Üç gün önce 23.30 sularında İstanbul Büyükçekmece’de polis ekipleri, boş bir arazide helikopter destekli arama yaptı.

İş makinesiyle kazı yapıldı, helikopter 1 saat havada kaldı.

Helikopter gitti, kazı yapılan alanda polis nöbet tutmaya başladı.

Önce açıklama yapılmadı.

O an aklıma, kumpas davaları başlamadan önce yapılan gizemli kazılar geldi.

(Kazıda cesedin arandığını söylediler ve bir zamanlar Ergenekon tanığı olan İranlı uyuşturucu baronu Zindaşti ile ilişkilendirdiler.)

***

Garip şeyler oluyor.

Enver Altaylı ve FETÖ’nün ikinci adamı Mustafa Özcan’ın ‘Köstebek’i yayınlama’ baskılarına rağmen FETÖ’nün Emniyet yapılanmasını anlatan, sonrasında bir suikaste kurban giden Necip Hablemitoğlu’nun cinayet zanlısı Nuri Gökhan Bozkır Türkiye’ye getirildi.

Bu haberi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan televizyondan açıkladı.

İlk soru şuydu?

Bozkır neden şimdi getirildi? 2015’e kadar Türkiye’de yer alan ve Sauna çetesinden tutuklanan kişi nasıl oldu da kim ya da kimler tarafından Ukrayna’ya kaçırıldı? Ve sonra ne oldu da tam da ‘konuşacağım’ dediği zaman apar topar Türkiye’ye getirildi.

A Haber’e göre, yakalama MİT’in nefes kesen operasyonuydu!

***

Önce şu ilginç bilgiyi vererek başlayayım.

Yukarıdaki soru önemli: Kim ya da kimler Ukrayna’ya kaçırdı Nuri Gökhan Bozkır’ı?

Hatırlayın, İzmir’de FETÖ borsası cinayeti işlenmiş, AKP İl Başkan Yardımcısı Ahmet Kurtuluş, ev hapsindeyken, polis kıyafetinde gelen bir katil tarafından vurulmuştu.

Sonrasına ilişkin büyük tartışmalar yaşanmış ve Serkan Kurtuluş ismi öne çıkmıştı.

Daha Sedat Peker bu ismi ağzına almadan aylar önce Veryansın Tv bu konunun tüm ayrıntılarını hem haberlerine hem de yayınlarına yansıtmıştı.

Şimdi ne alaka Nuri Gökhan Bozkır ile Serkan Kurtuluş ilişkisi diyeceksiniz.

İkisi de Suriye’de bazı gruplara silah taşıyorlardı.

Ortak yanları sadece bu değildi, Serkan Kurtuluş da tıpkı Nuri Gökhan Bozkır gibi Ukrayna’ya kaçırılmıştı. Kurtuluş bir süre orada kaldıktan sonra Arjantin’e gitmiş, orada da CIA’nın kucağına düşmüştü.

Çok uzak değil, yakın zamanda bu konunun çok konuşulacağı günler gelecek.

Biz burada bırakalım…

Sorularımızı soralım, gazetecinin işi önce soru sormak çünkü…

***

Nuri Gökhan Bozkır…

Kendisi eski bir asker. Özel Kuvvetler Komutanlığında görev almıştı. Herkes kendisini anlatıyor ama biz aynı taburda iki yıl Bozkır ile görev yapmış arkadaşlarının ağzından çıkanlarla tanıtalım kendisini…

“Kendisini çok iyi tanırız. Birlikte görev yaptık. En büyük karakteristik özelliği, başarılı olabilmek adına her türlü hileyi yapacak, her türlü yalanı söyleyebilecek, subay olamayacak kadar karaktersiz ve şerefsiz birisi.

Görev yaptığımız dönemde Özel Kuvvetler’de çalışması uygun değildir kanaati yazılmış olmasına rağmen Özel Kuvvetler’in MAK isimli en seçkin personelinin bulunduğu birliğe ataması yapıldı. Herkes bu duruma şaşırmıştı.”

Araya girip bilgi veriyorum.

Şaşırtan bu görevlendirmenin sebebi bir torpildi. Arkasındaki kişi de babası Albay Niyazi Bozkır’dı. Niyazi Bozkır’ın en yakın devre arkadaşı kimdi dersiniz?

