Odgurmuş: Üstadım, 

Üstad: Buyur "kanaatkâr" çırağım.

Odgurmuş: Bir soru sorabilir miyim?

Üstad: Sor bakalım çırak.

Odgurmuş: Üstadım, ülkede 15 Temmuz tarihinde darbe teşebbüsü olmuş ve pek başarılı olmamıştı ya, siz bu darbeden pek söz etmiyor teğet geçiyorsunuz. Sizin bu darbe teşebbüsüne pek inanmadığınız görmezden geldiğiniz ve biraz eğreti baktığınız söyleniyor, ne dersiniz.

Üstad: Evladım bir ülkede eğer bir darbe varsa vardır, yoksa yoktur. Darbe geldiğinde o herkesi susturur. O varken kimse konuşamaz, Hatta Darbe dediğin emir komuta zinciri içinde olur. Senin bahsettiğin darbe emir komuta zinciri içinde olan bir olay mıdır, yoksa emir komuta zinciri dışında meydana gelen bir olay mıdır? Bu konuyu açıklığa kavuşturmamız gerekir. “Binaenaleyh” gördüğüm kadarıyla ortada ne emir var ne de zincir var. Emir ve zincir olmayınca “netekim” sonuç itibariyle o darbe de darbe olmaz. Baksana evladım bazı tutuklanan kişilerin ellerine bile kelepçe yerine plastik takmışlar.

Odgurmuş: Ama efendim her darbenin emir komuta zinciri içinde olması gerekir diye bir şart mı vardır? Veya böyle bir şart varsa bu şartı kim koymuştur. Silahı eline geçiren, Harp okulu öğrencilerini elde eden darbeyi yapar.

Üstad: Evladım, darbe dediğin darbe gibi olmalıdır, vurduğu yerde tozu dumana katmalı, ortalığı darma dağın hale getirmelidir. Yoksa 3-5 yerde yapılan ve mevzii kalan bir takım kalkışma ve teşebbüslere maalesef ben pek darbe gözüyle bakamıyorum. Bizzzz ne darbeler gördükkkk. Neydi o darbe günleri; Yüzbinler tutuklanıp içeri atılmış, darbe lider üniformaları içinde “Asmayacak da besleyecek miydik, bir sağdan bir soldan astık” demişti.

Odgurmuş: Efendim, evet sizin zamanınızda da çeşitli darbeler oldu, pek çok darbeyi bizzat yaşadınız, bu günkü darbe sizin zamanınızda yapılan darbelere benzemiyor diye böyle söylüyormuşsunuz gibi geliyor bana. Yani darbe size yapılırsa iyi darbe oluyor da size yapılmaz ve rakibinize yapılınca kötü darbe mi oluyor? Öyle iyi darbe kötü darbe olmaz sanırım. Darbe darbedir.

Üstad: Evladım, biz ne darbeler gördük, bir fırtına gibi ülkeyi ve “evren”i kasıp kavuran ve yüz binlerce insanı hapishanelere dolduran darbelerin yanında bu günkü darbenin esamisi bile okunmaz.

Odgurmuş: Ama efendim, sizin zamanınızda darbe öyleydi, şimdiki zamanda ise böyle, Darbe yapmanın herhangi bir kaide ve kuralı ve kitabı yok ki darbe yapmaya teşebbüs edenler ona göre darbe yapsınlar.

Üstad: Elbette darbe yapmanın bir kural ve kaidesi ve kitabı yok, biz ne darbeler gördük ne işkenceler gördük ne sıkıntılar çektik. Sonra bizim zamanımızdaki darbeni bir lideri ve bir lider kadrosu vardı, biz onları her gün televizyonlarda görüyor yaptıklarını hayran! hayran! izliyorduk. Elbiseleri de çok güzeldi. Şimdiki senin bahsettiğin darbenin lider kadrosu da pek orta yerde görülmüyor. Darbenin lider kadrosu varda biz cübbemizin altına mı sakladık. “Barajlara su doldu da biz mi içtik”.

Odgurmuş: Aman efendim, 15 Temmuz darbesi başarıya ulaşmadı ki lider kadrosunu görebilelim. Eğer o teşebbüs başarıya ulaşsaydı o günü gören şanslı! Şanssız! insanlar lideri ve ekibini görme bahtiyarlığına! Ererlerdi. Fakat sanıyorum ki darbe başarılı olsaydı bu gün bu soruları ben size sorabilir miydim? Bundan emin değilim, ya da elbette soramazdım.

Üstad: Bu darbe teşebbüsü pek başarıya ulaşamadı mı?

Odgurmuş: Evet Üstadım başarıya ulaşamadı, Türk Milleti darbeyi önledi, siz televizyonları takip etmiyor musunuz?

Üstad: Yok ya öyle mi oldu, Türk Milleti darbeyi önledi mi? Olmaz öyle şey, millet dediğin "koyun ve sürü" gibidir, önlemiş olamaz. O halde ben neden pek göremedim, Benimki si biraz yaşlılık, son günlerde pek televizyon seyredemiyorum, akşamları erken yatıyorum belki ondandır.

Odgurmuş: Üstadım, biraz öyle sanırım, olayları pek yakından takip etmiyor olmalısınız. Ya da muhalefet damarınız kabarıyor, sonuçların bir başkasına yarayacağı düşüncesiyle bir takım bit yenikleri arıyorsunuz.

Üstad: Ne diyorsun ya sen. Ben Milletimi çok severim, zaten ekonomi iyiye gitmiyor, komşularımızın hepsiyle sorunluyuz, Kıbrıs yok pahasına satıldı. Güneyimizde neredeyse yeni bir devlet kuruldu. Laiklik diye bir şey kalmadı. Vs. vs. Sonraaa,  “Müjdat Gezen” de bu duruma darbe demiyor, sonra “Halk tv” de darbe demiyor.  Bunlar darbeye darbe diyorlar da ben mi gizliyorum. Sabahtan akşama kadar “Halk tv” seyrediyorum, olayları didik didik ediyorum.

Odgurmuş: Efendim neler söylüyorsunuz? Şöyle olmuş böyle olmuş diye. Siz bunları hep söylüyorsunuz ne ülke batıyor ne ekonomi çöküyor. Siz milletin arasına girip milletin ne düşündüğüne bakmıyor musunuz?

Üstad:  “Ahhh, Tuncay ah”. Ne vardı Televizyonu satacak. Hep onun yüzünden, sattı televizyonu bizi böyle kör ve sağır bıraktı. O bizim dünyaya açılan penceremizdi, bak olayları bile yakından takip edemiyorum.

Odgurmuş: Tuncay’da kim üstadım.

Üstad: Tuncay’ı tanımıyor musun? Televizyonu vardı ya. Bir numara televizyoncu Tuncay.

Odgurmuş: Ha, tamam hatırladım ben Çok cahil kalmışım, Hani Deniz Baykal’ın yüzünü okşayıp “cici çocuk” diye taltif ettiği Tuncay.

Üstad: Evladım bu günlük bu kadar yeter. Müsaade edersen ben dinleneyim. Biraz uykum var da.