İstanbul Bilgi Üniversitesi, Şebeke:Gençlerin Katılımı Projesi kapsamında, Konda Araştırma ve Danışmanlık’ın eliyle, Türkiye çapında, genç yurttaşların gözünden gençlerin siyasi, toplumsal ve ekonomik yaşama katılımları ve yurttaşlık algılarını irdelemek amacı ile bir saha araştırması gerçekleştirdi. 18 – 24 yaş arası 36 il 203 mahalle ve 11 öğrenci yurdunda 2.500’e yakın genç yurttaşların dahil olduğu “Türkiye’de Gençlerin Katılımı” başlıklı araştırmanın ön bulguları çarpıcı sonuçları gözler önüne seriyor. Bu araştırmanın sonuçlarına dayalı olarak yayınlanan ikinci araştırma “Türkiye’de Gençler ve Siyasi Katılım: Sosyo-Ekonomik Statü Fark Yaratıyor mu?” üçüncü araştırma ise “Özerklik ve Özgürlükler Açısından Türkiye’de Gençlik Politikaları” başlıklarını taşıyor. TBMM tutanaklarına dayalı olarak yapılan 4. araştırma ise “Meclisin Gençlik Söylemi” başlığını taşıyor. 19 Mayıs Gençlik Haftası öncesinde Şebeke Projesi kapsamında yayınlanan 4 araştırma gençlik politikalarına gençlerin gözünden bakıyor ve önemli sonuç ve politika önerilerine yer veriliyor:

ULAŞILAN SONUÇLAR:

Gençlere Ulaşmak Kamu Kurumlarının Gündeminde Yer Almalı!


Genç yurttaşlar ile kamu arasında önemli bir kopukluk var. Gençlerin sadece yüzde 10’u her hangi bir sorun yaşadığında kamu kurumlarına başvuruyor, gençlerin yüzde 90’ı ise sorunlarını devlet ile paylaşmıyor. Araştırmada, aynı zamanda, gençlerin kamu hizmetlerine erişiminde kısıtlar olduğu ortaya çıkıyor. Gençlerin sadece yüzde 2,5’i gençlik merkezlerini, akranları ile sosyalleşmek için kullanıyor. Gençlerin yaklaşık yüzde 9’u kahvehaneleri, yüzde 30’u ise alışveriş merkezlerini sosyalleşme mekanı olarak kullanırken, yüzde 47’si arkadaşları ile evde buluşmayı tercih ediyor. Bu veriler, gençlerin sosyalleşmesi ve toplumsal hayata katılımının desteklemesi açısından uygulanan kamu politikalarında eksiklikler olduğunu gösteriyor.

Dezavantajlı gençler sivil alanda seslerini daha az duyurabiliyor!


Sosyal ve ekonomik dezavantajlar yaşayan gençler diğer gençlere oranla sivil katılım mekanizmalarında daha az yer alabiliyorlar ve seslerini daha az duyurabiliyorlar. Sosyo-ekonomik gösterge olarak yaz tatiline gitme alındığında yaz tatiline gitmeyen gençlerin yüzde 19,9’u en az bir sivil toplum kuruluşuna üye olduğunu belirtmişken, yaz tatiline giden gençler arasında bu oran yüzde 29,4’e yükseliyor. Sosyal ve ekonomik dezavantajlarla yaşayan gençlerin sözlerinin duyulmaması ve toplumsal eşitsizliklerin yeniden üretilmesi sonucunu doğuruyor.

Gençler sosyal, sivil ve siyasi haklarını kullanırken özerk değiller!


Gençler sosyal, sivil ve siyasi haklarını kullanmalarında önemli kısıtlar yaşamaktalar. Gençlerin temel ihtiyaçlarının (ve ihtiyaç duydukları temel hizmetlerin) aile tarafından karşılanmasının, kaçınılmaz olarak, genç yurttaşları ihtiyaçlarını karşılayana, yani aileye bağımlı kılıyor. Araştırmanın bir sonucuna göre gençlerin yüzde 82.4’ü, ailelerinin imkanlarından yararlanamayacakları bir durum olduğunda hiç ya da en çok 1 ay idare edebileceklerini belirtiyorlar. Bu bağımlılık evlilik kararından, kime oy vereceğine, hangi eğitimi alacağından, hangi işte çalışacağına kadar gençlerin sivil, siyasi ve sosyal haklarını kullanabilmeleri önünde önemli engeller oluşturuyor. Gençlerin taleplerinin aile tarafından değil, eşit yurttaşlara sağlanan hizmetler bağlamında kamu tarafından karşılanması gerekmektedir.

Gençler korunması gereken bireyler olarak algılanıyor!