‘Kasaptaki ete soğan doğramayan’ Hilmi Özkök!

İddia o ki, bu atamanın mimarlarından biri…

Dönelim taburda birlikte görev yaptığı kişilerin Nuri Gökhan Bozkır’ı anlatmasına…

“Gerek Harp Okulu’nda arkadaşları, gerekse Özel Kuvvetler’de bulunan personelin tamamı bu adamın zeki olduğu kadar ne kadar şerefsiz ve karaktersiz olduğunu yaşayarak görmüş ve öğrenmiştir. Fakat baba faktörü onun önünü açmıştır. Bozkır, burada görev yaptığı dönemde paraşüt atlayışında bacağını kırdı ve uzun süreli istirahat aldı. Bu dönemde yasadışı kişilerle irtibata geçtiğini biliyoruz. Zaten sonra Sauna çetesi operasyonu geldi. Kendisi parayı da çok severdi.”

***

Evet, işte bu kişi şu anda Türkiye’de Necip Hablemitoğlu’nu öldürmekle suçlanıyor ve sorgulanıyor. Gerekçe de net, cinayet gecesi Hablemitoğlu’nun evinin etrafında telefon sinyalleri gelmiş ve saldırıyla ilgisi olan bazı kişilerle HTS kayıtlarının çıkmış olması…

Kimilerine göre bu olay Nuri Gökhan Bozkır tarafından yapıldı ama kendisine soruyor gazeteciler, net bir dille uyarıyor:

“Ben öldürmedim kimin öldürdüğünü devlet çok iyi biliyor.”

***

Hikaye aslında çok karmaşık ama mümkün olduğu kadar kısa ve net anlatmaya çalışıyorum. Olay gerçekten ilginç çünkü.

***

İşte ne oldu ne bitti ise, Bozkır Türkiye’ye getirildi. Yalnız garip bir şey oldu. Sabah gazetesi bu kişiyle Türkiye’ye getirilmeden bir süre önce bir söyleşi yapmış. Erdoğan’ın açıklamasının hemen ardından da söyleşiyi yayımlamaya karar vermiş.

Açık konuşayım, hayatımda böyle garip bir söyleşi görmedim.

‘Sabah, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, dün akşam bir televizyon yayınında Türkiye’ye getirildiğini açıkladığı Necip Hablemitoğlu suikastı zanlısı Nuri Gökhan Bozkır’ın itiraflarını yayınlıyor’ diye başlıyor söyleşi ve şu cümleyle sürüyor:

‘Bu itiraflar, 20 yıllık karanlık suikastın bilinmeyenlerine ışık tutuyor.’

Yani Sabah gazetesi Bozkır’ın ‘itiraflarına’ şartsız-şüphesiz inanıyor.

İlk soru, suikast günü Bozkır’ın telefonunun olay yerinden sinyal verdiği ile ilgili…

Bilmiyorum, diyor. İkinci soru daha çarpıcı:

‘Cinayet günü telefonunuzu neden kapattınız?’

E yani, telefonu kapattıysa sinyal nasıl geliyor, sinyal geliyorsa telefonu ne zaman nerede kapatıyor?

Sorulardaki ayrıntıya da dikkat çekmenizi öneriyorum.

Meğersem Bozkır’ın savcıya gönderdiği ihbar mektubundan da bilgileri varmış başarılı gazetecilerimizde.

***

Şimdi dikkat kesilin… 4 isim veriyor Bozkır. 3’ü asker, biri istihbaratçı. Ve bunların isimleri açık açık söyleşide yazıyor.

Soru basit: Hani MİT kanunu? Bir istihbaratçının ismini neden açık ettiniz?

Kimilerine kanun başka işliyor!

***

Bahsi geçen 4 kişiyi sordum. Tanıyanlar bu kişilerin vatanını seven, devletine ve hukukuna bağlı olduğunu söylüyor. Ama Bozkır’a göre cinayetin arkasında bu kişiler var… Biz tanımıyoruz.

***

Söyleşiye devam ediyoruz ve karşımıza kim çıkıyor dersiniz?

Amiraller duyurusunda ortalığı velveleye vermekle görevli Zihni Çakır. Çakır aynı zamanda Ergenekon kumpası yokken Ergenekon kitabı yazan biri.

