Ay ve yıldız…

Türk dünyası ve İslam alemi için özellikli sembollerdir, ay ve yıldız. İkilinin bir arada olduğu al bayrağımız bizim harcımızın temel umdelerindendir. Ve hele üzerindeki rengin manası, şehit kanının sembolü olan al renk ayrı bir heyecandır bizim için.

Bayrağımızın çok ama çok yakıştığı yerler vardır. Göndere çekilirken nazlanarak dalgalandığı, şehit tabutuna sarıldığı, sporcularımızın zafer sonrası omuzlarında taşındığı ve hele şehitliklerde toprak altında yatana doğru secde edercesine eğildiğini görünce…

Paşayeva…

Onu, omuzunda al-bayraklı fotoğrafta gören çok kişi eminim benim gibi içinden “al bayrak bir insana bu kadar mı yakışır” demiştir gayri ihtiyari. İşte o Ganire Paşayeva idi. 

O, bir kadın. O bir cesur yürek, belagat ustası bir hatip… O, bir doktor, bir hukukçu, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) Üyesi bir siyasetçi. Türk Dünyası için gerektiğinde üniforma giyen korkusuz bir asker, aynı zamanda bir insan hakları savunucusu…

O, dünyanın neresinde olursa olsun Türkün her sancısına özününmüşçesine yanan, fiilen oralara koşan, manevi boşluğu dolduran, moral veren, güç katandı.

O, bir kanaat önderiydi, bir gazeteciydi. Bağımsız aday olarak katıldığı seçimlerden milletvekili çıkmayı başaran, sonrasında üç dönem daha seçilebilen biriydi.

O, bir Azerbaycan sevdalısı, bir Türkiye aşığı, bir Turan müptelasıydı. O, bir güzel sımalı Asena, hoş sedalı, kartal bakışlı, bozkurt yürekli bir vatanperverdi. Bir Cuma arifesinin akşamında Rabbimize yürüyerek Cuma’nın feyzine erendi…

Türk Ruhunun Söz Bayrağı…

Onunla en son 2022 yılında, “Çırpınırdın Karadeniz Bakıp Türk’ün Bayrağı’na” marşımızın şairi Azerbaycan’ın Milli Şairlerinden merhum Ahmed Cevad’ı anma programında görüşmüş, sohbet etmiştik. Konuşmasında Ahmed Cevad’ı, “Türk Ruhunun Söz Bayrağı” olarak nitelemişti. O güne dair yazımda demiştim ki; “…ne kadar heyecan veren, ruha ruh katan, yürekten öte mesajlar aktaran bir söz, muhatabı için biçilmiş bir deyiş.  Kim bu, Türk Ruhunun Söz Bayrağı? Ahmed Cevad'dan başka kim olabilir ki.”

Ogün Ahmet Cevad’ın hatununu anlatırken, onun vefasından, cefasından, feragatinden, sadakatinden bahsederken sanki o acıları yaşıyormuş, öz ablasından, anasından bahsediyormuş gibiydi. Vade doldu, ömür bitti, gün battı ve Ganire Paşeyeva da ukbaya vardı. Bundan sonra, yüce Allah’ın rahmetine ve merhametine emanettir.

Vatan Nedir…

Bazılarına göre doğduğu yer, bazılarına göre doyduğu yerdir. Bana göre bu şıklardan hiçbirisi… Malum Karabağ Ermeniler tarafından çeyrek asırdan fazladır işgal altında tutuluyordu. Azerbaycan Karabağ’ı henüz azad edebildi. Paşayeva bunu göremeden gitti, inşallah yoğun bakımdayken hissetmiştir ve şimdi ruhu haberdardır.

Peki bu arada ne oldu? Doğduğu ve doyduğu topraklara inat bir kadın Karabağ için Ermeniler adına ağıt yaktı. Ağıtı dinledim ama Ermenice olduğundan anlayamadım. Aziz Nesin’in geliniymiş ağıtı büyük bir üzüntüyle okuyan. Sahi vatan nedir? Doğduğun yer ise, Türk yurdunda doğdun, yok doyduğun yer ise Türk yurdunda doyuyorsun…

Eminim Ganire Hanım yaşıyor olsaydı, bu ağıta dair çok şey söylerdi. Üzüntümüz sonsuz, Türk dünyası önemli bir evladını yitirdi. Ruhu şad, makamı âli olsun inşallah…

Es-selam olsun, ves-selam olsun, has-kelam olsun  Türkün Bayrağına huşu ile bakanlara.