Av. Dr. İrfan  Sönmez

Av. Dr. İrfan Sönmez

Din adına dini tahrip

Muhammed İkbal boşuna “önce Müslümanları Müslüman yapmak gerekir” demiyordu.

Din adına yapılanların dinle ilgisi olmadığını, Müslümanlık diye yaşanılanın Müslümanlık olmadığını görüyor, böyle bir dönüşüm ve tecdidin şart olduğuna inanıyordu.

İkbal’in bir asır önce söylediği şeyler bugün de geçerli. Din diye takdim edilenin dinle alakası yok. Çıkarcılık, güç tutkusu, ideolojileştirme dinin elmastan hükümlerini yutmuş durumda.

Din, bir mücadele aracı gibi görülünce ötekine karşı her türlü muamele meşrulaşıyor. Haksızlık, zulüm, adaletsizlik adeta dinin rüknü haline geliyor.

Muhteris yöneticiler dini bir savaş silahı haline getirmek için toplumu sürekli bir - savaş psikolojisinde- tutmaya çalışırlar. Savaş varken, düşman kapıya dayanmışken hiç demokrasi konuşulur mu? Düşman sizi yok etmeye azmetmişken adaletten, merhametten söz edilir mi? Hele onlara devlet makamları açılarak bile bile güç ve kudret kazandırılır mı? Kul hakkını gözetmek düşman için değil, bizden olanlar içindir, düşmanı zayıflatmak, güçsüzleştirmek için her yol mübahtır.

Din bir savaş aracı haline getirilince din olma vasfını kaybeder ve bir giyotine döner. Onun için muhterisler, siyasi rekabeti “ iman/ küfür” zeminine çekmeye çalışır, siyasi mücadeleyi din mücadelesi olarak takdim ederek, her türlü muhalefeti dini korumak gerekçesi ile bertaraf ederler. Dinin siyasete indirgenmesi veya politik rekabet aracı haline getirilmesinin sonucu mutlaka despotizmdir. Zira onlarla birlikte olanlar onların ihtiraslarına değil artık dine hizmet etmekte, onları değil dini korumaktadırlar.

Bu yaklaşım,- her türlü haksızlığı, ayrımcılığı meşrulaştırır, ötekinin varlığını bile gereksiz hale getirir.

Oysa İslam’ın adalet anlayışı herkes içindir, bizden/ ondan, Müslim/gayri Müslim ayırımı yapmaz.

Günümüzde mülakatlarda, ihalelerde yapılan haksızlıkların,

adaletsizliklerin arkasında bu sapkın inanç vardır. Din neyi yasaklamışsa din adına yapılmaktadır.

Bunun Hz. Peygamberin uygulamaları ile alakası yoktur. Zira O; ” bir yönetici, bir işe daha ehil bir kimse varken; yakınlığından, akrabalığından yahut sevgisinden, muhabbetinden dolayı ehil olmayan birini memur tayin ederse Allah’a, Peygamber’e ve Müslümanlara ihanet etmiş olur,” diyendir. Bu konuda akrabalarına bile taviz vermemiştir. Amcası Hz. Abbas yeni fethedilen yerlerden birine vali olmak istediğinde Hz. Peygamber bunu kabul etmemiş, akrabalığı değil liyakati tercih etmiştir.

Günümüzde din adına bizzat Müslümanlar arasında yapılan ayrımcılık hem dine hem topluma zarar vermektedir.

Ehliyetin, adaletin yerini hukuksuzluk, ehliyetsizlik almıştır. Din adına din ve devlet tahrip edilmektedir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
16 Yorum
Av. Dr. İrfan Sönmez Arşivi

İslam, demokrasi diktatörlük

22 Haziran 2025 Pazar 23:56

Öcalan’ın sözcüleri…

19 Haziran 2025 Perşembe 23:58

Apo’nun peşinde kurtuluş aramak

18 Haziran 2025 Çarşamba 09:19

İran dersleri

16 Haziran 2025 Pazartesi 12:32

Yeni bir despot liderler çağı

14 Haziran 2025 Cumartesi 02:42

Cübbeli cehalet

10 Haziran 2025 Salı 00:46

Adalet gecikir ama asla şaşmaz

08 Haziran 2025 Pazar 02:17

Dini söylemin insanileştirilmesi

05 Haziran 2025 Perşembe 18:22

Dil meselesi ve Özgür Özel

03 Haziran 2025 Salı 20:37