Mustafa Varank, yılbaşında özel bir şirketin motokuryeliğini yapmıştı. Ankara’nın Altındağ ilçesindeki Kredi ve Yurtlar Kurumu Şerife Bacı Kız Öğrenci Yurdu’na sipariş götüren Bakan Varank, “Kurye arkadaşlarımız gerçekten kar kış demeden, vatandaşlarımız evlerinde güvenle huzur içinde ürünlerini alabilsinler diye büyük bir gayretle çalışıyorlar. Onların zaman zaman istekleri gündeme geliyor. Farkı firmaların farklı uygulamaları oluyor. Kurye arkadaşlarımız neler yaşıyorlar, biraz onlarla ilgili farkındalık olsun diye yılbaşı akşamını onlarla geçirelim, hatırlarını soralım istedik. Bizim açımızdan da farklı bir tecrübe oldu” diye konuşmuştu.

Bakan Varank’ın önde gelen kurye şirketlerinden birinin motokuryeliğini yapmasını, İstanbul’da motokuryelikle yaşamını kazanan bir işçi şöyle değerlendirdi:

“ACABA 10 SAATİN ALTINDA ÇALIŞAN VAR MI O DEPODA”

“Sayın Bakan’ın Getir deposunda motokuryeleri ziyaret etmesi gayet güzel, olumlu bir davranış. Ancak Sayın Bakan’a sormak istediğim birkaç soru olacak. Geçen sene biz Yemeksepeti’nde zam eylemleri yaparken, haklarımız gasp edilirken, biz bu haklarımız için mücadele ederken Sayın Bakan’dan neden ses çıkmadı? Özlük haklarımızı nasıl yasal güvence altına alacaklar? Ya da ziyaret ettiği arkadaşlara şu soruyu sordu mu; ‘Günde kaç saat çalışıyorsunuz?’ Acaba 10 saatin altında çalışan var mı o depoda? Şunu hiç sordu mu; ‘Arkadaşlar çoluğunuza çocuğunuza nasıl bakıyorsunuz, kazandığınız para size yetiyor mu?’

“BİZE TANINAN SÜRE ZARFINDA VERMEMİZ GEREKEN PAKETLERDE CANINI VEREN ARKADAŞLARIMIZIN HESABINI NASIL VERMEYİ DÜŞÜNÜYORLAR”

Kurgulanmış bir biçimde vurguyu yerine getirmek kolaydır, reklam yapmak kolaydır. Gelip bir de sahada motokuryelere gerçek anlamda soru sordu mu? Bizim halen daha çalışma iş kolumuz taşımacılık olarak görülmüyor. Bunu ne zaman yasal güvence altına almayı düşünüyorlar acaba? Bu kadar muamma sorular varken kalkıp Getir deposunu ziyaret etmesi, üzerine pakete çıkması, en sonunda ‘soğukmuş’ demesi biraz gülünç geldi. Belki bizi bir nebze olsun anlamıştır ama yediğimiz mobbingler ve en önemlisi bize tanınan süre zarfında 15 dakikada, 20 dakikada, yarım saatte vermemiz gereken paketlerde canını veren arkadaşlarımızın hesabını nasıl vermeyi düşünüyorlar? Bunları düşündü mü Getir deposunu ziyaret ederken Sayın Bakan?”

“SON ZAMANLARDA ÜNİVERSİTE MEZUNU MOTORSİKLETLİ KURYELER ÇOĞALDI, TEŞVİK AMAÇLI YAPILDIĞINI DÜŞÜNÜYORUM”

Başka bir motokurye ise ANKA Haber Ajansı’na şu açıklamayı yaptı:

“3,5 yıldır Yemeksepeti/Banabi’de çalışıyorum motokurye olarak. Kurulduğumuz günden bu zamana, ileri değil daha geri gitmeye başladık. 2022 yılında bazı eylemler olmuştu. Sendikalaşma sürecine gidiyorduk, olmadı. Şirketimiz iş kolunu değişikliği yaptı, iş kolunu değiştirdi. Çalışma Bakanlığı’na itirazlarda bulundu, geç cevap verildi, derken olmadı. Esnaf kurye sistemine daha ağırlık verildi. Esnaf kurye sistemine geçilince elemanlar gözden çıkarıldı.

2023 yılına girmeye sayılı günler kala halen daha devam ediyor. Bazı arkadaşlarımıza teklifler sunuluyor; tazminat verilip çıkarılma gibi. Burada şu var; işçi kendi çıkmış gibi gösterip bazı haklarını vermek istemiyorlar. Yılbaşında da Sanayi Bakanı’nın bir gezintisi olmuş, burada kendi tercihidir. İleride meslek belgesi olacağı için, bu işi yapmak isteyen arkadaşlara bir gelir kapısı açılacak. Yani ülkede son zamanlarda üniversite mezunu motosikletli kuryeler çoğaldı. Sanki buna da daha fazla teşvik amaçlı yapıldığını düşünüyorum.”

“MOTOSİKLETLİ KURYELER OLARAK GERÇEKTEN ZOR ŞARTLAR ALTINDA ÇALIŞIYORUZ”

İstanbul’da yaşayan başka bir motokurye de şunları söyledi:

“Ülkemizde, motosikletli kuryeler olarak gerçekten zor şartlar altında çalışıyoruz. Evet, araba kullanan vatandaşlarımız çok haklı. Çok aralara giriyoruz, trafik ışıklarını görmezlikten geliyoruz, kuralları çoğu zaman çiğniyoruz ama hepsi hem bizim hem şirketlerin bizden istediği şartlar ve koşullar yüzünde oluyor. Bakanımızın da buna dikkat çekmek için Getir firması ile yaptığı son paylaşımında umarım herkesin içini tutacak yeri olmuştur.”

