Müzeler tarihi eserleri tespit eden, açığa çıkaran, inceleyen, değerlendiren, koruyan, tanıtan, sergileyen, halkı bilinçlendirerek toplumun kültür düzeyini yükseltmeyi amaçlayan eğitim, bilim ve sanat kurumlarıdır.

Müzeler tarihte yer almış ve şu an yaşamakta olan toplumların bilim ve sanat ürünleri ile yeraltı ve yer üstü zenginliklerini sergilemek, sunmak amacıyla oluşturulan kurumlardır.

Müzeler, insanlığın geçmişine ait materyalleri, bunların bulunduğu çevreyi araştırır ve korur.

Elde edilenleri halka sunarak halkı eğitmeyi, geliştirmeyi amaçlar.

Müze, insanlara ilgi çekici ve özgür bir öğrenme ortamı sağlar. Öğrenme, kitap veya okul ile sınırlı değildir.

Yaşadığı toplumla iş birliği yaparak “ hür ve özgür sınıfın " oluşmasını sağlar.

Almanya’ya işçi göçü 2. Dünya savaşı sonrası 1955 ile başlar. Daha ileriki yıllar Avrupa’nın birçok ülkesine Türkiye’den işçi göçleri 1973 yılına kadar eder.

Sonraki yıllar aile birleşimi ve nihayet evlilik yolu ile sürer gelir.

Teşkilatçılık yapısı, örgütlenme kabiliyeti, güçlü bir arşive sahip Almanya Köln'de önemli bir

" GÖÇ " müzesi oluşturuyor.

Burada Gurbetçilerin Almanya serüvenini anlatan tarihi belgeler iki devletin karşılıklı yaptığı antlaşmalar.

Gurbetçilerin kullandıkları eşyalar, bavulları, kıyafetleri, ortak kullandıkları yaşam alanlar, banyo, mutfak gibi.

Akrabalarına yazdıkları mektuplar, fotoğraflar, gönderdikleri para dekontları, çalışma izni evrakları, oturma izni müsaadeleri vs. vs.

Gurbetçiler için kurulacak müze gelecek kuşaklara aktarılması için yapılacak çok önemli bir çalışma içerir.

İnsanlığın ortak mirasını elinde bulunduran müzeler sadece bu miras eserlerinin kendilerini değil, eserlerin bilgisini de gelecek kuşaklara aktarmakla yükümlüdürler.

Bu GÖÇ müzesi Gurbetçiler için tarihi önem arz edecek yüz yıllar sonra dahi nasıl, niçin, kim, nereden, hangi şartlarda buraya geldi bunlar arşivlendiği gibi gelecek nesillere ışık tutacak.

Tabii isterdim ki keşke kendimiz ile alakalı müzeyi kendimiz yapsaydık.

Bunu yapabilecek önemli yapılar olduğunu biliyorum hem maddi imkânları ile hem de birikimleri ile.

Örneğin Yurtdışı Türkler ve Akrabalar Topluluğu devletten aldıkları önemli bir bütçeye, paraya sahip olmalarına rağmen bir çalışma içerisinde değiller.

Bunun dışında güçlü STK'lar Sivil Toplum Örgütleri onlarda hiç bir çalışma içerinde olmadılar.

[ DİTİB - ATIB - Türk Federasyonu gibi ].

Gelelim Gurbetçilerin geldiği Ülkemiz Türkiye’ye.

Bu konuda Sivaslı olmam ve ciddi bir GÖÇ Sivas’tan olduğu için Sivas’ta belediyeye düşüncemi aktarma rağmen bir gelişme olmadı.

Demek istediğim 10 milyona yakın vatandaşı Yurtdışında yaşayan Türkiye bu konuda hiç bir oluşum içerisinde olmadığıdır.

Türkiye'nin acilen Türkiye'de bir

" GÖÇ " müzesi oluşturması şart olmuştur.

60 yıldır ülkelerine ekonomik katkı sağlayan vatandaşlarına ahde vefa borcudur.

Nasıl hangi şartlarda para kazandıklarını, yaşamlarını, tasalarını, hüzünlerini, mutluluklarını, özlemlerini, hasretlerini, gurbeti, acıları yansıtacak bir müzeye ihtiyaç olduğunu düşünüyorum.

Bu müzede Gurbetçilerin getirdikleri eşyalar sergilenir, karşılıklı yazdıkları mektuplar, gurbette geçirdikleri hayatları yansıtan birçok malzeme sergilenir.

Bunun ötesinde GÖÇ tarihi serüveni anlatan belgeler, bilimsel araştırmalar ile ciddi bir arşiv toparlanmış olur.

Kalın sağlıcakla