İki ayrı kanalda İYİ Parti'nin ekonomistlerinden Prof.Dr.Bilge Yılmaz'ı izledim. İki kanalda da çok başarılı bir performans sergiledi.

Sorulara verdiği cevaplar tatmin ediciydi. Soyut beyanlarla yetinmedi, her açıklamasını somutlaştırarak seyircilerin anlayabileceği mesajlar verdi. Hukukun üstünlüğünün altını çizdi. Kendine pozisyon aramadığını, her alanda ehil olanların   iş başına getirilmesi gerektiğini söyledi. Garantili ihaleler, yolsuzluklar,usulsüz kredilerle ilgili nasıl bir uygulama yapılacağını anlattı. Beyin göçünü tersine çevireceklerini, ülkeyi içinde bulunduğu sarmaldan nasıl kurtaracaklarını anlattı. Gazetecilerin sorularına açık kalplilikle cevap verdi. Bilgisi, anlatım biçimi ile -bir ekonomistin- nasıl olması gerektiğini gösterdi.

Ben de sayın Bilge Yılmaz gibi düşünüyorum,çözülemeyecek sorun yoktur. Yeter ki akılla, bilimle, ehil kadrolarla bu sorunların üzerine gitmeyi bilelim. Yılmaz'ın anlattıklarının hepsi önemliydi. Ama iktidarın kredi alırken niçin mesela Norveç yerine, Arabistan ve Rusya gibi devletlere baş vurduğunu sordu. Norveç'in fonlarının daha uygun olduğunu anlattı. Diğer iki devlet hukuk devleti değil, Norveç'ten temin edilen kredilerin arka planının gizlenemeyeceğini, ama Arabistan ve Rusya gibi devletlerden alınan kredilerin ne karşılığında olduğunun bilinmeyeceğini, bunun da kendisini ürküttüğünü söyledi. Şeffaflık ve hukukun hakim olduğu bir ülke yerine, gizlilik ve keyfiliğin hakim olduğu iki ülkenin tercih edilmesi gerçekten de düşündürücüdür.

İYİ Parti, Bilge Yılmaz, Ümit Özlale, Erhan Usta,Cihan Paçacı ve Durmuş Yılmaz gibi alanında önde olan ekonomistlere sahip. Bu ülkede Erdoğan'dan başka kimse yokmuş gibi davrananlar bu kadroya dikkatle bakmalıdırlar. Türkiye'nin yapısal sorunlarını çözecek, yeni bir kalkınma modeli oluşturacak, umutlarımızı realize edecek bir kadro var. Bütün mesele saplantılarımızdan ve yirmi yıldır oluşturulmaya çalışılan algılarımızın esaretinden kurtulmaktır.Sorunlarımızın çözümü de kadrosu da hazır. Daha birkaç gün önce, makalelerine dünyada en çok atıf yapılan ekonomistlerden Daron Acemoğlu İYİ Partili Bilge Yılmaz için şunları söylemişti:"Bilge'nin yaptığı seçimi çok takdir ediyorum.Onun gibi insanlar gelip de icraata soyunmasa doğru fikirlerin tanıtılması, uygulanması daha zor olur. Teşekkür etmek lazım"  Sadece Bilge Yılmaz'a değil, onu Türk siyasetine kazandıran sayın Akşener'e de  teşekkür etmek lazım.

ÖRGÜT ŞEMSİYESİ ALTINDA İNSAN HAKLARINI SAVUNMAK

HDP milletvekili Ö.H.Gergerlioğlu her fırsatta insan hakları ihlalleri ile ilgili açıklamalar yapıyor. İşkencelerden, hapishanelerdeki uygulamalardan bahsederek kimi yasa dışı uygulamaları gündeme taşıyor.

Bunlar yapılmalı mı? Elbette yapılmalı. Kimseye yasaların yazmadığı cezalar verilmemeli, kimseye haksızlık yapılmamalı, yargıda da kollukta da hukukun dışına çıkılmamalı. Buna kimsenin itirazı olamaz.İnsanları devletten koparan adaletsizlik, devlete bağlayan adalettir. Ancak kanlı bir örgütün siyasi uzantısının bayrağı altında insan haklarını savunmak ne kadar inandırıcı olabilir. Çocuk, bebek, kadın, yaşlı ayırt etmeden binlerce insanı öldürmüş bir örgütün forması ile  hangi insan hakları savunulabilir? O forma, zulmün, vahşetin,insan hakları ihlallerinin en uç şeklinin bizzat kendisidir. Şeytanın bayrağı altında  hakkı savunmak ne kadar mümkün ve inandırıcı ise PKK bayrağı altında hak ve adalet savunuculuğu  yapmak da o kadar inandırıcıdır."Örgüt partisinde oy vermeyenin tavuğunu bile öldürün" diyen Apo'nun partisinde insan hakları savunuculuğu yapmak örgütün kanlı yüzüne makyaj yapmaya çalışmaktır. Gergerlioğlu insan haklarını savunmuyor onları kullanıyor. Çünkü on binlerin katili olan bir örgütün partisinde insan hakları savunulmaz, olsa olsa istismar edilir. PKK/HDP İnsan hakları savunuculuğunun adresi değildir.