“AYNI DUYARLILIĞI, MOTOKURYELERİN YAŞAMAKTA OLDUKLARI SORUNLARIN ÇÖZÜMÜNDE BEKLERİZ”

Nakliyat-İş Genel Başkanı Ali Rıza Küçükosmanoğlu da şu değerlendirmeyi yaptı:

“Bakan Varank’ın Getir’in işverenleri ile hazırlamış olduğu bir senaryo. Bu senaryo, aslında Getir’in reklamını yapan bir senaryo. Getir, son dönemlerde, örneğin Almanya’nın en büyüğü olan işletmesini de aldı ve Almanya ile beraber Avrupa’nın en büyüğü oldu. Yıllardan beri, pandemi süreci ile başlayan bu online sipariş veren işletmeler olağanüstü büyüdü ve bu süreç içerisinde bu büyümeyi sağlayan motokuryeler oldu. Onlar büyürken motokuryeler canından oldu. Pandemi öncesinde yılda 19 motokurye iş cinayetlerine dönüşen trafik kazalarında yaşamını yitiriyorken pandemi yıllarında, 2021 yılında 200’ü geçti. Motokuryelerin birçok sorunu var. Bunlardan bir tanesi esnaf-kurye modeli. Yani bu sorunları görmezden gelip bu konularda duyarsız olan mevcut hükümet, bu konuda sanki bir problem yokmuş gibi senaryolarda yer alıyor olmasındaki aynı duyarlılığı, motokuryelerin yaşamakta oldukları sorunların çözümünde bekleriz. Ama şu ana kadar bundan uzak. Motokuryeliğin yasal olarak ağır işlerden sayılması gerekiyor, yapmış oldukları iş itibariyle. İşçi sağlığı ve güvenliği açısından da gereken düzenlemeler yapılmış değil. Bu konuda adım atılmazken bir yılbaşı gecesi reklam içeren bir tutum alması gerçekten kabul edilebilir bir durum değil. Dediğim gibi, aynı duyarlılığı biz, motokuryelerin sorunlarına yaklaşımlarında görmek isteriz.

“BAZI MOTOKURYELER HAFTA TATİLİ YAPMADAN 90 SAATE KADAR ÇALIŞABİLİYOR”

Esnaf-kurye modeli, sadece Türkiye’de değil, tüm dünyada çalışanlara dayatılan bir çalışma ilişkisi. Bu çalışma ilişkisi ile her motokurye ayrı bir işveren sayılıyor, ayrı bir vergi mükellefi sayılıyor. Aslında o işletmenin bir işçisi ama yasal olarak öyle sayıldığı için de mevcut İş Kanunu ile belirlenmiş olan çalışmanın dışında bazı motokuryeler, daha fazla para kazanmak adına, daha fazla sipariş almak adına, hafta tatili yapmadan 90 saate kadar çalışabiliyor. Türkiye’deki mevcut iş hukuku kurallarına göre de bu yasal değil. Esnaf-kurye modeli dünyanın değişik ülkelerinde de var. Hollanda’da bu yasaklanmış durumda, Türkiye’de de yasaklanması gerekir. Çünkü bu ilişki, iş hukukunun dışında, çalışanların haklarını gözetmeyen tamamen işverenlerin daha fazla kâr elde etmesini sağlayan bir çalışma ilişkisine dönmüş durumda. Yani güvencesiz, kuralsız… Ayrıca bu ilişki, iş cinayetlerine dönüşen trafik kazalarına yol açma zeminini oluşturuyor. Türkiye’deki mevcut işsizlikten kaynaklı, farklı olarak Trendyol’da, Yemeksepeti’nde, Getir’de, Hepsiburada’da, bu online hizmet veren işletmelerde, aralarında atanamayan öğretmenler, yüksek lisans yapan öğrenciler, farklı bölümlerden mezun olan çalışanlar da var. Bunlar, işsizlikten bu işi yapmak durumda kalıyor. Geçtiğimiz hafta İzmir’de bir motokurye, atanamayan bir sosyal bilgiler öğretmeni yaşamına son verdi.

“ESNAF-KURYE İLİŞKİSİ SENDİKALAŞMANIN ÖNÜNDE DE BİR ENGEL”

Bu esnaf-kurye ilişkisi, sendikalaşmanın önünde de bir engel. Yemeksepeti örgütlenmesinde bize, çok kısa bir süre içerisinde işçi arkadaş üye oldu. İşveren bir hukuksuzluk yaparak iş kolunu değiştirdi ve bizim 2 bin tane üyemizin üyeliği düşmüş oldu. Esnaf-kurye dayatması söz konusu. Bizim ilk örgütlenmeye başladığımızda Yemeksepeti’nde esnaf-kurye yok denilecek kadar azdı ama şu an motokuryelerin esnaf-kurye modeline dönüştüğü bir süreç oldu. Getir’de de motokuryelerin tamamı esnaf-kurye olarak çalışıyor. Esnaf-kurye olarak çalıştığı için bir işçi sendikasına üye olma hakkı yok.”

Editör: Bumin Kağan Muti