ'ın seferber edilmesiydi. Uzun süredir MİT ajanı olan Özdağ, halkın öfkesini Suriyeli ve diğer göçmen gruplara yönlendirmek için depremden etkilenen şehirleri gezmeye başladı. Göçmenlerin depremden etkilenen bölgelerde yağmaya giriştiğini, ölüleri ve terk edilmiş evleri soyduğunu iddia etti. Hatta hükümetten yağmacıların fiziksel olarak imhasını emretmesini istedi.

MİT'in PSİKOP'u son on yılda genellikle Erdoğan hükümetinin kontrolü altına girmiş olan Türk basınının eşgüdümlü çalışmaları sayesinde büyük ölçüde başarılı oldu. Ancak hükümet, 2015 ve 2016'da yaklaşık iki yüz medya kuruluşunun kapatılmasından sonra, öncelikle uluslararası topluma Türkiye'de çoğulculuk ve ifade özgürlüğünün varlığının kanıtı olması amacıyla çeşitli muhalif yayınların ve TV kanallarının faaliyetlerini sürdürmesine izin veriyor."

Kaynak: (AEK) Bianet.org

Editör: Yadigar Hanım