Rahmetli Yazıcıoğlu 25 Mart 2009 tarihinde meydana gelen kazada hayatını kaybetmişti. Demek ki aradan 9 yıl geçmiş. Bu,az bir zaman değil,ama Yazıcıoğlu hala sevenlerinin gönlünde dipdiri yaşıyor.

***

Ölüm, bazı insanları büyütür bazılarını küçültür. Ölen kişi ardından bir boşluk bırakmış,ahlak ve fazilet timsali olmuşsa gönüllerdeki yeri her gün biraz daha büyür. Zulme,gadre,hırsızlığa,kamplaşmaya vesile olmuşsa ölümüyle birlikte hayatının üzerindeki perde aralanır.Çizdiği görüntü ile gerçek hayatı arasındaki tenakuzlar ortaya çıktıkça küçülür.

***

Yazıcıoğlu içi dışı bir adamdı. Önüne dünyayı serseler –inançlarından zerre kadar taviz vermeyecek- bir kişiliğe sahipti. Zaman zaman söylediği”,isteseydim en üst makamda olurdum” şeklindeki sözleri hem milli menfaatleri kişisel çıkarlarından üstün tuttuğunu, hem de dış ittifaklarla o makamlara gelenleri ima yollu gösterir mahiyetteydi. O dünya mülkünü, fani olduğunun şuuruna varanlardan olduğu için baki olanı tercih etmiş ve bunu üç günlük dünya için fırıldak olmaya gerek yok diyerek ifade etmişti.

***

Rahmetli Yazıcıoğlu’ndan sitayişle bahsetmek elbette önemli,ama daha önemli olan millet vicdanında hala kanayan bir yara olan – şahadetinin- bütün yönleri ile aydınlatılmasıdır. Bir kazanın aradan bunca yıl geçmiş olmasına rağmen aydınlatılamamış olması Türk hukuku için de siyaset kurumu için de bir ayıptır. Ama ayıbın büyüğü onun dost ve arkadaşlarına aittir. Zira,onun davasını ve kanını yerde bırakmamak herkesten önce onunla kader birliği yapan arkadaşlarına aittir.

***

Geçmişte bu davanın aydınlatılamaması yargıdaki örgütlenmeye bağlanmış,üstünün örtülmeye çalışıldığı ifade edilmişti. Bugün o yapı yargıda yok ama hala dava tatmin edici bir sonuca bağlanmış değil. Bu dava sürüncemede kaldıkça, bundan en çok iktidar zarar görecektir. Olay belki de kazaydı ama kazadan sonra bugün artık bilinçli olduğu bilinen arama kurtarma çalışmalarını farklı yerlere yönlendirmek –kaza ihtimalini- zayıflatan bir durumdur. Kaza ise Yazıcıoğlu ve arkadaşları koordinatları önceden bilinen yerde niçin aranmamışlardır,niçin kaza bölgesine gitmek isteyenler üç gün boyunca engellenmiştir? Buna tesadüf denilebilir mi?

***

Kazanın mahiyeti aydınlatılmadığı müddetçe, toplum şu soruyu, haklı olarak kendine soracaktır: Yazıcıoğlu bugün yaşasaydı ne olurdu? Ve toplum kendi vicdanında kazanın sorumlularını bu sualin cevabında arayacaktır. Onun için başta hükümet ve sn CB olmak üzere yetkili makamda olanlardan bu meseleye gerekli ilgiyi göstermelerini beklemek hakkımızdır. Mecliste geçmişte rahmetli Yazıcıoğlu ile teşrik-i mesai etmiş arkadaşlarına da dava arkadaşlığının yüklediği görevler vardır. Bu cenaze böyle yerde kalmamalıdır. Olay aydınlatılıncaya kadar rahmetli Yazıcıoğlu ile arkadaşlarının cenazesi yerdedir ve definleri ancak mesele aydınlatıldıktan sonra yapılmış olacaktır.