Sosyal medya platformu X (eski adıyla Twitter) hesabından açıklamalarda bulunan Aytun Çıray, Dönemin tarihini yazacak olanlara doğru bilgiler ulaşsın istedim” diyerek, 14 Mayıs seçimlerinden önce Meral Akşener’in masadan kalktığı gün neler yaşandığını ilk kez anlattı.

Şuanda açıklama yapmasının sebebi olarak Aytun Çıray şunları söyledi:

“Birinci sıradan kontenjan milletvekili yapılan İYİ Parti’li, Gürkan Hacir’in “Taksim Meydanı” programında..

“Meral Hanım’a dua edin” diye başlayarak..

“O masadan kalkmasaydı ve cumhurbaşkanı adayı olmasını istediği belediye başkanlarını -cumhurbaşkanı yardımcısı olacak şekilde- o karenin içine koymasaydı -Kemal Kılıçdaroğlu- %48 de oy alamazdı” mealinde bir açıklama yapınca..

Yaşadıklarımı yazmam artık millete ve tarihe karşı zorunlu bir görev oldu diye düşündüm.”

Meral Akşener’in konuşmasını aktaran Çıray, Akşener’in şu sözlerini hatırlattı:

"Dün nihayet ortak Cumhurbaşkanı adayının kim olacağını tartıştık. 5 siyasi parti tek bir ismi dile getirerek Sayın Kılıçdaroğlu'nun adaylığına 'evet' dedi. Biz iki ismi beyan ettik, Mansur Yavaş ile Ekrem İmamoğlu'ydu.

Yenilgi yenilgi büyüyen küçük hesaplar 85 milyonun kutlu zaferine tercih edilmiştir. Şahsi hırslar Türkiye'ye tercih edildi.

Üzülerek söylüyorum ki dün itibarıyla 6'lı masa artık millet iradesini kararlarına yansıtma kabiliyetini kaybetmiştir. Ne kumar masasında ne de noter masasında olmayacağız."

Ekrem İmamoğlu’nun adaylık tartışmalarının devam ettiğini de hatırlatan Çıray devamla,

“Ama aynı gün Ekrem İmamoğlu da bir açıklama yapmış ve "Ekrem İmamoğlu'nun adaylığı diye bir mesele yok ki… Her CHP'linin adayı genel başkanıdır. Benim de adayım Genel Başkan'dır." demişti.

Yani İmamoğlu, Akşener’in “kazanacak aday”ı aday olmadığını, Kılıçdaroğlu’nu desteklediğini açıklayarak Akşener’i tekzip ediyordu.

Mansur Yavaş ise 1 martta yaptığı söyleşide: "Kılıçdaroğlu ve Akşener’in iradesi dışında hiçbir harekete girmem” demişti.

Eh Kılıçdaroğlu’nun ve CHP’nin iradesi belli olduğuna göre Yavaş da aday değildi.

Masa’da aday gösterdiğini söyledikleri Başkanlar, “biz aday değiliz” dediklerine göre Meral Hanım onları neye dayanarak aday göstermişti?

Esasen Masa’yı dağıtmasının anlamı neydi?

Bu hamle kime yarıyordu?” diye sordu.

Aytun Çıray’ın açıklamalarının devamı şöyle:

Bütün bu soruların cevapları elbette ortaya çıkacaktır.

Ancak “Taksim Meydanı” programı göstermiştir ki…

Bu cevapları ortaya çıkaracaklar için doğru bilgiler gerekiyor.

Bu nedenle Meral Hanım’ın tekrar Masa’ya oturmasını sağlayan sürecin..

Ve Belediye Başkanlarının kim tarafından, neden ve nasıl “cumhurbaşkanı yardımcıları” olmalarına karar verildiğinin doğru bilinmesi gerekiyor.

***

(Anlatacaklarım saat saat belgelidir.)

O günlerde Akşener’in Başdanışmanları olarak ben, Turhan Çömez, Ahmet Fakıbaba ve Birol Aydemir sürekli durumu izleyip irtibat halinde oluyorduk.

4 Mart akşamı Turhan Bey beni arayarak durumun vahim olduğunu ve buluşmamız gerektiğini söyledi.

“Masa’ya tekrar otuması için Meral Hanım’ı ikna edecek biriyle ertesi sabah buluşacağını” da anlattı.

O akşam dördümüz 5 mart öğle saatlerinde Atakule’de buluşmaya karar verdik.

Buluştuk.

Saatlerce konuştuk.

Birol Bey, güvenilir anket firmalarının sahipleri ile konuşmalarını ve kendi hesaplamalarını anlatarak durumun vahim olduğunu matematiksel olarak ortaya koydu.

Turhan Bey’e “sorunu çözerim” diyen kişi ise benim de tanıdığım biriydi ve etkisi olamazdı, nitekim olamadı.

***

O gün sabah bana gelen bir ankete göre İYİ Parti % 6,4’e düşmüştü.

Kendi yaptırdığım ankette ise İzmir’de İYİ Parti oyları % 6,8 idi.

Bu Türkiye anketini de doğrulamaktaydı.

“Eyvah!” dedim ve sabah Kılıçdaroğlu’nun güvendiği..

3 marttan itibaren de istişarelerde bulunduğumuz Erdoğan Toprak’ı aradım..

“Sayın Bakanım” dedim, “durum tahminimizden fazla vahamet arz ediyor. Sayın Kılıçdaroğlu’nu bilgilendirinde bir araya gelelim.”

İstanbul’daymış…

“Hemen yola çıkıyorum” dedi.

***

Arkadaşlar Atakule’de beklerlerken öğleden sonra TBMM’deki odamda Toprak’la buluştuk.

