Bu tip alışkanlıklardan kurtulmalıyız.

Zaten bu davranışlara batılı toplumlarda “Şark kurnazlığı” deniyor.

Ramazan bayramının birinci günü sabahı, döviz ve altın alımında binde 20 olan kambiyo vergisi yüzde 1’e getirildi.

Vergi artışının zamanlaması çok garip bir mesai saati değil, hatta piyasaların açılmasına 4 gün varken insanlar bayram kutlayamamanın bir araya gelememenin düşüncesinde iken ilgi alanları farklı alanlarda iken yapılan bu vergi artışı enteresan.

Aslında yapılan iş bir devalüasyon.

Ülkemizin ekonomisinde döviz alımı sadece vatandaşın parasının değerini korumaya dönük döviz talebi değil ki.

Yaptığımız ihracatın yüzde 80’i ithalata dayalı ihracat.

Demek ki ihracat yapabilmek için döviz satın alınıp ara malını ithal etmemiz sonrada işleyip ihraç etmemiz gibi bir döngümüz var.

Biraz teknik oldu ama durum bu.

Bayram sabahı getirilen döviz alımındaki vergi artışının topluma bir başka yansıması ise ithale dayalı ürünlerdeki fiyat artışları olacak.

Çünkü artık ithal bir malı almak için ödeyeceğiniz dövizi önceki alımınızdan farklı alacaksınız ve maliyetiniz yükselecek dolayısıyla da gelen farkı fiyatlarınıza yansıtacaksınız.

6.80’e sattığınız doları yaklaşık 7.45 TL’ye alacaksınız.

Devletler vergi koyabilir daha fazla da ihtiyaç olabilir, devlet tabiî ki vatandaşının verdiği ve vereceği vergilerle ayakta duracak, hizmetlerine devam edecek.

Fakat vergi aldığı vatandaşına şark kurnazlığı yapmayacak açık ve şeffaf olacak ki vatandaşı ona inansın, vatandaşının verdiği her kuruşun hesabını verecek ki yeniden isteyebilsin, israf etmeyecek, vatandaşın parasıyla saltanat yaşamayacak ki, vatandaş devletine güvensin.

Gelişmiş ekonomilerde en büyük suçlardan biri “Vergi kaçırmak” olarak kabul edilir.

Devlet olarak bir konuda ceza koyabilmeniz için devleti yönetenlerin o suçu işlememesi gerekir ki koyduğunuz kuralın sürdürülebilirliği olsun.

Sonuçta yapılan bu uygulamalar geçici bir pansuman tedbirleridir ama onu da şöyle göğsümüzü gere gere açıklıkla toplumumuzla paylaşamıyor ramazan bayramının birinci günü sabahın köründe hayata geçiriyoruz.

Devlet yönetiminde git gide kurumsallıktan uzaklaşıyoruz.

Güçlü ve kurumsal devletler akıllarına geldikçe uygulama değiştirmezler tamam bazen kriz zamanları olabilir ama insanın ayağı her gün burkulmaz ki.

En tehlikeli sonuç toplumun devlete olan güveninin sarsılmasıdır.

TÜM YAZILARI

Editör: TE Bilişim