1928 yılında Polonya Varşova’da doğdu. Aslen Polonyalı ama 1958’de ABD vatandaşı oldu.

Columbia Üniversitesi’nde ders vermeye başladı.

1960’ta John F. Kennedy’nin Başkanlık kampanyalarını yürüttü.

1975’te Jimmy Carter (39. ABD Başkanı)’ın politika danışmanı oldu. Zeki, strateji üretmeyi çok iyi bilen siyasetçi idi.

Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB, dönemin Rusya’sı) üzerinde araştırmaları bulunmaktadır.

Tabii ki Zbigniew Brzezinski’den bahsediyorum.

II. Dünya Savaşı sonrasında Amerika açısından Sovyet tehlikesi doğuda etkisini artırmış ve Türki Cumhuriyetler ’de SSCB etki alanı iyiden iyiye hissedilmişti. SSCB’nin bu gücünü kırmak, bölge ülkelere yayılmasını önlemek ve komünizmin belini kırmak için 1977’de Zbigniew tarafından ‘Yeşil Kuşak Projesi’ hayata geçirildi.  Neden Yeşil Kuşak diyorsanız eğer, İslam’ın geleneksel renginin yeşil olmasından dolayıydı. Amerika her yönden yeşili çok güzel kullanıyor!

Kızıl tehlikenin- komünizm- önüne geçmek için ilk olarak…

Harry S. Truman (33. ABD Başkanı), 1947 senesinde açıkladığı Truman Doktrini ile Türkiye’ye 100 milyon dolar verildi.

1952 yılında Marshall yardımı altında da ödünç! olarak 72 milyon dolar verildi. Türkiye bu parayı 35 sene boyunca %2,5 faizle geri ödedi.

Askeri destek olarak ise, Türkiye ve Yunanistan 1952 senesinde NATO’ya dahil edildi; böylelikle askeri açıdan da  SSCB’nin güneyi kuşatılmış oldu.

Sovyetler giderek çevreleniyor.

Fakat ABD, bunların haricinde komünizmle mücadele kapsamında en etkili silah olarak kullanacağı bir araç seçecekti; o da, Zbigniew’in geliştirdiği Yeşil Kuşak Projesi’nden başkası olamazdı.

Ilımlı İslam…

Soğuk Savaş döneminde ABD, kendi çıkarına ve hesaplarına göre İslam’ı yeniden dizayn ederek bölge ülkelere ihraç edecek ve dönem dönem dış politika aracı olarak kullanacağı bu politikayı, SSCB’ye komşu ülkelere ihraç edecekti. Bu şekilde Orta Asya’da, Kafkasya’da kısmen de Orta Doğu’da (Afganistan Talibanı ve Pakistan dinci radikal örgütleri) İslam dinine hitap edecek, İslami örgüt ve teşkilatları harekete geçirip, bölgedeki kızıl etkiye –SSCB- balyoz vurmayı hedefleyecekti. Sonucunda o bölgelerde yeni yönetimler kuruldu, ülkeler bölündü dinci radikal gruplar palazlandı. Sovyetler 1979’da işgal ettiği Afganistan’dan çekilmek zorunda kaldı.

Peki ya Türkiye…

Bu projenin etki alanında tabii ki Türkiye de olacaktı ve Yeşil Kuşak Projesi’nden nasibini alacaktı. Ülkemiz, bu projenin en etkili vuruşunu 1980’de yaşadı ki, CIA şeflerinden olan Paul Henze, dönemin Başkanı Jimmy Carter’a bilindik, tarihe geçen şu cümleyi söylemişti:

“Our boys have done it!” (bizim çocuklar başardı) Evet. İstenen olmuştu! Ordu içinde uzun süre sessizce teşkilatlanan Kenan Evren ve cuntası, yönetime el koymuş 12 Eylül 1980 darbesini gerçekleşmişti. Kızıl renge karşı yeşil renk panzehir olarak kullanılmıştı.

Akabinde ülkemizde komünist propaganda özelinde söylevde bulunanlar ve eylemler gerçekleştirenler, kolluk kuvvetleri tarafından şiddete maruz kalmış, toplumsal tabanda cemaat yapılanmaları kontrolsüzce büyümüş, devlet mekanizmasının her alanına -kurum ve kuruluşlara- tesir edecek şekilde yapılanma yoluna gidilmiştir. Amerikan modeli siyasal İslam’ın öncülüğünde Evren cuntası, belki de! günümüzde yaşadığımız 15 Temmuz hain darbe girişiminin ve yapılanmasının taşlarını yavaş yavaş koymaya başlamıştı.

ABD’nin bölgemiz ve Ortadoğu için attığı her adımı dikkatle izlemeliyiz, okyanus ötesinden dizayn edilen politikalar ve ihraç edilen düşünceler, ne zaman hayrımıza oldu ki.

Yine söylüyorum ve ısrarla söylüyorum. ABD ve Türkiye stratejik müttefik değildir. ABD’nin Stratejik müttefiki sadece İngiltere ve İsrail’dir.