Meral Hanım’ı onore ederek masaya oturtacak bir formül gerekiyordu.

O öneri Erdoğan Toprak’tan, yani CHP’den geldi:

“Kemal Bey, Akşener’in aday yapmak istediği belediye başkanlarını cumhurbaşkanı yardımcısı yapacağını açıklasın ve bunu da İYİ Parti önermiş olsun.”

“Tamam” dedim, “ben şimdi Sayın Akşener’e bu teklifi götüreyim. Daha sonra tekrar bir araya geliriz.”

***

Şahit olması için Turhan Çömez’i de alarak Akşener’e gittim.

Bilge Yılmaz da oradaydı.

Olduğu gibi anlattım.

Çömez’le birlikte neden tekrar Masa’ya dönülmesi gerektiği konusunda görüşlerimizi de ilettik.

Akşener, “Bilge tekrar masaya oturmaya karşı; ama bu öneri değerlendirmeye değer,” dedi.

***

Tekrar Meclis’te buluştuğumuz Toprak’a Meral Hanım’ın sözlerini ilettim.

“Yumuşama var, artık Kemal Bey doğrudan devreye girmeli” dedim.

“Tamam” dedi, Erdoğan Bey, “zaten İstanbul’dan Ekrem Bey’i de çağırdı.”

Sonra süreci çok geç saatler kadar izledim.

***

Değerli okurlar..

Kulislerde söz edilse de..

Bu konuda ne ben ne Erdoğan Bey bu güne kadar konuştuk.

Terbiyemiz elvermezdi.

Ancak bürokrasi yıllarından bu yana tanıdığım dürüst “arkadaşım” Kemal Kılıçdaroğlu seçim sonuçlarının tek hedefi haline getirildi..

Herkes elini yıkayıp sıvışırken “Asalım şu Kılıçdaroğlu’nu!” demedikleri kaldı.

Bir de..

Dönemin tarihini yazacak olanlara doğru bilgiler ulaşsın istedim.

***

Yaptıklarım ve yazdıklarım bir kısmınızın hoşunuza gitmeyebilir..

Zaten “devlet!”in bazı mahfillerinde hoş karşılanmamış olmalı ki..

Birincisinde başarılamayan tasfiye operasyonunun ikincisi ile karşılaştım.

Vatan sağolsun!"

6 haziran 2023 tarihinde İYİ Parti’den istifa eden Aytun Çıray, istifasını şu sözlerle duyurmuştu:

“Aziz Türk milleti,

İYİ Parti'nin kuruluşuna katılma kararımın temelinde ülkemizin adeta uçurumun kıyısına getirildiğine yönelik kaygılarım vardı.

Bana göre, ülkemizi uçurumun kenarına getiren şey lâiklik karşıtı hareketler, TSK'ya yapılan yargı darbesi ve 15 Temmuz 2016 FETÖ damgalı kanlı ihanet girişimiyle başlayan süreçti.

Türkiye'nin içine sürüklendiği girdapla birlikte sıkışan siyasetin bana göre demokratik açıdan çözümü, merkezde, Atatürk ilkelerine ve kurucu milli değerlere bağlı, bu ilkeler ışığında kuşatılmaya çalışılan CHP ile birlikte cumhuriyet için mücadele edebilecek özgürlükçü bir parti kurmaktı.

Bu duygu ve düşüncelerle kurduğumuz İYİ Parti, Sayın Kılıçdaroğlu'nun demokratik desteği ile seçimlere girerek TBMM'de gurup kurdu ve oy oranları gittikçe artan bir şekilde yükselmeye başladı.

Tam bu esnada derinden derine işlediği anlaşılan sinsi bir anlayış ile 20 Eylül 2020 İYİ Parti Kurultay'ında söz konusu hedefe ilk darbe vuruldu. Başta bana ve Sayın Ümit Özdağ'a olmak üzere İYİ Parti'de bir tasfiye operasyonu başlatıldı.

Bu kriz Sayın Özdağ'ın ayrılıp parti kurması ile sonuçlandı ki, yarattığı etkiyi 14-28 Mayıs cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yaşadık.

Aziz Türk Milleti,

“Başıma tabanca dayasalar dahi kalkmam,” denilen Millet İttifakı masasından kalkılmasıyla birlikte, Türk toplumunda ortaya çıkan şok dalgası, sonunda İYİ Parti Genel Başkanı'na karşı bir öfke seline ve onunla arasında derin bir güven bunalımına dönüştü.

Ortaya çıkan bu bunalım ne yazık ki sadece İYİ Parti'ye değil cumhurbaşkanlığı seçim sürecine, dolayısı ile demokrasimizin ve gençlerimizin geleceğine zarar verdi.

Kamuoyu bildiği için burada tekrarlamaya gerek görmediğim daha pek çok başka nedenden dolayı bugün itibarı ile kurucu Genel Sekreteri olarak yola çıktığım ve birçok görevde bulunduğum İYİ Parti'den istifa ediyorum.

Cumhuriyet ve demokrasi adına bu süreçlere katkıyla birlikte şahsıma büyük bir hoşgörü ile destek veren Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'na ve CHP'lilere bir kez daha sonsuz teşekkürlerimi arz ediyorum.

Başta İzmir teşkilâtları olmak üzere İYİ Partililerle milli sorunlarda her zaman gönül birlikteliği yapacağımıza yürekten inanıyorum.

Aziz Türk Milletinin ve İzmirli hemşerilerimin beni anlayacaklarından eminim.

Kamuoyuna saygılarımla…

Dr. Aytun Çıray

Müsteşar (E) ve İzmir Milletvekili (E)”

Editör: Habererk Haber Merkezi