Antik çağlardan beri bilinen ilk demokrasi ve belki de en önemlisi Atina demokrasisi olup kuvvetler ayrılığı prensibinin bilinmediği, yerleşik kurumlarının olmadığı eski çağlarda demokrasilerin en büyük sorunu ve korkusu aşırı güçlü figürlerin yönetimi ele geçirdikten sonra diktatöryal bir yönetim kurmasıydı. Bir açıdan kazananın her şeyi almasıydı.   

Yunanlı filozof Platon gibi çoğu aydın ülke yönetiminde doğru tercihlerin yapılabilmesi için halkın çoğunluğunun iyi eğitim görmüş kişilerden oluşması gerektiğini, aksi takdirde oy toplamasını bilen, ağzı laf yapan demagogların başa geçerek demokrasiyi otokrasiye dönüştürebileceği korkusunu yaşıyordu.   

Yunan şehir devletlerinin tarihe karışmasıyla birlikte insanlık binlerce yıl demokrasinin adını bile ağzına almamış uzun ve kanlı savaşlardan sonra Avrupa ve Amerika'da 18 YY sonlarında bugünkü anladığımız anlamda demokrasinin ilk filizleri yeşermeye başlamıştır.   3.ncü ABD başkanı Thomas Jefferson kamuoyu gücü ve demokrasiyi toplumların huzuru ve barışı için batı medeniyetinin bulduğu yararlı bir icat olarak tanımlıyor.  

Demokrasinin hata yapan hükümetleri değiştirmenin güvenli yolu olduğunu, seçme hakkı olmazsa kanlı devrimler olmak zorunda kalınacağını, İnsanların bu haklarının korunmasının barış, özgürlük ve güvenliği getireceğini belirtiyordu.   

Her ne kadar kâğıt üzerinde seçimler olsa da dengeleyici kurumların bağımsız yargı ve özgür medyanın gelişemediği özellikle Latin Amerika, Doğu Avrupa, Orta Doğu ve Asya'nın birçok ülkesinde milletler diktatöryal rejimlerden yakasını kurtaramamıştır.   

Demokrasilerde seçimlerin temel amacı ülkeyi kimin yöneteceğini tespit etmektir. Demokratik sürecin tiranlarca kesintiye uğramaması için Atinalılar çok güçlenen kişilerin şehirden sürgün edilip edilmemesi konusunda karar almak için yılda bir tekrarlanan seçimler yapmışlardır. 

Gücün kötü amaçla kullanılmasının önüne geçmek amacıyla yapılan bu seçimlerde oy kullanma hakkı olan özgür erkek Atina vatandaşları bir testi veya çömlek parçasına (Ostrakon) şehirden gitmesini istedikleri kişinin adını yazarlar ve en çok oyu alan kişi belli süreliğine şehirden sürgün edilirdi. Bugün arkeolojik kazılarda üzerinde isimler bulunan bu çanak, çömlek parçaları her yerden çıkmaktadır.    Atina vatandaşları Themistokles gibi Atina'nın bir deniz gücü olmasını sağlamış ve Perslere karşı kazanılan zaferde çok önemli bir rol oynayarak Atina'nın ortadan kalkmasını engellemiş bir ulusal kahramanın bile çok güçlendiği ve popüler hale geldiği için gözünün yaşına bakmamış oylama sonucu sürgüne gönderilmiştir.   Artık Atinalıların vefasızlığı mı yoksa demokratik hassasiyetleri mi dersiniz bilmem ama tarih bize endişelerinde hiçte haksız olmadıklarını defalarca gösterdi. 

 Az gittik uz gittik dere tepe düz gittik ve demokrasi konusunda hiçte istenen noktaya gelemedik. Ne dersiniz biz de en başından başlayıp Atinalılar gibi kimin yöneteceğinden ziyade kimin gideceğini oylasak halkımız demokrasi için en büyük tehdidin kim veya kimlerin olduğunu düşünür sizce? Acaba Çömlek ve çanak parçaları üzerinde en çok kimin ismini görürüz.