Günümüzle ilişkisi nedir?

Yüzyılın projesinin ilk adımı olan 12 Eylül’le sınırlar mayından temizlenmiş 20 milyon mülteci ülkeye yerleştirilmiş rejim değiştirilmiş şimdi sıra neye gelmiş?

Ülkemizde kan gövdeyi götürdüğü günlerde anarşinin yoğun yaşandığı illerde sıkı yönetim “Örfi idare” olmasına rağmen terör hiç hız kesmemiştir.

Sıkı yönetim idaresi olan yerde hükümet devre dışı her türlü yetki askeriyededir.

Asker terörün önlenmesi için hiçbir tedbiri almıyor adeta terörün daha da artmasını istiyor.

Bunu da 12 Eylül darbesini yaptıklarında şu sözlerle itiraf ediyorlar. "Şartların oluşmasını bekledik”

Bu suretiyle darbeye zemin hazırladıklarını itiraf ediyorlar.

11 Eylül günü kan gövdeyi götürürken, 12 Eylül sabahı bıçak keser gibi terör kesiliyor.

 Bu da "Şartların oluşmasını bekledik" sözlerini doğruluyor.

Darbe yapabilmek için halkın darbeye tepkisini azaltmak, desteğini alabilmek, darbeyi haklı gösterebilmek için sıkı yönetim komutanlıkları görevlerini yerine getirmeyerek halkı darbeye alkış tutmayı amaçlamışlardır.

Ülkemizde darbe olduğu saatlerde ABD’den “Bizim çocuklar Türkiye’de darbe yaptılar" açıklaması geliyor.

Darbe hükümeti Batı ve ABD tarafından tanınıyor. Darbecilerin ilk uluslararası ilişkilerde ki icraatı ise NATO’dan ayrılmış olan Yunanistan’ın NATO’ya kabulüne imza atması oluyor. Bu açıklamada bu imza da bu darbenin niçin yapıldığını, kimler tarafından yaptırıldığını ortaya koymaktadır.

Türk gençliği sağcı-solcu, Ülkücü-Devrimci diye ABD başta olmak üzere emperyal güçlerin istihbarat örgütleri tarafından bir kavram kargaşası içinde iki ye bölünerek birbirlerine düşman ediliyor.

Her iki tarafın amacı da Türk milletinin refahı demokrasinin gerçekleştirilmesi emperyal ülkelerin sömürüsüne son verilmesi müreffeh Türkiye’nin yaşanabilir bir ülkenin yaratılması olduğundan hiç şüphemiz yok.

Ülkücülerin de Devrimcilerin de amaçları aynı olduğunun açıklamasını sanırım şu iki slogan gayet güzel ifade etmektedir.

Ülkücü gençlik "Milliyetçi Türkiye” Devrimci gençlik "Bağımsız Türkiye" sloganları atmakta, her iki gençliğe de Milliyetçi Bağımsız bir Türkiye yaratmanın gayreti içinde bir birlerini öldürmekle iktidarı ele geçirip amaçlarına ulaşacakları empoze edilmekte. Vatanları için öldürdüklerini öldüklerini sanan bu duygularla terörün içine itilen bu gençler, ülkede korku terör estirmektedir. 

Ülke insanları can güvenliği mal güvenliği endişesinde içinde yaşamakta, okullarda güç gösterisi için yapılan boykotlar sonucu eğitim-öğretim yapılamamaktadır, fabrikalarda siyasi maksatlarla grevler yapılmakta, üretim durdurulmakta, ülke tam bir kaos içindedir.

Emperyalist güçlerin yerli işbirlikçileri tertemiz bu Atatürkçü Türk milliyetçisi daha doğrusu ulusçu gençliği kullanmak suretiyle iktidara gelmişlerdir.

İktidara gelen bu darbeci zihniyet demokrasiyi askıya alıp anayasayı kaldırıp, bu tertemiz gençliği zindanlarda işkencelere tabi tutarak, "bir sağdan bir soldan" astık diyerek övünmüşlerdir.

Bir yandan Emperyal güçlerin desteklediği bu kardeş kavgası ve ASALA denen terör örgütü ile Türk milleti bir felekten sürüklemiş 12 Eylül darbesiyle terörü yaratanlar teröre son verdirmişlerdir.

Bu coğrafyada yaşamak zordur.

Bu coğrafyada onlarca medeniyet gelmiş geçmiştir. Bu topraklarda yaşayan Türkler ise düşmanları daha çoktur. 80 öncesi terörün ortadan kaldırılmasıyla onların yerine PKK terör örgütünü kurup destekleyen emperyal güçler şimdilerde ise PKK ya yapılan sınır ötesi operasyonlara karşı gelmiyor.

Yurt içinde PKK’nın bitirilmesine göz yumar bir tavır sergilemektedir. Sınırlarımız da mayınları temizleten ikiz yasaların kabulünü sağlayıp mültecilerin ülkemize gelmesinin hukuki alt yapısı gerçekleştiriliyor ve Ensar macur kelimelerini kutsallaştırarak halk uyutulup 20 milyon mülteci ye ülke adeta silahsız işgal ettiriliyor.

PKK’ya yapılan yurtdışı operasyonlara karşı çıkmayan emperyal Batı ve ABD Suriye’de bir terör devletini kurmanın pazarlığını yapmaktadır. Bu 20 milyon mülteciye ise ikiz yasaları dayanak göstererek ülke içinde başka bir devletin kurulmasının alt yapısını hazırlamaktadırlar.

Türkiye Cumhuriyeti’ni silahla yıkamayan parçalayamayan emperyal güçler ülke de rejimi değiştirmiş, mülteci yoluyla ülkeyi silahsız işgal ettirmiş, ekonomik darboğazla halkı perişan etmiştir. 

Şimdi sıra iç savaş yoluyla ülkenin bölünmesine gelmiştir. Ülkemizde yüzyılın projesi BOP hiç engelle karşılaşmadan tıkır tıkır işlemekte ve hayli yol aldı.