Çiçek'ten sahte diploma şebekesi önergesi: 400 akademisyen ve 40 milletvekili iddiası

DEM Partisi İstanbul Milletvekili Cengiz Çiçek, sahte belge ve diploma şebekesinin faaliyetlerini, kamu kurumlarının ihmallerini, dijital sistemlerdeki açıkları ve siyasi sorumluluk zincirini araştırmak amacıyla TBMM'ye önerge sundu. Çiçek, Türkiye'nin ciddi bir güven ve meşruiyet kriziyle karşı karşıya olduğunu belirterek, devletin dijital sistemlerine sızan ve yüzlerce sahte belge üreten organize bir suç şebekesinin varlığının, devletin denetim ve hesap verebilirlik mekanizmalarının çökme noktasına geldiğini gösterdiğini ifade etti.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın başlattığı ve iki iddianameyle genişletilen soruşturmada, sahte diploma, transkript, sürücü belgesi ve sınav belgelerinin üretildiği geniş çaplı bir sahtecilik ağı ortaya çıktı. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya'nın 4 Ağustos 2025 tarihli açıklamasına göre, 7 Ocak ve 23 Mayıs'ta yapılan operasyonlarda 197 şüpheli yakalandı; 37'si tutuklanırken, 150'si hakkında adli kontrol kararı verildi. Soruşturma kapsamında 57 üniversite diploması, dört lise diploması ve 108 sürücü belgesinin sahte olduğu belirlendi. Çiçek, BTK, YÖK ve MEB gibi kurumların üst düzey yöneticilerinin elektronik imzalarının kopyalanarak e-Devlet, YÖKSİS ve MEB sistemlerine yetkisiz erişim sağlandığını vurguladı.

İddianamede yer alan bilgilere göre, TÜRKTRUST ve E-İMZATR'ın bayileri üzerinden sahte kimlik kartları ve sürücü belgeleriyle e-imzalar üretildi. Bu e-imzalarla çeşitli üniversitelerin sistemlerine girilerek sahte mezuniyet kayıtları oluşturuldu ve sınav sonuçları manipüle edildi. Şebekenin sosyal medya üzerinden 'e-Devlet garantili diploma' ilanları vererek 50 bin TL ile 2,5 milyon TL arasında değişen ücretler talep ettiği ve ödemelerin bir kısmının kripto para ile yapıldığı belirtildi. Çiçek, şebekenin lideri olduğu öne sürülen Ziya Kadiroğlu'nun geçmişine dikkat çekerek, 400 akademisyen ve 40 milletvekilinin sahte belgelerle göreve başladığının ileri sürüldüğünü, BTK'nın açıklama yapmamasının güven krizini derinleştirdiğini ve Türkiye'nin bu tarz suçların üreticisi ve taşıyıcısı haline geldiğini belirtti.