Gençler milletvekilleri ve siyasi partilerin temsilcileri tarafından bir yandan korunması gereken bir öğe olarak ele algılanıyor diğer yandan ise arzu edilen “yurttaş” inşası için üzerinde çalışması gereken bir nesne olarak alınıyor. Gençler TBMM çatısında, haklarında karar verilen nesneler olarak algılanıyor ve gençler kendi ihtiyaçları, siyasi, ekonomik ve sosyal koşulları üzerine karar verebilme ve kendi adlarına konuşma yetkinliğine sahip özneler olarak görülmüyor.

Gençler Kadın Erkek Ayrımı İstemiyor!


Son dönemde gençlik politikalarına ilişkin en önemli tartışma konularından biri de 2012 yılından itibaren, Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından düzenlenen gençlik kamplarında karma uygulamaya son verilerek kız-erkek ayrı kamplar uygulamasına geçilmiş olmasıdır. İlgili uygulamanın gençlere sorulduğu araştırmanın sonuçları, gençlerin yalnızca yüzde 26’sının cinsiyete göre ayrı kamp uygulamasını desteklediğini, gençlerin %43’ünün ise kamu hizmetinde karma uygulamayı daha doğru bulduğunu gösteriyor.

Gençler Üniversitelerde Örgütlenme Özgürlüğü İstiyor!


Araştırma sonuçları gençler için, üniversite kulüplerinin önemli bir örgütlenme alanı olduğunu ortaya koyuyor. Her hangi bir sivil toplum kuruluşunda çalışmalar yürüten gençlerin, yüzde 45’i öğrenci kulüplerinde örgütleniyor. Gençler arasında, özgür olarak aktif yurttaşlık deneyimlerinin yaygınlaşması açısından hem gençlerin ifade ve örgütlenme özgürlüğü önündeki tüm engellerin kaldırılması yararlı olacaktır. Bunların başında YÖK Disiplin Yönetmeliği ve Öğrenci Temsilciliği Yönetmeliği geliyor. Diğer yandan özgürlüklerin kullanımına yönelik mekanizma ve alanların farklı özellikte gençleri içerebilecek şekilde genişletilmesi önemlidir.

ÖNERİLEN POLİTİKALAR

Gençler eşit ve özgür yurttaş olmaları için güçlendirilmelidir!


Türkiye’de gençler toplumun birçok kesimiyle karşılaştırıldığında dezavantajlıdır. Buna ek olarak, işsizlik, özerklik, yoksulluk, göç gibi ana politika alanları içinde zaten dezavantajlı olan gençlerin kendi içlerinde genç kadınlar, genç engelliler, azınlığa mensup gençler gibi alt kırılımlarında dezavantajlı olma durumu daha da gerçektir. “Gençlerin Güçlendirilmesi” yaklaşımı, gençlerin özerk ve eşit bireyler olarak yaşayabilmeleri ve genç olarak toplumsal hayata katılabilmeleri için yetkinliklerinin arttırılmasını hedeflemekte ve kamunun gençlere yönelik hizmetlerinin omurgasını oluşturması önem kazanıyor.

Anayasanın 58. Maddesi değiştirilmelidir!


Anayasa’da gençlerle ilgili olarak yazılmış tek madde olan 58. maddede “gençlerin korunması” odaklı maddenin gençlerin güçlendirilmesi” temelli bir yaklaşımla değiştirilmesi gençlere özerk ve eşit bireyler olarak haklarının tanınması ve değişik dönemlerde farklı siyasi iktidarların gençleri kendi istedikleri gibi şekillendirmeleri yaklaşımının gençlik politikalarının temel özelliği olma niteliğinden çıkarılması sağlanabilir. Böylece, gençlerin kararlarını kendi başlarına verebilecekleri ortamların garanti altına alınmasıyla ilgili yasal bir dayanak da oluşmuş olur.

Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın kurulması çok önemlidir ama yeterli değildir!


Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın kurulmasından sonra Türkiye’nin daha önceki yıllardan farklı olarak artık bir “gençlik politikası” vardır. Ancak bu politikaların niteliksel yönleri tartışmaya açıktır. Özellikle Türkiye’nin de üyesi olduğu Avrupa Konseyi ve Avrupa’daki çatı sivil gençlik kuruluşları tarafından oluşturulan Avrupa Gençlik Forumu’nun gençlik politikaları üretimi yaklaşımının da omurgasını oluşturan gençlerle ilgili politikaların, onların daha eşit ve özgür yurttaşlar olması yaklaşımına referansla ele alınması tartışılması yararlı olacaktır.

Gençlerin gençlik politikaları yapım sürecine eşitler üzerinden katılım olanakları artırılmalıdır!


