Millî Eğitim Bakanlığı 2012 yılından beri “yaşayan diller ve lehçeler” dersi kapsamında 5, 6, 7 ve 8. sınıflarda Kürtçe ve Zazaki lehçelerini seçmeli ders olarak veriyor. Özellikle Doğu ve Güneydoğu’da başta Eğitim Bir Sen olmak üzere bazı sendikalar bu derslerin alınması için afişler, pankartlar basarak çocukları teşvik ediyor.

İsteyen istediği dili öğrenebilir, ancak öncelik her zaman Türkçeyi iyi öğrenmek olmalıdır. Çünkü Türkçeyi iyi öğrenemeyenler sonraki yıllarda dezavantajlı duruma düşebiliyor, sınavlarda başarı oranı azalabiliyor.

Zazaki’den ziyade Kürtçe öğrenimi ile ilgili talepler bir ihtiyaçtan çok ideolojiktir. Farklılığın dil üzerinden ifade edilmesi, o farkı muhafaza etmeyi ideolojik bir gereklilik olarak görenleri Kürtçe üzerine kapanmaya itiyor. Çünkü etnikçi çevrelerin “ne farkımız var?” sorusuna verecekleri tek cevap; dilimizdir. Onun için bütün politikalarını dil farklılığı üzerine bina ediyorlar.

Aynı çevrelerin bir hedefi de Zazaki’yi Kürtçenin bir lehçesi, bir diyalekti olarak gösterip -bölücülüğü- Zazaca konuşan vatandaşlarımızla tahkim etmek. Türkçesi Zazaları Kürtlük içinde eriterek asimile etmek. Bir taraftan millî/ulus devletin asimilasyonist politikalar izlediği iddia edilirken, öte taraftan Zazaları asimile etmeye kalkmak ideolojik riyakârlığın açık bir göstergesidir.

Ayrılıkçı çevrelerin bu stratejisi, ne yazık ki konunun öneminin, anlamının farkında olmayan resmî/gayriresmî bazı çevrelerce de paylaşılıyor. Bu tip konularda kullanılan her kavramın büyük önemi var. Dikkatsiz kullandığınız her kavram başkalarının silahına mermi olup size döner.

Bir gazete, 2024-25 öğretim yılında alınacak seçmeli dersler için müracaatların 12 Şubat’a kadar yapılması gerektiğini duyururken haberi şu şekilde veriyor: “Millî Eğitim Bakanlığı (MEB), ortaokullarda (5, 6, 7 ve 8. sınıflar) "Yaşayan Diller ve Lehçeler" dersi kapsamında Kürtçenin Kurmancî ve Zazakî lehçelerini seçmeli ders olarak sunuyor.” Bu ifade gazetenin kendi ifadesi midir, yoksa MEB’in kullandığı bir ifade midir? haberde pek anlaşılamıyor. Ama Kurmanci ve Zazaki’yi Kürtçenin lehçeleri olarak takdim etmek tam da asimilasyoncu bölücülerin istediği şeydir.

Bilimsel araştırmalar, Zazaların Kürtlerden, Zazaki’nin Kürtçeden farklı bir dil olduğunu göstermiştir. Fırat Üniversitesi’nin değerli bilim insanlarından Prof. Dr. Fatih Özek’in, iki akademisyenle birlikte yayınladıkları çok önemli bir makale var. (Fatih Ozek, Bilgit Saglam and Charlotte Gooskens* Mutual intelligibility of a Kurmanji and a Zazaki dialect spoken in the province of Elazığ, Turkey) Sonraki yazılarımda bu makale ile ilgili geniş değerlendirmeler yapacağım. Şimdilik şu kadarı söylenebilir, Zazaca ile Kürtçe ayrı dillerdir. Kürtçenin lehçeleri olduğu iddia edilen diller arasında bile birbirini anlama oranı son derece düşüktür. Bahsi geçen çalışmada Kürtçe konuşanların Zazacayı, Zazaca konuşanların Kürtçeyi ne kadar anladıkları araştırılmış, anlama oranının son derece düşük olduğu ortaya çıkmıştır. Kürtçenin farklı ağızlarını konuşanların da birbirlerini çok az anladıkları tespit edilmiştir. Üstelik bu araştırma birbirine yakın bölgelerde günlük hayatta çok sık kullanılan ve bilinen kelimeler üzerinden yapılmıştır. Ana dilde eğitim taleplerinin arkasında yatan da budur; birbirini anlamayan grupları tek standart bir Kürtçe lehçe ile birbirlerini anlar hale getirmek. Bir başka ifadeyle uluslaşmanın ilk basamağı olan dil birliğini sağlamak.

Onun için bazı kavramlar kullanılırken -sözün nereye varacağı ve neye yarayacağının- iyi hesap edilmesi gerekir. Bu mesele bir Millî Güvenlik meselesidir. Düşüncesizce/hesapsızca söylenen her söz, kullanılan her kavram bumerang gibi bu ülke insanının birliğini, kardeşliğini vurur. Örgüt dili ve ağzıyla değil, kendi dilimizle konuşmalıyız. Bütün bu açıklamalardan sonra, başlıktaki “Zazaca Kürtçenin nesi olur?” sorusunun cevabını verebiliriz: Zazaca, Kürtçenin hiçbir şeyi değildir, ikisi de farklı dillerdir.