Sevgili okurlarım, değerli takipçilerim!

Milletleri kalkındıran bilime verdiği değerle doğru orantılıdır.

Bilim ise okullarda öğretmenlerce verilir. Onun için öğretmenlik kutsal bir meslektir.

Hiçbir öğretmen işe gidiyorum demez, okula gidiyorum der.

Bu küçük girişten sonra size abartılı bir hikâye anlatmak istiyorum. Eğitimin önemini vurgulamak adına!.

Bir ABD’nin uçağı, İstanbul Atatürk Hava alanından aldığı çeşitli uluslardan yolcularıyla, New York seferi için havalanmıştı.

Rutin bir yolculuktu. Hostesler kabin içi ikramlarını yapmış, yolcular da yolculuğun tadını çıkarmaktaydılar.

Bir süre sonra, ışıklar söndü. Küçük bir panik başladı.

Derken kaptanın anonsu duyuldu; içinizde elektrikten anlayan var mı?

Herkes bir birine bakarken, yaşlı bir yolcunun eli kalkıverdi. Davet üzerine ilgili bölüme girdi.

Bir müddet sonra, ışıklar yandı, kabin aydınlandı.

Yaşlı yolcu, eli yüzü siyahlar içinde alkışlar eşliğinde kabinde göründü. Lavaboya gidip elini yüzünü temizledi ve sessizce yerine oturdu.

Uçak Avrupa’yı geçmiş, Atlantik üstünde giderken, pilotun sesi duyuldu:

-Sayın yolcular! Motorlarımızdan birisi arızalandı. Ama panik yok. Biz, sizi tek motorla Amerika’ya ulaştıracağız. Eğer içinizde motordan anlayan birisi varsa, buraya rica edeceğim.

Yolcular yine bir birlerine bakışırken, yaşlı adamın eli yine havada görüldü.

Bir süre sonra, motorun tamiri bitmiş, pilotun anonsu duyuldu,

-Sevgili yolcular arıza giderilmiş ve uçağımız çift motoruyla uçmaya devam etmektedir. Bu usta yolcumuza, sizlerin adına teşekkür ederim. İyi uçuşlar.

İhtiyar yine eli yüzü siyahlar içinde kabinde göründü. Bir alkıştır koptu.

Bizim ihtiyar, mahcup bir şekilde elini yüzünü temizleyerek sessizce yerine oturdu.

Uçak, Amerika’ya yaklaşmıştı.

Kabinde bir telaş başladı.

Hostesler telaşla koşuşturuyorlardı.

Hosteslerden birinin sesi duyuldu:

-Sayın yolcularımız! Bayan bir yolcumuz sancılandı, bebeği geliyor. İçinizde doğumdan anlayan varsa, lütfen acilen buraya gelsin.

Çok uluslu yolcular, bir birine bakıştılar.

Bizim ihtiyar yavaşça yerinden kalktı. Hostesler bölümüne yöneldi.

Kısa bir süre sonra, bebek ağlaması duyuldu. Hostesin kucağında erkek bir bebek vardı.

Bizim ihtiyar alkışlar eşliğinde, utangaç halde yerine oturdu.

Yolcular merak içindeydi. Kimdi bu adam ve hangi ulustandı?

Sonunda dayanamayıp, özür dileyerek; kim olduğunu, mesleğini ve milliyetini sordular.

İhtiyar sakince yanıtladı:

TÜRKÜM, emekli ÖĞRETMENİM ve KÖY ENSTİTÜSÜ mezunuyum.

Sevgili okurlarım! Aynı okulda, aynı programı uygulayan, aynı teftişi gören öğretmenlerden bir kısmı KADROLU, bir kısmı SÖZLEŞMELİ, bir kısmı ÜÇRETLİ olan bir eğitim sisteminde; çağdaşlık, bilim olur mu? Hele hele öğretmenler geçim sıkıntısı yaşıyorlar da ise.

Esen kalınız.