Suçlu- masum kararı mahkemelerin görevidir. Mahkemeler dışında hiç bir kurum, hiç bir kişi kendini mahkeme yerine koyarak karar veremez. Yargının işini siyaset yüklenirse adalet diye bir şey kalmaz. Devleti ayakta tutan temel yok edilir.

HDP'nin örgüt seviciliği yeni değil. Dün de bugün de Kandil'in gölgesinde kaldılar. Kendilerini seçen tabandan çok Kandil'i dinlediler.

Böyledir diye onlar hakkındaki kararı siyaset veremez.

Diyelim ki verdiniz.

O zaman kendi belediyelerinizde hangi yolu izlediyseniz aynı yolu izlersiniz. Bölgede Kürtlere farklı muamele ediliyor propagandası yapmak için pusuda bekleyenlere malzeme vermezsiniz.

Ankara Belediye başkanını zorla istifa ettirdiniz yerine seçilen kişiyi meclis seçti.

İstanbul, Bursa ve Balıkesir Büyük Şehir Belediye Başkanlarını görevden aldınız, yerlerine gelecek olanları Belediye meclisleri seçti.

CHP'nin Beşiktaş belediye başkanını görevden aldınız, onun yerine gelen kişiyi de meclis seçti.

Diyeceğim şudur, her farklı muamele bölgede PKK/HDP'nin kar hanesine yazılır.

Farklılık bilincini derinleştirir.

Haksızlığa uğrama duygusu devlet karşıtlığı üretir. Oysa terörle mücadelenin en önemli boyutu düşmanlık üretmek değil, devlet yurtseverliği üretmektir.

Elinizde bu belediye başkanları ile ilgili dediğiniz malzemeler varsa bunu toplumla paylaşın ki kimse bu tasarrufu etnikleştirerek düşmanlık üretmesin.

Şunun denileceğini biliyorum, ne yani PKK ile mücadele edilmesin mi? Uzun zamandır zaten her eleştiri PKK veya FETÖ suçlaması ile karşılanıp susturuluyor. Konuşan itiraz eden ya FETÖ'cüdür, yahut PKK'lı. Bunun anlamı söyletmen vurun.

Başkalarını bilmem ama bu suçlama bizde tutmaz.

Dün PKK ile halvete girilirken alkışlayan biz değildik. Daha bir kaç hafta önce o görevden aldığınız belediyelerin sözde liderini ve kardeşini Televizyonlara çıkaran biz değildik.

Çözüm sürecinde PKK'ya dokunulmazlık veren de biz değildik.

Şunu söylemek istiyorum, terör örgütü ile en etkili şekilde mücadele edilmelidir. Buna kimsenin itirazı olamaz. Ama bu hukuk içinde olmalıdır. Hukuk dışına çıkan her hareket ülkeyi bölmek isteyenlere yarar. PKK yıllardır Kürtlere siyaset yaptırmıyorlar, iradesine saygı göstermiyorlar diyerek mağduriyet psikolojisi üzerinden kendi vatandaşımızı bizden ayrıştırmaya çalışıyor. Her yanlış adım örgütü biraz daha büyütüyor.

Unutmayın, HDP'yi yüzde 5'ten yüzde 13'e çıkaran bu iktidardır. Örgüt tabanını büyütmek dünyanın hiç bir yerinde başarı olarak gösterilemez. HDP'nin oyu yüzde 5'ten 3'e düşürülmüş olsaydı bir başarıdan söz edilebilirdi. Ezdik denildikçe HDP'nin oyu artıyorsa bir yerde yanlış yapılıyor demektir.

Bu yazdıklarım, terör örgütüne akan kaynakları kısalım derken, tabanını büyütme endişesinin bir sonucudur. Esas olan örgütlerin insan kaynağını kurutmaktır. Bunun yolu da adalettir, kimseye bizi bizden koparacak malzemeyi vermemektir. Terörle mücadele kimseye hukuk dışına çıkma hakkı vermez. Terörle mücadele kimsenin her yaptığını alkışlamayı gerektirmez. Bizi hedefe götürecek olan doğru yöntemler kullanmak ve doğru adımlar atmaktır.

Bu büyük Şehir Yasasının da HDP ve türevlerinin özerklik taleplerini karşılamak için çıkarıldığı hatırdan çıkarılmamalıdır. Büyük Şehirler kurularak bu belediyelere devasa bir bütçe sağlayan bugünkü iktidardır. O yasa büyük şehir belediyelerine büyük yetkiler verdiği için ilçelerde ki seçmenler de hizmet alabilmek için HDP'ye yönelmek zorunda kaldılar. Çözüm sürecinde, Suriye politikasında, en son İstanbul Büyük Şehir seçiminde yapılan yanlışlar üç beş ile kayyum atayarak kapatılamaz. Ayrılıkçı ihanetin bu noktaya gelmesinin sorumlusu bu iktidardır. Bölücülükle mücadelenin en müessir yolu adalettir. Terörle mücadele edilmeli ama asla adaletten vazgeçilmemelidir. Çünkü adalet devleti, adaletsizlik örgütü büyütür.