Anayasa Mahkemesini kapatmak istiyorsunuz; mahkeme kapatılınca kanunların anayasaya uygunluğunu kim denetleyecek? Denetlenmeyecek; kanun için anayasaya ne hacet var. Mahkemeyi kapatın diyorsunuz madem, zaten uymuyorsunuz; uymadığınız anayasayı da lağvedin. “Maksat üzüm yemek değil bağcı dövmek.”

Vatandaşlara Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkının verilmesiyle, kamu gücünü kullanan kişi, kurum ve kuruluşların sebep olduğu hak ihlallerinin ortadan kaldırılması amaçlanmıştır.

23 Eylül 2012 tarihinden itibaren Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yolu açılmıştır. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkı, 12/09/2010 tarihli 5982 sayılı kanunla, 1982 Anayasasının 148 ve 149. maddelerinde yapılan değişikliklerle hukuk sistemine girmiştir.

Kamu gücünü sınırsız kullanmak isteyen bu iktidar, önündeki engelleri ya birer birer kaldırmış, ya kanun tanımaz, anayasaya uymaz bir tutum içine girmiş, yıllarca devletin malını, zamanını hovardaca harcamış. Cumhuriyetin bütün kazanımlarını yok pahasına satmıştır.

Referandum marifetiyle Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun yapısını değiştirmek suretiyle yargı üzerinde otoritesini kurmuş, yargının bağımsızlığına gölge düşürmüş, Türk yargısının tarafsızlığını tartışır hale getirmiştir. Mahkemelerden her istediği kararı çıkartır hale gelen iktidar, Anayasa Mahkemesinin son kararı işine gelmeyince, Anayasa Mahkemesinin üyelerini PKK’ya hizmet etmekle, PKK’lılıkla suçlayarak millet üzerinde algı oluşturma gayretine düşmüştür.

Oysa mahkemenin üyelerini atayan da, hak ihlali başvuru hakkını getiren de bu iktidardır. Kendi atadığı üyeleri suçlayan da, mahkemeleri birbirine düşüren de, mahkeme kararını tartışmaya açan da bu iktidardır. İktidar, birbirinden bağımsız iki mahkemeyi, yargı üzerindeki otoritesini kullanarak karşı karşıya getirmiştir. Hukukta bir kural vardır: açık hüküm üzerine yorum yapılmaz.

Türkiye Cumhuriyeti 1982 Anayasası’nın 153. maddesi hiçbir yoruma gerek bırakmayacak kadar çok açık ve nettir. “ANAYASA MAHKEMESİ KARARLARI, YASAMA, YÜRÜTME VE YARGI ORGANLARINI, İDARE MAKAMLARINI, GERÇEK VE TÜZEL KİŞİLERİ BAĞLAR.” denmektedir. İlgili madde bu kadar açık ve net iken, bu karara itiraz ettirilmesi suretiyle yeni bir kriz yaratılmıştır.

Bu krizi, her krizde olduğu gibi, menfaate çevirmek istemektedirler. Bu krizin altında, gerçekleştirilmesi istenen, ülkenin bölünmez bütünlüğünü tehlikeye atacak o kadar çok şey var ki, inşallah bu kötü emellerine ulaşamazlar. En başta “Çeşitlendirilmiş Millet Anayasası”, bu yukarıda bahse konu cümleyle ülkenin bölünmez bütünlüğünü tartışmaya açmakta, ülkede Türk milletinden başka milletlerin varlığını tanıma ve o meşhur ikiz yasaları “halkların kendi kendini yönetme hakkı” uygulaması amaçlanmaktadır.