ULVİ BATU’dan Son Bir "Değersiz Yazı"… ÖNEMSİZ BİR YAZI
Beni tanıyanlar bilir; birlikte yemek yediğim insanların arkasından konuşmam. Bu ilkemden yine de vazgeçmeyeceğim.
1964 doğumluyum. 1979’da İstanbul Bakırköy Bahçelievler’de içinde olmaktan şeref duyduğum Ülkü Ocaklarının kahramanca mücadelesinde milletten yana taraf olduğum için cezaevine düşmüş; Kartal Maltepe Askeri Cezaevi’nde tutuklu bulunmuş, emniyetin işkencehanelerinde her türlü eziyeti yaşamış olmama rağmen, öncesinde ve sonrasında davamdan, inancımdan, hak yolundan, milletin hizmetinde olmaktan asla taviz vermemiş biri olarak bu konuda ilk ve son sözümü söylüyorum.
Ben, 12 Eylül'den sonra Türk milliyetçiliğinin yapılanmasında etkin rol üstlenmiş, hareketimizle ilintili her konuda bulunmuş, her yapılanmanın öncülüğünü yapmış, Türk milliyetçilerine ön açmış biriyim. On binlerce insanımızın hayatına dokunmuş ve bu işlerden iğne ucu kadar menfaat devşirme yanlışına düşmemiş biriyim. Beni tanıyanlar bunları bilir.
Ömrüm boyunca tercihlerimi ilk defa milletin, sonra devletin, sonra ülkücü hareketin menfaatini önde tutarak yapmış biri olarak; Allah’ı ve ahiret gününü önemserim. Değil menfaat gözetmek, bilakis elimdeki imkânları da inandığım bu yüce kıymetler için tereddüt etmeden gözden çıkardığımı sanırım beni tanıyanlar bilir.
Parantez içinde söylemeden edemeyeceğim:
Özellikle 12 Eylül’den sonra sadece ülkücü hareketin değil, aynı zamanda Türk siyasetinin de içinde bulunmuş çok kimsenin kim olduğunu, ne yaptığını, ne yediğini de bilen birisi olduğumu ifade etmek isterim. Çok kahraman gibi görünen zavallıları, iyi insan numarası yapan alçakları, ülkücü gibi ahkâm kesip de aslında bir menfaat kolpacısı olduğunu sanırım en iyi bilenlerden biriyim.
Hırsızını, arsızını, namussuzunu, sahte evrakçısını, tacizcisini, ispiyoncusunu, ajanını… daha neler neler bilen ama bu sırları insanların dimağları kirlenmesin diye ortalığa dökmeyen biriyim.
Bilirim ki insanoğlu çiğ süt emmiştir. Olgunlaşması uzun sürer, bazen de olgunlaşamadan hayatının sonuna ulaşır.
Bütün bunlara rağmen hayatlarını yüce bir anlam için geçirmiş, yüce ruhlu, temiz süt emmiş, sessizce ömürlerini yaşamış on binlerce insanımızı da tanımak şerefine ulaşmış bir kardeşinizim.
Bu aşamadan sonra hayat nasıl bir yol çizer bilmiyorum. Emek veriyor, gayret ediyor; hem kendimi hem de etrafımı uyandırmak, milletime, devletime, ülküdaşlarıma katkı olacak her yolu aklımın erdiğince değerlendirmeye çalışıyorum. Bu uğurda nefes tüketmeye de devam edeceğim.
Bu milletin kaderiyle alakalı teşkilatlı bütün gayretlerimde meşvereti önemser, bu meşveretin ortaya koyduğu meşruiyeti ciddiye alır ve ona göre hareket ederim. Bunu da darbeden sonraki hayatımda benimle yol yürümüş herkes bilir. Eğilmediğimi, bükülmediğimi, satın alınmadığımı, korkutulamadığımı da beni tanıyanlar en iyi bilenlerdir.
Evet, önemsiz bir yazı.
Dertleşmek istedim.
On binlerce, belki de yüz binlerce yoldaşımın sanırım bugüne kadar hakkını yemedim, duygularını suistimal etmedim. Laf edecek birileri varsa, benden daha iyi olanlar laf etsinler. Onların hem ettikleri sözü ciddiye alır, hem de "Nerede ne hatalar ettik?" diye düşünür, laf edenlere de hakkımı helal eder, sözlerini dinlerim.
Önemsiz bir yazı.
Tarih, en acımasız savcı ve şahittir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.