Toprak, haftalık değerlendirme raporunda yüksek yargının kararlarının tek adam yönetiminin hukuk ve yasa tanımazlığı karşısında yargısal denetim ve hukuk devletinin hayati öneminin bir kez daha ortaya çıktığını belirterek, “İktidarın hukuksuzlukları ve TBMM’yi yok sayıp kendisini kanun koyucu yerine koyan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kararnameleri, teker teker yargıdan dönmeye başladı. Yüksek yargının bu kararları, tek adam yönetiminin hukuk ve yasa tanımazlığı karşısında yargısal denetimin ve hukuk devletinin hayati önemini bir kez daha gösterdi.” dedi.

Yargıda siyasetin gölgesinin yoğunlaştığı bir ortamda iki yüksek yargı kurumunun kararlarının hak-hukuk-adalet arayışlarının artık karşılık bulmaya başladığını vurgulayan Toprak, "Bu olay Türkiye’de hâlâ yargıçlar olduğunu göstermesi açısından küçük de olsa bir umudu yaşatmak gerektiğini gösterdi” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın faiz indirimlerine devam edileceğini açıklamasının ardından Merkez Bankası Para Politikası Kurulu'nun (PPK), 7 aydan bu yana yüzde 14’te sabitlediği politika faizini yüzde 13’e düşürdüğünü, bu nedenle döviz kurlarının yükselişe geçtiğini ifade eden Toprak, şunları söyledi:

"Yasayla verilen ‘enflasyonla mücadele ve fiyat istikrarını sağlama’ görevinin Tarım Kredi Kooperatifi marketlerine devredilmesiyle işlevsizleştirilen Merkez Bankası’nın faiz indirimiyle kurlardaki yükseliş ve TL’deki değer kaybı artacak.

Alınan bu indirim kararıyla kur ve enflasyondaki ateşin üzerine bir kez daha benzin dökülmüştür. Geçen yıl ağustosta, indirimlere başlanmadan hemen önce politika faizi yüzde 19, enflasyon yüzde 19,8 idi. Şu anda politika faizi yüzde 13 ve resmi enflasyon 80-140 bandında. Reel negatif faiz ise eksi yüzde 67. Bu orandaki negatif faizle ve enflasyonla Türkiye, dünyada ilk sıralarda. OECD ve G20’de birinci.

Gerek doğrudan gerekse portföy yatırımı amaçlı yabancı yatırım sermayesi girişlerinin durmasının ötesinde yerli yatırım sermayesi de iktidara güvenmediği için hızla kaçıyor. Bu yılın ilk yarısında, doğrudan ve portföy yatırımı amacıyla yurt dışına giden yerli yatırım sermayesi tutarı 6 milyar doları aştı. Altı ayda, Türkiye’ye gelen yabancı yatırım sermayesinden 500 milyon daha fazla yerli yatırım sermayesi dışarıya gitti ve süreç eksiye dönüştü.

Artan bu baskılar, faizin bastırılarak TL yatırımlarına yapılacak yatırımların getirisinin negatife dönüşmesi, yerli yatırım sermayesini de güven ve istikrar arayışıyla yurt dışına çıkmaya yönlendirdi. Merkez Bankası’nın resmi rakamları, bu tabloyu tüm çıplaklığıyla gözler önüne seriyor.

Editör: Yadigar Hanım