Hatta Ergenekon tanığı…

Hatta Ergenekon’un bir numarasını tanıdığını anlatmıştı, tarifi de şuydu:

“1,65 boylarında, açık tenli, yeşil gözlü, 60-65 yaşlarında, sarı saçlı, göçmen tipli, saçları seyrek, sert mizaçlı, bıyıksız, sakalsız, nizami her gün traş olan, biz kendisine komutanım diye hitap ediyorduk… Muzaffer Tekin’e benziyordu ancak Muzaffer Tekin’den daha zayıf yapılıydı.”

İşte bu katil zanlısı Bozkır, 2015’te savcıya iletmesi için ihbar mektubunu Zihni Çakır’a göndermiş ve bu mektupta 4 kişinin ismi var.

Yani Bozkır bilgileri Çakır’dan başka verecek birini bulamamış demek ki!

***

Söyleşinin en akıl almaz kısmına geldik.

Bozkır anlatıyor, cinayetten bir gün sonra Özel Kuvvetler askerleri Mogan Gölü’nde koşuyorlarmış, kendisi geride kalmış. Önünde ismini verdiği iki kişi de içinde silah olan siyah bir poşeti göle fırlatmış.

Bozkır diyor ki, ‘Ben 200-300 metre gerideydim. Benim gördüğümü fark etmediler.’

Göze bakın siz! Kama Kuyruklu Kartal gibi mübarek! 300 metreden iki kişiyi görüyor, onları tanıyor, siyah bir poşeti tespit etmekle kalmıyor, içinde silah olduğunu da biliyor ve fırlattıklarını belirtebiliyor.

Savcıya kroki de vermiş. Araştırıldı mı araştırılacak mı bilmiyoruz. Göreceğiz.

Evet, bu akıl almaz, hayatın olağan akışına aykırı söyleşi böyle bir şey…

Şimdi gelelim FETÖ’cülerin ne dediklerine?

***

Sabah’ın bu haberinin ardından FETÖ’cülerin yazılarına, videolarına göz attım. Göbek atıyorlar. Söyledikleri çok şey var ama en fazla dile getirdikleri konu, bu cinayeti FETÖ’nün işlemediğini, bunun ortaya çıktığını, artık bu işin başka bir boyuta gideceğini…

Kısaca diyorlar ki, Erdoğan ‘Avrasyacılara’ (FETÖ’nün Ulusalcı, Atatürkçülere uygun gördüğü ifade) operasyon yapacak! Hatta öyle ki, bu operasyon Özel Kuvvetler’den Emniyet’e, TSK’nın diğer komutanlıklarından MİT’e kadar ilerleyecek! Medyayı da katmışlar tabii…

Hatta iki üç FETÖ’cü alenen bu işin eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’a kadar bile uzanacağını belirtiyor.

Engin Alan, Levent Göktaş, Veli Küçük… Kim konuşulmuyor ki?

Biri çok daha açık söylüyor: Yeni bir Ergenekon operasyonu geliyor!

***

Şimdi Ergenekon kumpasının ilk dönemlerine gidelim…

Osman Yıldırım vardı, namı diğer FETÖ’cü Savcı Zekeriya Öz’ün ‘Osmanım’ı.

Hablemitoğlu cinayetiyle ilgili de konuşmuştu… TSK’ya ve özellikle ÖKK’ya suç atmıştı.

Nedense film geri sarmış gibi…

***

10 Ocak 2022 tarihinde Veryansın Tv’de Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ ile bir program yapmıştık.

O programda çok önemli bir söz söylemişti Özdağ.

‘İktidar ile FETÖ görüşüyor, bunu biz biliyoruz.’

‘Bu bir iddia değil, bilgi’ diye de eklemişti!

FETÖ’nün laboratuvarında hazırlanan ve hala devam ettirilen 28 Şubat ve Balyoz davalarına AKP’nin ne yaptığı belli! Amiraller duyurusu sonrası amirallere de nasıl davrandığı belli…

Şimdi kim diyebilir ki, AKP’nin ya da FETÖ’nün ya da bu birlikteliğin yeni bir operasyon yapmayacağını?

Neler oluyor bilmiyoruz, ama sanırım birileri kasapta yeni bir et hazırlıyor, soğan doğramayanların sesi de biraz fazla çıkıyor…

Herhalde yeni bir ‘Osmanım’ yaratılıyor.

Editör: TE Bilişim