Gençlerin katılım sürecinin her aşamasında yer almadığı bir politikanın gençlik politikası olduğunu iddia etmek oldukça zordur. Örnek olarak öğrencilerin okul yönetimine, gençlik merkezlerinden hizmet alan gençlerin bu merkezlere, yurtlarda kalan öğrencilerin yurt yönetimine katılımı gibi gençlere-in kendi hayatlarıyla doğrudan ilgili kamu hizmetlerine katılımı artırılmalıdır. Doğrudan gençleri dahil etmenin zor olduğu durumlarda hem gençlerle ilgili belirli bir uzmanlıkları olması hem de gençlerin doğrudan birer temsilcisi olarak görülmelerinden ötürü, gençlik alanında çalışan sivil toplum kuruluşlarına danışılması ve katılımlarının sağlanması önemlidir. Ancak sürece dahil edilecek gençlik STK’ları gençlerin kendileri tarafından kontrol edilip yönetildiği, gençleri “savunulacak” gruplardan biri olarak gören yetişkin örgütleri değil, gerçek anlamıyla gençlik örgütlerinin olmalıdır.

Gençlerin karar alma süreçlerine katılımında alternatif yöntemler denenmelidir!


2001 yılında AB tarafından yayınlanan, Gençlik Üzerine Beyaz Kitap başlıklı belgenin oluşturulması sürecinde de uygulanan Açık Koordinasyon Yöntemi bu sürecin nasıl işletilebileceğiyle ilgili ideal sürece verilebilecek çok önemli bir örnektir. Söz konusu süreçte, 17 ülkede ulusal konferanslar düzenlenerek 440 öneri ortaya çıkarılmış, bir büyük konferansta 31 ülkeden 450 delege bu önerileri 80’e indirmiş, 60’tan fazla kuruluş Ekonomik ve Sosyal Komite ile buluşmuş, araştırmacıların ortaya çıkan önerilerle ilgili geri bildirim vermesi sağlanmış, her Avrupa başkentinde karar alıcılar ve Ulusal Gençlik Konseyleri ile görüşülmüş, dokümana son hali verilmeden önce gençler, gençlik kuruluşları, araştırmacılar ve kamu çalışanları bu sefer önceliklerini belirleme için bir konferansta buluşmuş ve Avrupa Parlamentosu’nda çoğunluğunu gençlerin oluşturduğu 300 kişinin katkısıyla tartışmalar yapılmıştır. Gençleri kendilerini ilgilendiren bireysel katılımları hayata geçirmek için internet temelli çözümler de arttırılmalıdır.

Farklı gençler vardır!


Gençlik sadece bir yaş dönemi değildir. Gençlik, farklı kuşakların ve bu kuşaklar arasındaki güç ilişkilerinin doğal bir çıktısı olarak şekillenen ve sürekli değişen ve yeniden tanımlanan bir dönemdir. Gençler yaş, cinsiyet, ekonomik, sosyal, aile ve kültürel durum, eğitim seviyesi, yaşadıkları yer, sosyal sınıf ve diğer farklı nedenlerle farklı günlük hayat pratiklerini deneyimlemektedirler. Bu çerçevede, farklı gençlerin farklı yaşam pratiklerine sahip oldukları, dolayısıyla da ihtiyaçların farklılaşabileceğini altını çizmek gerekmektedir. Gençlik politikaların sadece belirli bir geniş tabanın ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik olarak tasarlanmaması ve farklı gençlerin farklı ihtiyaçlarına yönelik bir gençlik politikası oluşturulması önemlidir.


Araştırma ekibinden Yörük Kurtaran, Laden Yurttagüler, Volkan Yılmaz, Burcu Oy ve Devin Bahçeci şunları belirtiyor: “Türkiye’de Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın kurulmasından sonra artık gençlik politikaları vardır. Ancak bu politikaların AB, Türkiye’nin de üyesi olduğu Avrupa Konseyi ve Avrupa Gençlik Forumu’nun gençlik politikaları yaklaşımının omurgasını oluşturan gençlerin gençken özgür ve eşit yurttaşlar olarak siyasi, sosyal ve ekonomik hayata katılımları için güçlendirilmesi ve gençlerin özerkliği için sosyal hakların kamu tarafından sağlanması çerçevesinde niteliksel bir gözden geçirilmesinde gerek olduğunu düşünüyoruz. Bu gözden geçirme sürecinde bir yandan gençlerin doğrudan katılımı ve özel olarak gençler tarafından kurulmuş gençlik STK’larının katılımı, diğer yandan ihtiyaçları ve talepleri çoğunluktan farklı olan gençlerin ve dezavantajlı gençlerin katılımını önemli buluyoruz.”

Kaynak: Milliyet

Editör: TE Bilişim